Osman Aydoğan


Bekâ sorunu! -5-


Şimdi gelelim hikâyemize? Halife Harun Reşid, Bermekî olan veziri Cafer bin Yahya ile birlikte külliyenin ? pardon, Saray´ın bahçesinde gezerken, canı meyve çekiyor... Elmayı dalından koparmak için uzanıyor, ne var ki; orta boylu olduğu için meyveye yetişemiyor!.. Veziri Yahya´ya diyor ki; ?Omzuma çık, o meyveyi kopar ve bana ver!? Vezir zayıf olduğu için, Halife´nin omzuna çıkıyor ve meyveyi koparıp, veriyor... Meyveyi yiyen Halife Harun Reşid, ?çok lezzetliymiş? diyor, ?Bana bahçıvanı çağırın... Bu lezzetli meyveden dolayı onu ödüllendireceğim.? Zaten az ileride duran ve olan-biteni hayretle seyreden bahçıvan geliyor... Halife, ona; ?sana bir ödül vereceğim, dile benden ne dilersen? diyor... Bahçıvan diyor ki; ?Sultanım, sizden bir tek isteğim olacak... Bana, benim Bermekî olmadığıma dair bir belge verir misiniz?? Halife şaşırıyor!.. ?Herkes devlet kademesinde görev almak için bir Bermekî şeceresi uydururken, herkes Bermekî olmaya can atarken, sen niye Bermekî olmadığına dair belge istiyorsun ki? Kaldı ki, sen bir Bermekîsin!.. Bermekî olmaktan niye kaçınıyorsun?? Belgeyi almakta ısrar eden bahçıvan diyor ki; ?Evet, ben bir Bermekîyim... Ama mademki, benden bir istekte bulunmamı istediniz... Ben bu belgeyi istiyorum, başka da bir isteğim yoktur!? Halife Harun Reşid de; ?madem ısrar ediyorsun, istediğin belgeyi vereceğim sana? diyor ve daha sonra da, o belgeyi veriyor bahçıvana... Aradan yıllar geçiyor? Halife Harun Reşid, yattığı gaflet uykusundan nihayet uyanmaya, gözleri açılmaya, kulakları duymaya ve civar ülkelerden gelen uyarıların ve halktan yükselen tepkilerin hiç de yersiz olmadığını düşünmeye başlıyor!..