Osman Aydoğan


Bekâ sorunu! -1-


Şeyh Sâdî Şirazi (1193-1292) Fars şâir ve İslam âlimidir... Günümüz İran topraklarının Şiraz kentinde doğar. Daha sonra Bağdat´a gidip Nizamiye Medreseleri´nde öğrenimini tamamlar. 30 yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika´yı dolaştıktan sonra 1256´da memleketi Şiraz´a dönerek şiirlerini yazmaya başlar. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılır. Haçlılara esir düşer. Sonraları, bilgisine hayran kalan Suriyeli bir tacir, fidye vererek, Sâdî´yi Haçlılar´ın elinden kurtarır ve kızı ile evlendirerek himayesine alır. Sâdî´nin evlilik hayatı hiç de mutlu geçmez. Karısı onu, daima, babasının kurtardığı bir köle olarak görür ve ona karşı çok kötü davranır. Şair, en sonunda, evini barkını bırakıp kaçmak zorunda kalır. Acılarla dolu geçen bu evlilik hayatından kalan hâtıralarının izleri, onun bir kısım eserlerinde yer alır. Acılı hayatının tersine Arapça kökenli olan Sâdi ismi ´´mutlu´´, ´´uğurlu´´ anlamındadır. Anadolu´yu, Çin´i, Hindistan´ı da dolaşan Sâdî, yaşının olgun çağlarında Şirâz´a döner. Bundan sonraki hayatını tamamen şiire, ilme, kültüre vererek ölmez eserlerini yaratır. 98 yaşına kadar yaşar. Geniş bilgisinden, iyi ahlâkından ötürü, bütün Doğu kaynaklarında, ´´Şeyh Sâdî´´ diye anılır. Bütün şiirlerinde Sâdî mahlasına rastlanmaktadır. Sâdî, ana dili olan Farsça´dan başka, Arapça, Hintçe, Lâtince de bilirdi. Şeyh Sadî Şirazî´nin en bilinen eseri içinde hikâyelerini topladığı ´´Bûstan ve Gûlistan´´ (Beyan Yayıncılık, 2009) isimli eseridir. Gûlistan; ?´gül bahçesi´´, Bûstan ise ?´çiçek bahçesi´´ demektir. Her iki eser daha XIV. yüzyılda Türkçe´ye çevrilir. Bûstan´ın önsözü yeryüzünde söylenmiş en lirik edebi parçalardan biri sayılır. Sâdî´nin eserlerinde, çoğunlukla, öğretici, öğüt verici bir hava vardır. Toplum düzeni, ahlâk, fazilet, hürriyet konuları eserlerinin başlıca karakterini teşkil eder. Aşağıda ´´Bûstan ve Gûlistan´´ kitabından alınan bir hikâye sunuyorum. Beğeneceğinizi umuyorum.. Üzerinde düşünmeniz dileği ile...