Oğuz Gümüşkaynak


Barışın dili yok mu?


Dünyada barışın dili yok mu? Ben çocukken annem ninesinden dinlediği 1.Dünya savaşını bize anlatırdı. Ninesinin anlattıklarını anlatırken de nasıl etkilendiğini hissederdim annemin. Sonra annemle babamdan 2. Dünya savaşını dinledim babam 2. Dünya savaşında askermiş derdiki ikinci dünya savaşında Bulgaristan´a saldıran Almanların top seslerinin Edirne´den duyulduğu yılları anlatırdı. Annem ekmeği karneyle alındığını yokluğun yoksulluğu savaşta en çok çocuklara zarar verdiğini duygu dolu sözlerle anlatırdı. Almanların teslim olduğu gün savaşın bitmediğini bütün dünyanın ekonomisini düzeltmek için ABD´nin eline baktığı Marşal yardımı alan ülkelerin bu yardımı üretimde harcadıklarını halkla birlikte savaştan daha zor olan ekonomik savaşı taş üstünde taş kalmayan Alman halkının evinde para edecek başta ziynet eşyaları ne varsa devlete bağışladıkları sadece bir çok ülkenin karnını doyuracak kadar yiyecek tüketip israftan kaçarak düze çıktıklarını hep okuduk. Ama savaşın mağduru çocukları gerek internetten gerekse bulduğum CD´lerden izledim ve hep düşündüm. Dünyada hiç barışın dili olmayacak mı? Atom bombasıyla Japonya´da kağıt gibi yanan çocuk yine aynı elin atıp meşruluk yaratıp işgali gerçekleştirmek uğruna kimyasal bombalarla katledilen Irak´daki Suriye´deki küçük bedenler on yaşındaki küçük bir çocuğun kendinden küçük bir kardeşini mermilerden bombalardan korumaya çalışırken kaybetmesi cesedini kucağında taşıması barışın dili hiç mi olmayacak. İran Amerika´ya saldıracağız açıklaması henüz gündeme düşmeden İsrail´in saldırılarının başlaması hiç mi ama hiç mi birileri çıkıp yeter demeyecek Ortadoğu coğrafyasında insanlığın rafa kalktığını görüyoruz. Çocukların rengi dili dini onun katledilmesi için hiç ama hiçte neden değil ne demişti Nazım Şeker bile yiyemezki kağıt gibi yanan çocuk Çalıyorum kapınızı teyze amca bir imza ver Çocuklar öldürülmesin şekerde yiyebilsinler