Şaban Külhancıoğlu


ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLARINA TEŞEKKÜR(!)

Yanlış duymadınız!


ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLARINA TEŞEKKÜR(!)

Yanlış duymadınız!

Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlarına teşekkür ediyorum!!!

Bizde bir Atasözü vardır:

'Kötü komşu ev sahibi yapar'diye.

Maddi manada ev sahibi olmasam da Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlarının sayesinde(!)...

Kurtuluş tarihimiz,Atatürk,Demokrasi ve Cumhuriyet konularında  bilgim,bilincim ve inancım bir kat daha artmış oldu diyebilirim.

Onlara kerhende olsa müteşekkirim.

Ülkemizde Atatürk ve Cumhuriyetle sorunu olanların olduğu tarihten gelen bir vaka...

Neler duydu bu kulaklar neler gördü bu gözler!

Öyle ki...

Memleketimiz düşmanlar tarafından her köşesi yanmış yıkılmış,işgal edilmiş olmasına rağmen...

Ülke bir avuç yurtseverle zor şartlar altında kurtuluş savaşının verilmeye çalışıldığı zamanlarda dahi...

Düşmanlarla birlik olup Atatürk'e ve onun dava arkadaşlarına savaş açanları henüz unutmadık.

Günümüzde aynı düşmanlık katlanarak devam etti ne yazık ki.

Sözde okumuş yazmış,güya kendini ilmi tefekkür sahibi sananların,''Yunan galip gelseydi'' diyecek kadar vicdansızlaşanlarını...

Onların arkasından giden binlerce vicdan ve zihniyet fukarası insanları nı...

Gördük duyduk maalesef.

Politikacısından,din adamına,iş adamından bürokratına kadar neler söylemediler.

'İki ayyaş'tan tutun, Zübeyde annemizin genelevinde çalıştığına...

Lozanda memleketin satıldığından,haşa Atatürkün manevi kızıyla yattığına...  

Camilerin kapatılıp ahır yapıldığına,kuran okumanın yasaklandığına kadar neler duyduk neler işittik.

Cumhuriyete ve Atatürke olan bu kin ve nefret dolu söylemlerin,iftiraların ve yalan yanlış isnatların ardı arkası hiç kesilmedi.

Bana göre...

Temelinde bu sebepledir ki,yıllardan beridir Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları olarak en küçük siyasi sorunda bile hemen kutuplara ayrılabiliyoruz.

Bir tarafta Atatürk ve Cumhuriyet karşıtları,bir tarafta Atatürk ve Cumhuriyet

taraftarlığı...

Karşılıklı cepheleşmeler,atışmalar,çatışmalar...

Ve sonunda...

Bu kaotik ortamlar devlete ve rejime darbe yapılmasına kadar gidilebiliyor.

Evet...

Bu kutuplaşmalar hele hele son yıllarda daha çok ayyuka çıktı.

Gerçi bu iktidardan önce de Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı vardı elbette.

O zamanlar bu karşıtlıklar gizli ve yer altı faaliyeti olarak yapılırdı.

Yılda bir veya iki kez ancak Anıtkabirde Atatürke hakaret edilir veya bir kaç meczup yeşil bayrakları alıp caddelerde ''şeriat isteriz'' diye yürüyüş yaparlardi.

Son yıllarda iktidar ve medya desteğini de alarak işi şirazesinden çıkardılar.

Artık korkmadan ve fütürsuzca yüzlerini gün gibi açığa vuruyorlar.

Kendilerini gizleme gereği bile duymuyorlar.

Cumhuriyete ''90 yıllık reklam arası'',Atatürk için ''Beton Adam'' diyerek Atatürk heykellerine saldırılar...

Bazı gazete ve televizyonlarda güya sehven(!)''Anırkabir'' benzeri hakaretler...

Televizyonlarda anlı şanlı yazarlar açık oturumlarda Atatürke eleştiriyi aşan konuşmalar...

Bir AKP'li grup başkan vekilin ''Fatiha yerine korna ile anılan kişisin'' twitine benzer twitler...

Hele hele...

Devletin Diyanet kurumunun başındaki kişinin Atatürk için bir bırakın hutbelerde dua okutmayı açıktan siyasi eleştiriyi aşan acımasız ifadeleri...

En yetkin ve etkin kişilerden siyasi gaflar...

Daha neler neler...

Tüm bunlara karşı...

Atatürk ve Cumhuriyete gönül vermiş ve inanmış siyasiler ve sivil toplum örgütleri yapılan her saldırıda bir savunma refleksi gösteriyorlardı tabi ki.

Bunun ne kadar yeterli ve etkili olduğu tartışılır.

Ancak...

Şunun altını iyice çizmeliyim.

Kendi adıma itiraf etmeliyim ki...

Tüm bu yaşananlar karşısında nacizane tespit ettiğim şey:

Atamızı,Kurtuluş Mücadelemizi,Cumhuriyeti,Demokrasiyi...

Askeri ve siyasi tarihimizi yeterince bilmediğimin bilincine varmamdır.

Atatürke,Cumhuriyete ve demokrasiye karşı olan sevgimizin sadece duygusal düzeyde olduğunu müşahede ettim.

Saldırılar karşısında bu ülkede yaşayan 21.asrın bir insanı olarak fikri olarak yetersiz olduğumu gördüm ne yazık ki.

Bu nankör cahilliğe karşı daha yüksek bilgi ve donanımla cevap vermemiz icap ediyordu.      

Mesela bir örnek verecek olursak:

Atatürk karşıtları tarafından; Lozanın bir ihanet antlaşması olduğu,orada Misakı Milli sınırlarını korumayadığımız iddiası sık sık

sık sık gündeme getirilir.

Sade bir vatandaş olarak sokakta bu fikre ve iddialara inanmış insanlara cevap verebilmemiz için...

Lozan antlaşmasını,hangi şartlarda imzalandığını ve sonuçlarını önce bizim çok iyi bilmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.

Bilginin en büyük güç olduğundan hareketle saldırılar karşısında güçlü durabilmemiz için bu konularda daha çok bilgi sahibi olmalıyız.

Eğer ki,bu sorunları ciddiye alıyorsak biz de ciddiyetle hareket etmeliyiz.

Futbol takımı sempatizanı gibi sloganlarla bağırıp çağırarak bu büyük meselelerde büyük katkılar sağlanamaz.

Sonuç olarak:

Atatürk ve rejim karşıtlarının bana en büyük katkıları; bu değerlendirmelerime vesile olmuştur.

Kerhende olsa...

Fikri,siyasi ve sosyal manada bana bu katkıyı sağladıkları için teşekkür ediyorum(!)

Her şey bir tarafa...

Nutuk'u başucu kitabı yapmama vesile oldukları için...