ZEYNEP MÜLAYİM


Atamızın anıları...


Sizin için derlediğimiz Atamızın anıları  ;

 

Bu Millet O Kadar Zengin Değil

Bir tarihte Atatürk Ege vapuru ile Mersin´e gitmiş. Dönüşte vapur Fethiye´de durmuş. Kasabada halk şenlik yaparken, gemilerden de havai fişekler atılıyormuş. Kendisine refakat eden Zafer Torpidosu´nda bulunan Atatürk, donanmanın şenliklerini seyrederken, zafer torpidosu komutanına kumandanlardan biri, bir torpil atmasını söylemiş. Torpido kumandanı:

"Hayhay efendim, yanlız bir torpilin kıymeti elli bin liradır" demiş.

Bunun üzerine Atatürk:

"Vazgeçin torpil atmaktan, bu millet o kadar zengin değildir."

Ve torpido kumandanına dönerek:

"Sizi tebrik ederim" diye iltifatta bulunmuş.

 

Halka Değer Verme

Acı işgal günlerinde, önemli devlet adamlarının da hazır bulundukları toplantıda herkes, Türkiye´nin düştüğü acıklı duruma bir çare arıyor. Amerikan, İngiliz koruyuculuğundan söz ediliyor. Bir ara Mustafa Kemal Paşa´ya da ne düşündüğünü sordular. Atatürk, şu kısa cevabı verdi:

"Efendiler, hepiniz konuştunuz, isteklerinizi beyan ettiniz ve birbirinize sordunuz, hepinizi dinledik. Fakat... Anadolu´ya bir şey sordunuz mu, Anadolu´yu dinlediniz mi?

Ona da soralım, bir de onu dinleyelim efendiler!

Bayrağa Saygı

30 Ağustos sabahı, Mustafa Kemal muharebe sahasında dolaşıyordu. Etraf binlerce düşman cesetleri ve birbiri üzerine yığılmış yüzlerce topçu hayvanı, terk edilmiş silah, top ve cephane dolu idi...

Atatürk şöyle söylendi:

"Bu manzara insanlığı utandırabilir! Fakat meşru müdafaamız için buna mecbur olduk. Türkler, başka milletlerin vatanında böyle bir harekete teşebbüs etmezler."

Ganimetlerin arasında yırtılmış ve terk edilmiş bir de Yunan bayrağı gören başkumandan eli ile kaldırılmasını işaret ederek;

"Bir milletin istiklal alametidir, düşman da olsa hürmet etmek lazımdır, kaldırıp topun üzerine koyunuz."

 

Ordu ve Politika

Meşrutiyet´in ilanı üzerine hürriyeti sağlamakta az veya çok gayret göstermiş olan subaylar, kendilerini birdenbire politika içine yuvarlanmış buldular. Üst ve ast arasında orduyu ayakta tutan geleneksel saygı ve disiplin de çok azalmıştı. Bir gün, çok genç bir ittihattçı teğmenin, ömrünü savaş meydanlarında geçirmiş bir tümen kumandanından bahsederken:

"Adam yüzüme dik dik baktı. Fakat ben selam vermek bile istemedim."dediğini yakın bir arkadaşım anlattı. Ne İttihat ve Terakki Cemiyeti subaylara ve ne de subaylar Cemiyet´e söz geçirmez oldular. Genel Merkez insiyatifi kaybetti. Çünkü daha önce de anlattığım gibi, ne bir programı ne de o programı uygulayacak lideri vardı. Talat (Paşa) bir gün bize:

 "Vallahi, ben de şaşırdım, kaldım. Suyun durulmasını bekliyoruz." demişti. Olaylardan en ziyade, müteessir olan Mustafa Kemal´di. İhtilalden önce yaptığı uyarmaların hiçbir etkisi olmadığını görmüş, teesürü büsbütün artmıştı.