Osman Aydoğan


Aşka dair...

‘’Bir gün İstanbul’dan 'Suzan' isimli bir kadın telefon ederek Bostancı Plaj Yolu’ndaki


Aşka dair...

‘’Bir gün İstanbul’dan 'Suzan' isimli bir kadın telefon ederek Bostancı Plaj Yolu’ndaki apartman dairesini Vakfımıza bağışlamak istediğini söyledi. Fenerbahçe Orduevinde buluştuk. Daireyi gördük ve tapu işlemlerini yaptık. Fakat hanımın şivesi bayağı bozuktu. Bir ara bunun sebebini sordum. Bana şöyle söyledi;

'Ben Yahudi asıllı Türk vatandaşıyım. Daha ortaokul sıralarında iken bir Türk gencine âşık oldum. Fakat kendisinin Kuleli Askerî Lisesine gitmesi sebebiyle ilişkimizi masumane sevmekten ileri götüremedik. Devamında sevgilim subay çıktığı için benimle evlenmesi o zaman için yasaktı. Zaman, sevgimizi artırarak geçti. Sevgilim general oldu, nihayetinde emekli oldu. Akabinde evlendik. Eşim vefat etti, bu daire bana eşimden kaldı. Manevi bir oğlum olmasına rağmen bu daireyi ona bırakmak istemedim. Türk askerinden kalan bu dairenin, Türk askerine hizmet veren Vakfınıza bağışlanmasını uygun buldum. Asıl ismim Suzi’dir. Şivemdeki bozukluğu gizlemek için kendimi de Girit göçmeni bir Türk olarak tanıttım. Şu anda arzumu gerçekleştirdiğim için çok mutluyum.'

Bu olayda aşkın yüceliğini, nelere kadir olduğunu ve bir kardeşimizin asaletini gördüm.’’