Devlet de büyük ve önemli bir topluluk olarak tıpkı aile gibi doğanın bir ürünüdür.
İnsan nasıl kendini bir insanla var edecekse devlet de insanın kendini var edebilmesinin yolunu açmalıdır. Devlet vatandaşlarının iyi yaşamalarını, ortak iyiliği sağlamalı ve mutlu etmelidir. Aristoteles, Etiğinde, mutluluğun ruhun mükemmele uygun etkinliği olduğunu söyler. Bu ancak politika ile mümkündür. Devletin altyapısı üç unsurdan oluşur. Bu üç unsur; halk, vatandaş ve topraktır. Halk devleti oluştururken vatandaşlar devleti oluşturur. Toprak unsuru ise ihtiyaçları karşılayacak düzeyde olmalıdır. Alt yapı ile yönetim uyuştuğunda yönetim de iyiye yönelecektir. Aristoteles, yönetim biçimlerini sınıflandırmak için anayasayı tanımlar. Ona göre anayasa : “Devletlerin erk ve görevlerinin dağılımı, egemenliğin ve her topluluğun gerçekleştirmeyi amaçladığı hedefin belirlenmesi için benimsenen düzenleniş biçimidir.” Anayasaları sınıflandırırken kullandığı temel ölçüt “ortak fayda” kavramıdır. Aristoteles’e göre yurttaş-devlet ilişkisini, efendi-köle ilişkisinden ayıran şey efendi-köle ilişkisinde bulunmayan ortak fayda kavramıdır. Aristoteles, yönetim biçimlerini; “iyi yönetimler” ve “kötü yönetimler” olmak üzere ikiye ayırmıştır. Bu ayrımı takip eden üçlü bir ayrım söz konusudur. Aristoteles’e göre iyi yönetimler; monarşi, aristokrasi ve demokrasidir. Ancak bu iyi yönetim biçimleri mutlak değildir. Bu yönetim biçimleri zamanla yozlaşarak her birinin bozulmuş bir hali olan kötü yönetimlere yani; tiranlık, oligarşi ve demagojiye dönüşürler.
“Sapkın yönetim biçimlerinde iletişim yolu kapalıdır, halkın çıkarları gözetilmez.”
“Politik egemenlik için gerekli olan erdem konusunda üstün bir topluluk meydana getirmeye doğası bakımından yetenekli olan bir halka uygun olan rejim, krallıktır. Sahip oldukları erdemleri kendilerini politik görevlere yetenekli kılan insanlar tarafından özgür insanlar olarak yönetilmeye rıza gösteren bir halk için uygun rejim aristokrasidir. Mali bakımdan varlıklı olanlara liyakatlerine göre görev veren bir yasa uyarınca sırayla yönetme ve yönetilmeyi kabul eden savaşma yeteneğine sahip bir çoğunluğun bulunduğu yerde ise uygun rejim anayasal yönetimdir.”
GÜÇLER AYRILIĞI
Aristoteles Politika’nın IV. kitabında devletteki kuvvetler ayrımına değinerek bunları yasama, yürütme ve yargı olarak üçe ayırır. Güçler ayrılığı; denetim, eşitlik ve özgürlük açısından önemli ve gerekli bir husustur. Yasama gücü, yasaları koyar ve kaldırır. Meclis; anlaşmalar yapar, barışa ve savaşa karar verir. Yürütme gücü, memurlar tarafından yerine getirilir. Yasama gücünün aldığı karar ve kanunları uygular; devletin gelir ve giderlerinin düzenlenmesi, askeri konuların ve anlaşmaların uygulanmasına ilişkin konuları yürütür.
Üçüncü güç de yargıdır. Yargı bağımsız olmalıdır.