Osman Aydoğan


Arakiyeci İbrahim Ağa Camii -2-


- ?´Bağdat´a git, üç üzüm tanesi kısmetini al!´´ Yakınlarının, akrabalarının ?´Deli misin? Üç üzüm tanesi kısmet için gidilir mi Bağdat´a?´´ demelerine, engellemelerine karşın evi hariç, bağı bahçesi ne varsa satar ve bir kervana katılıp düşer yola... Arakiyeci İbrahim Ağa aylardan sonra Bağdat´a varır. Medinet´üs-Selam Köprüsü´nün karşısındaki bir aşçı dükkânın peykesine oturur. Gözüne hurma ağacına sarılmış bir asma ilişir. Kalkar olgun bir salkımdan üç tane kopararak ağzına atar. Bu sırada yanına gelen bir ihtiyar: ? ?Hayrola yolcu, nereden gelip nereye gidersin? Bağdat´a niçin geldin?...? ? ?Darülhilâfe´ den? diye cevap verir Arakiyeci, ?Âsitâne´den, Dersaât´ten (İstanbul) geliyorum.? ? ?Hayırdır İnşallah, geliş sebebin nedir?? Arakiyeci İbrahim Ağa Bağdat´a geliş sebebinin önceleri söylemek istemez ama ihtiyar o kadar ısrar eder ki, Arakiyeci İbrahim Ağa rüyasını anlatmak zorunda kalır. Rüya üzerine İstanbul´dan kalkıp Bağdat´a geldiğini duyan ihtiyar kahkahayı basar: - ?´Ne saf adammışsın be birader der. Ben üç seneden beri her gün rüya görürüm ve bana ?İstanbul´da Topkapı dışında Topçularda bir arakiyecinin evinin kömürlüğünün altında üç küp altın var. Git, aç, al!´ derler de yine ehemmiyet vermem. Sen üç üzüm tanesi için Bağdat´a gelmişsin, doğrusu pek saf adammışsın´´ der. Arakiyeci İbrahim Ağa´nın gözünde sevinç şimşekleri çakar. Tarif edilen yer kendi kömürlüğünün ta kendisidir. Hemen ertesi gün yola çıkar ve İstanbul´a gelir. Kömürlüğü kazar, silme dolu üç küp altını bulur ve camiyi yaptırır. İstanbul´un Topkapı semtinde sur dışında, E-5 çevreyoluna cephesi olan ancak çevre yolundan fark edilmeyen, Topkapı Şehir Parkı dâhilinde Arakiyeci (Takkeci) İbrahim Ağa Camii olarak bilinen bu harika camiinin ol hikâyesi işte böyledir. O cami ki inanmanın, hayal etmenin ve istemenin eseridir ya da belki de bir mucizenin. Siz girişteki uzun paragrafımı tekrar okuyun isterseniz. Brezilyalı romancı Paulo Coelho ´´Simyacı´´ isimli romanında (Can Yayınları, 2010) bu konuyu -aşırarak- işler best seller olur, ama hikâyenin kahramanı Arakiyeci İbrahim Ağa´yı kimse tanımaz! 1960´lı yıllarda rahmetli babam kış gecelerinde evimize gelen komşularımıza anlatırdı bu hikâyeyi...