ZEYNEP MÜLAYİM


Anneler Oğullarını Affetmez


Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Şair küçük İskender´den beğeneceğinizi düşündüğüm bir şiirini paylaşmak istiyorum.

 

Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından

Annemin cenazesinde kılmadığım namaz kadar masum

Annemin mezar taşındaki imla hataları kadar sarhoş

Annemin vasiyetindeki,

´Oğlumu benim yanıma gömmeyin sakın´ maddesi kadar sevecendin.

 

Bazı eski romanlar

´Yıl bin dokuz yüz bilmem kaç´ diye başlardı,

ben çocukluğuma, çocukluğumun çocuk romanına,

senin oyuncaklarını kırarak başladım.

Ben her sonbahara hep yaz´ı kırarak başladım.

Yazları kırarak sonbaharlara başlamak...

Bunlar benim sevişirken kaybettiğim savaşlardı!

 

Firari bir aşka saklanacak kalp bulmak

Anneme talip olan yalnızlığın sorumluluğundaydı.

Belki o kadının ölüm nedeniyle ısınan gözlerinin,

uzak şehirleri hatırlatan soğukluğunda

bir kalp bulmak

bir kalbe çevrilmeyecek bir teklif sunmak

okyanusları birleştiren hayali aradenizlerin sonundaydı!

 

Ah, nasıl unuturum,

Ah ben nasıl unuturum ki

annem lohusayken karnına bir gül koymuştu!

Gül bu

durur mu hiç yerinde

annemin karnına yepyeni bir rahim oymuştu!

Benim çıktığım rahim, cehennem

gülün oyduğu rahim, cennet!

Bütün bu mağaraların demir zemberek                kapılarında

babamın spermlerinin yazdığı metinler

kutsal ihanet metinleri, kutsal cehalet yeminleri,

ölü kardeşlerim

doğmamış kardeşlerim

doğmamış melek kardeşlerim, peygamber kardeşlerim, cin kardeşlerim

hepsi,

ama hepsi, karanlığın serseriliğinde pervasızca donmuştu!

Annemin öldüğü gece kazıdım kafamı!

Kazıdım kafamı kafatasıma kadar! ,

Siyah bir tişört giydim, siyah bir pantolon

siyah çoraplar ve siyah botlar

simsiyah bir palto giydim! Simsiyah bir gece giydim yüzüme!

Sana geldim yas tutar gibi

Sana geldim yağmur altında, bütün atları yaralı bir posta arabası gibi

Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından

´Beni annemin yanına gömme sakın´ dedim sana

´Beni hiç gömme, ben hep burda kalayım´

´Bu evde çürüyeyim seni ıhlamur kokan yatağında´

´bu evde dökülsün etlerim

yaz´ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali´

Annemin elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından

sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince, kibarca

´Affet beni anne´ dedim

´Affet, tüm bunlar bir ölünün hayatta kalma heyecanından! ´