Osman Aydoğan


Altun hızmav mülâyim


TV ve radyolarda ne zaman bu sesi duysam, ?´mutlaka´´ derim ?´mutlaka bir sorun var Irak´ta, Musul´da veya Kerkük´te´´? Eskilerden Araplar saldırdığında Kerkük´e çalardı bu türkü... Şimdi ise Barzani saldırdığında? Birinci Dünya Harbi´nde Ali İhsan Paşa´nın basiretsizliği ve ihanetiyle İngilizlere teslim edilen harpten sonra da yine İngiliz oyunuyla Türkiye´nin elinden çalınan, gasp edilen Kerkük... Atatürk´ten sonra da Türkiye´nin hiç ama hiç ilgilenmediği, ilgilenemediği, arkasını döndüğü Kerkük... Bir zamanlar Antep kadar, Erzurum kadar, Sivas kadar Türk olan Kerkük... Önce Arap´ın, Saddam´ın, sonra da Peşmerge´nin, Barzani´nin vurduğu, talan ettiği, yağmaladığı, tecavüz ettiği Kerkük? Türkiye´nin bir zamanlar kırmızı çizgisi olan ama zamanla sararan, solan, unutulan, bir mezhep sevdasına Barzani´ye peşkeş çekilen Kerkük... Arif Nihat Asya´nın: ?´Perdeleri örtük Lambaları sönük Sırtında yıllar yük Hatıraları kırık dökük Bir yer olacak orada Adı Kerkük´´ dediği Kerkük... İşte TV´lerde, radyolarda sadece bu tecavüz zamanlarında duyduğum bu ses bir Kerkük türküsüydü? Bu türkü; insanı bam telinden vuran, insanın içini acıtan, insanın yüreğini sızım sızım sızlatan, insanın boğazına yumruk gibi gelip gelip oturan Kerkük türküsüydü? Bu türkü; çok saf, çok temiz, tertemiz, insanı can evinden vuran bir Kerkük türküsüydü? Bu türkü; insana acı veren, bir kabullenme duygusunu, bir sineye çekme duygusunu verse de için için insanı isyan ettiren bir Kerkük türküsüydü. ´´Müzikteki 24 aralık, altının ?en saf´ olan 24 ayar hâlinden mülhemdir!´´ (mülhem: esinlenmiş) diye bir veciz söz vardı? İşte bu türkü de sevginin, acının, hüznün, şikâyetin, çaresizliğin ve isyanın en saf halinden mülhemdir diye biliyorum? Düşünüyor musunuz; "seni Hak´tan diledim" diyor. (Hak´tan başka ne dilenirdi ki?)... ´´Yaz günü temmuzda, sen terle ben sileyim´´ diyor... ´´Menim lâl olmuş dilim, ne dedi yar incinir´´ diyor... ´´Gün gördüm günler gördüm, seni gördüm şâd oldum´´ diyor... İşte bu türkü Süleyman Askerî Bey için yazıldığı rivayet edilen şaheser Kerkük türküsüydü? İşte bu türkü; İngilizler´in "Mezopotamya Seferi" adı verdikleri seferle 1914 yılında Basra´yı işgali üzerine Basra´yı geri almak için, Binbaşılıktan Yarbaylığa terfi ettirilerek cephe komutanlığına atanan, yerli Araplar ve gönüllülerden topladığı kuvvetlerle Şuayyibe´de İngilizlere karşı taarruza geçen, üç gün süren savaşın sonucunda yenilgiye uğrayıp, bu savaşta bacağından yaralanan, gözlerinin önünde kendi yetiştirdiği gencecik vatan evlatlarının şakır şakır öldüğünü görüp, üzüntüden Bercisiye koruluğu yakınlarında henüz 30 yaşında iken intihar eden (Nisan 1915) Süleyman Askerî Bey için yazıldığı rivayet edilen Kerkük türküsüydü?. Bu türkü; TRT Türk Halk Müziği repertuarında (TRT repertuar No: 0014) ?´Altun hızmav mülâyim´´ olarak geçen türküydü... Bu türkünün kaynak kişi de; ilk ve orta öğrenimini Kerkük´te tamamlayarak müzik eğitimi için Ankara´ya gelen ve 1974´te Türk vatandaşlığına kabul edilen ve asıl adı Abdurrahman Ömer İbrahim olan Kerküklü Türkmen ses sanatkârı ve udi Abdurrahman Kızılay´dı? Uzun yıllar Kerkük Kızılay´ında gönüllü olarak çalıştığı için Kızılay soyadı önerilmiş ve kendisi de bu soyadı kabul etmişti. 12 Aralık 2010´da Abdurrahman Kızılay´ın da vefatı ile Türkmenler gibi bu türkü de öksüz, sahipsiz ve kimsesiz kalmıştır. Derleyen kişi de Nida Tüfekçi´dir... (11.02.1970) Türkü ?´Altun hızmav mülâyim´´ diye başlar ve devam eder: Altun hızmav mülâyim Seni haktan dileyim Yaz günü temmuzda Sen terle ben sileyim Gün gördüm günler gördüm Seni gördüm şâd oldum Altun hızmav incidir Gömleği nar içidir Menim lâl olmuş dilim Ne dedi yar incinir Gün gördüm günler gördüm Seni gördüm şâd oldum Altun hızmav tomağa Yaraşır al yanağa Gel yarim görüşelim Ben gidirem irağa Gün gördüm günler gördüm Seni gördüm şâd oldum Altun hızmav Arabi Lebleriv gül şarabı Uzağ yoldan gelipsen Kuvvat olsun Çelebi Gün gördüm günler gördüm Seni gördüm şâd oldum Kerkük´te ikinci tekil şahıs iyelik eki -v olduğundan, "Altın hızmav" şeklinde söylenir, ancak "altın hızman" anlamına gelir. Belki genç arkadaşlarım hatırlamazlar. Ben de türküyü anlaşılır kılmak için şöyle bir sözlük kullanayım: Mülâyım; yumuşak, uygun.. Lâl; konuşamayan, dilsiz, suskun... İrağ; ırak, uzak (ülke değil)... Tomağ: Kazma, toprağı kazıyacak alet.. Şâd olmak; mutlu olmak, sevinmek... Hızma; buruna takılan süs halkası...