Oğuz Gümüşkaynak


Alparslan Türkeş


Anlatmaya nereden başlasak ölümünün 20. yılında yirmi yıl kolay değil bu kadar mı kısa imiş 20 yıl. Türk siyasetine ülkenin ilk darbesine damga vurmuş bir kişilik Türkeş. Kıbrısta başlayan bir yaşam ve en çok onur duyduğum bir yanı ise rahmetli Türkeş benim hemşerim Kayserili olması kendi tabiriyle ataları yaramazlık yapmış padişahta kızmış sürmüş Kayseri´den Kıbrıs´a Pınarbaşı´nın Köşkerli köyünden daha sonra İstanbula dönüş askeri lise altmış ihtalini radyodan ihtilalin bildirisini okuyan ihtilalinin kudretli albayı ve ömrünü Türklüğe adayan uzun bir yaşam bununda bedelini ödeyen yaptığı hiç bir eylemden geri atmayan şahşıiyet. 12 eylül darbesiyle idamla yargılanan dört buçuk yıl Ankara dil ve istihbarat okulunda geçen mahkumiyet yılları Cumhuriyetçi köylü millet partisinde başlayan siyasi yaşam siyasi yaşamdan önceki sürgün yılları koca bir ömür ideallerinden sapmadan bildiği yolda kendi doğrularıyla arkasından sürüklediği milyonlar. 12eylül sonrası dava arkadaşlarıyla ayrılan yollar Muhsin Yazıcıoğluyla yol ayrımı bu yol ayrımının ülkenin gündemine bomba gibi düştüğü günler. Ama hiç bir dava arkadaşı tarafından hiç bir zaman hiç bir şekilde zan altında bırakılmamak siyasetin en kanlı günlerinde halka itidal halka soğukkanlılık tavsiyesi hiç bir siyası karşıtına hakaret edilmeden siyaseti çirkinleştirmeden yapılan siyaset dolu yıllar. Mhp onun Türk siyasetine bıraktığı ama öz evlatları tarafından itibar görmeyen bir mirastı. Küçük oğlu Ahmet Ak Partide büyük oğlu Yıldırım önce MHP de sonrada Ak partide siyasi hayatlarını sürdürmüşlerdir. Akıllı evlat babasının mirasına sahip çıkan değil babasının mirasını iyi yiyenmiş. Ankara´ya gittiğimde yolumun üzerinde idi mezarı bir kaç kez uğrayıp Fatiha okudum şimdi Türklüğün ayaklar altına alındığı Türk olmakla utanç duyanların onlarla ortaklık yapanlar zannederim rahmetli yaşarken görseydi bu tip kişileri herhalde yaşarken göreceği en büyük acı olurdu. Ülkenin bütünlüğü Türkeş´in tek isteği idi heleki bir söyleminde bir Türk ne kadar Türkse o kadar Türküm. Bir Kürt ne kadar Kürtse o kadar Kürdüm söylemini unutmak mümkünmü. Mekanın cennet olsun Türklüğün unutulmaz kalesi ülkede tek Türk kalana kadar ideallerin yaşayacak ve ölümünde kısa süre önce nazım hikmetin türklüğü anlatan davet şiirini bizzat bir tv kanalında duygusal bir şekilde okumuştu Dört nala gelip uzak Asya´dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim Bilekler kan içinde dişler kenetli ayaklar çıplak ve bir ipek halıya benzeyen bu cennet bu cehennem bizim Kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu davet bizim Mekanın cennet olsun hemşehrim yattığın yer ışıklarla dolsun ve yaşarkenki ideallerin bizlere ve bizlerden sonraki nesillere ışık olsun emi