Özellikle 1980 Amerikancı 12 Eylül darbesinden sonra kurulan iktidarlar büyük bir reklam ve şaşa ,ile iktidar olmuşlardır. Psikolojik algı yönetimi, Basın yayın organlarının yandaş yapılması vs? Vatandaşın oylarına her zaman ipotek konmuştur. ANAP cilalanıp boyanıp halkın karşısına getirildiğinde, darbeden ve darbecilerden kurtulalım da kim gelirse gelsin mantığı yürütülmüş ve ANAP denen Amerikancı parti iktidar olmuştur. Oysa 12 Eylül darbesini de Amerika´nın ?Our Boys´ dediği oğlanları yapmamış mıydı. Darbecilerden kurtulalım da derken, Amerikancı Çankaya Şişmanı Turgut Özal´a kaptırdık ülkeyi. Bir Amerikancı gitti, başka bir Amerikancı geldi. Ardından Özal´la beraber, dolar, döviz, borsa, gümrüklerin kaldırılması, Paramızın devalüasyona uğrayıp değer kaybı, özelleştirme, çekiç güç, federasyon, ikinci cumhuriyet, mezarda emeklilik, PKK´nın güçlenmesi gibi Özal politikaları sonucu Özal´dan kurtulalım da söylemi gelişti. Peki Halk Özal´dan kurtulmak isteyince Tansu Çiller vatandaşın gözüne sokuldu. Aynı zamanda Amerikan vatandaşı olan Çiller dönemi en kanlı dönem oldu. Yine 5 Nisan paketi adıyla halkımız 5-6 kat birden yoksullaştırıldı. Ve Vatandaş Çiller´den kurtulalım da demeye başladı. 2002 yılında iktidar olan AKP´ ise Amerika´nın ülkemizi batırmak için kurguladığı son parti oldu. FETÖ ve PKK ile beraber açılım adı altında BOP projesi uygulandı ve vatansever aydınlarla beraber ordumuza kumpas kuruldu. Ne kadar üreten fabrikamız varsa kapatıldı. Ülke, ekonomik, eğitim, siyaset ve kültürel alanda çökertildi. Din yobazlığı alabildiğine arttı. Sonucunda AKP´den kurtulalım da söylemi başladı. Her seçilen ülkeyi bir öncekinden daha kötü yaptı. Uçak fabrikası ve köy Enstitülerinin kapatılması ile başlayan süreç en son Askeri tesislerin ve vatan topraklarının yabancılara satışına kadar geldi. Ülkemiz üretemez halde. Eğitim bilerek bitirildi. Aslında kurtulalım diyerek seçtiklerimiz kurtulduklarımızın daha azgın devamcıları oldular. Çünkü hep Amerikancıydılar. Hele de AKP dönemi PKK ve FETÖ ile beraber BOP adına yaptıkları yenilir yutulur gibi değildi. Yıllarca bu ülkede hep kurtulacağımız partileri iktidar yapınca kin, nefret ayrışmada bir o kadar büyüdü. Günümüze geldiğimizde AKP 2002 yılından bu güne kötü bir sınav vermiştir. TC´ye düşmanlık, Eğitimde ümmetçilik, ekonomide, üretim yerine ithalat ve tüketim, borç para ile ülke yönetme, Türk Milletinin reddi ve milletimizi çeşitli etnik ve dini yapılara bölme, milli bayramları ve andımızı yasaklama gibi daha da sayacağımız ve Milletimizin kurtulalım da diyeceği son parti durumundadır. Her ne kadar Amerika´ya, PKK´ya, FETÖ ve AB´ye karşı milli çıkarlarımızı koruyan bir siyaset yürütse de, içerde hala TC ve Türk Milleti düşmanlığı ile ümmetçilik devam etmektedir. Yanlış Suriye politikası ve Suriyeli mülteci sorunları ve iflas eden ekonomi de, AKP´den kurtulalım diyenlerin sayısını haklı olarak daha da artırmaktadır. En son Sayın Özhaseki´nin, TC´ yi savunan ya da belediyeye yazılmasını isteyenleri terörist, bölücü gibi kötü bir beyanda bulunması da gösteriyor ki, hala Türkiye Cumhuriyeti´ne karşı olumsuz bir tavrın AKP içinde var olduğunu ve geçerli olduğunu da bize gösteriyor. Oysa TC´yi eklemek AKP´ye kaybettirmez, tersine kazandırırdı. Özhaseki, böyle bir açıklama ile kendi kalesine gol atmıştır. Yanlış yapmıştır. Bu ülkede birlik ve beraberlik isteniyorsa, Cumhurbaşkanımızın Türkiye İttifakı önerisi hala geçerli ise, TC olması gereken yere eklenmelidir. Ümmet olarak değil, millet olarak birleşilir. Atatürk´te birleşilir. İşte bu ve benzeri tavırları devam ettikçe AKP´den kurtulmak gibi bir söylem daha çok taraftar bulmaktadır.
