Oğuz Gümüşkaynak


Ahmet Mülayim


Yaşayan her canlı ölümü tadacaktır. Doğru bir söz degil mi? Yada iki kapılı bir han olan dünyadan ağlayarak içeri girip omuzlarda çıkmak kaçınılmaz bir son. Bu kaçınılmaz sonda başlangıç ne kadar sevinçle oluyorsa sonuçta o kadar hüzün dolu. Gazeteci olupda bir dostunuzun ölümünden sonra arkasından onun ölümünü dostlarınıza bildirmek sonrada anısına üç beş satır karalamak belki birazda olsa anıları sizi oyalar. Hele çok yakın biri ise onu anlatacak malzemeyi çokça bulursunuz. Hafızalarınızda Ahmet Mülayim´in dedesi Tevfik Mülayim tarafından kurulmuş Ülker Gazetesi Cumhuriyetten önce Osmanlı alfabesiyle basılmış Cumhuriyet sonrasında Latin alfabesiyle devam etmiş dedesinden babası Mehmet Mülayim devralmış gazeteyi. Daha sonrada dededen oğla oğuldan toruna hiç el değiştirmeden Mülayimlerde kalmış Ülker Gazetesi. Tarihini hatırlamıyorum Ankara´da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından birisi Bingöl´de birisi Kayseri´de hiç ara vermeden günümüze kadar basımı yapılan gazete ödülü verilmiş ama yinede Ülker Gazetesi Bingöl´deki gazetenin önünde yer almış. Hem yaş itibarıyla hem de Bingöl´deki gazete kısada olsa ara vermiş. Ama Ülker günümüze kadar hiç ara vermemiş basımına. Kayseri´de 70´li 80´li yıllarda Ülker Gazetesi´nin yok sattığı yıllardı. İstanbul Gazeteleriyle  trajda ve satışta yarışırdı. Ben ve ailem Mehmet Mülayim ve Yeğenalar´ın ekmeğıyle büyüdük. Gazeteci olmak dik durmak ve şu an okuyanın olmadığı bir ülkede hala yayın hayatına devam etmek otuz yıla aşkın bir süre Ülker Gazetesinin genel yayın yönetmeni Mustafa Gümüşkaynağın oğlu olmak baba Mehmet Mülayim´den sonrada hiç bir engel tanımadan gazeteyi bu günlere getiren Ahmet Mülayimi kaybettik. Yani dünyadan iki kapılı bir handan hanın çıkış kapısından Ahmet Mülayim´i de yolcu ettik. Ülker Gazetesini mi Ahmet Mülayimi mi kimi anlatayım dedim yazının başında anladımkı daha çok yazı yazacağım. Hem Ülker Gazetesi hem de Ahmet Mülayim hakkında. Ruhun şad mekanın cennet olsun güler yüzlü gazeteci?