Osman Aydoğan


Ahmet Hâşim (6)


Hani bir paragraf önce bahsetmiştim ya Hâşim´in yaşarken anlaşılmaması bir yana, içlerinde döneminin önemli aydınlarının da bulunduğu birçok kişinin kendisine büyük haksızlıklar ve saygısızlıklar yaptıklarını... İşte bunlardan bir kısmını da Salâh Birsel bu kitabında anlatır? Nâzım Hikmet, bir şiirini eleştirmesi üzerine Ahmet Hâşim´e cevaben yazdığı ?´Cevap No. 2´´ şiirinde Ahmet Hâşim´i yerden yere vurur, ona hakaretler yağdırır ve ona ?Bağdadî Şaklaban? diye hitap eder. Ahmet Hâşim´in de bu yergi şiirini okuduğu gün yanındakilere hiçbir öfke belirtisi göstermeden, "Şiirinde uşak ile kuşağı iyi kullanmış," dediği söylenir. Nâzım´ın şiirini olurken, Nâzım´ın ´´uşak´´ ile ´´kuşak´´ sözcüklerini bir nasıl hakaret maksadıyla kullandığını görürsünüz. (Bu tartışmayı da ?´Ahmet Hâşim ve Nâzım Hikmet´´ adıyla bu sitemde anlatmıştım.) Yakup Kadri Karaosmanoğlu "Gençlik ve Edebiyat Hatıraları" (İletişim Yayınları, 2013) isimli kitabında Hâşim hakkında şu olayı anlatır: Ahmet Hâşim yedek subay olarak Çanakkale muharebelerine katılır. Cepheden döndükten sonra iş için başvurduğu bütün kapılar yüzüne kapanır. Ayrıca Bağdat´ta doğması kastedilerek "senin Türkiye´de işin ne? Bağdat´a gitsene!" diye hitap ederler. Bunun üzerine "öyle ya" der Hâşim, "harp olur Ahmet Hâşim vatan müdafaasına çağırılır; sulh olur, vatandan kovulmak istenir." Bu memlekette her daim olduğu üzere! Yakup Kadri Karaosmanoğlu bahsi geçen kitabında "Ahmet Hâşim bizim bildiğimiz, beş duyudan en az bir iki tane fazlası vardı, çünkü kulakları bizim cansız ve sessiz sandığımız şeylerden ses alıp dinlemesini biliyordu, onun içindir ki, şiirlerinde, kuşların düş dünyasına daldığını, leyleklerin düşündüğünü biliyordu" diye yazar.