ZEYNEP MÜLAYİM


Ağustos Şiiri / Hasan Hüseyin Korkmazgil

Hep böyle havalar besler fırtınaları Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek


Ağustos Şiiri

Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
Hep böyle havalar besler fırtınaları
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
Geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

Ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
Beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim
Deli çizgi gözlerimi kör etmiş, kör etmiş, kör etmiş
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
Gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
Selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde, neyleyim
İnsan demişim, kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum

Kaderim kaderleri demişim güzelim
Sen olmasan ben böyle değildim
Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

Rüzgar gibi ağustos geçti ellerimizden
Meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar
Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı
Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı
Malum o dramın en güzel perdesindeydik
Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
Her gören didik didik bizi denetliyordu
Biz kendi derdimize düşmüştük

Orda da akşamlar olacak güzelim
Kanlı mendil gibi ağustos akşamları
Şu benim çektiklerimi görmeyeceksin
Belki yanında başkaları olacak
Belki düşlerine bile girmeyeceğim
Gün oldu acıların şiirini yaşadım
Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım

 

Yere batan şehrin tek yalnızıyım
Yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum
Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
Tepmişim rahatımı, boynu bükük mutluluğumu
Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum

Düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
En güzel günlerinde gençliğimizin
Ölümden ötesini aklım almıyor
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
İstesek cenneti kurtarabiliriz
Ben bir ışık için tepmişim rahatımı
Bu güleç yüzlülerin, bu acı türkülerini
Bu yoksul yerleri anlayarak seviyorum
Delicesine anlayarak güzelim
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek.

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Dayan Dayanabilirsen

bir bir yitiriyorum sevdiklerimi
ellerimden kuşlar gibi
uçup uçup kuşlar gibi
uzak dağlar ardına

çivilenmiş gözlerime kiminin
o yalvaran gözleri
yakıyor kollarımı kiminin kanı
kimi sitem sitem vuruyor beni
dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki üzmek şu canı
her bahar yenilense de dallarda tomurcuklar
o bahar gitti gider

kolay değil ozanın ağlamaması
gülmesi kolay değil
bulutlar her zaman yağmur getirmez
şimşek gülmez bulutlardan herzaman
bulut var ki yaz yağmuru güzelim
geçip gider gül kokulu yel gibi
bulut var ki taş başına yoksulun
orman söken köy göçüren bir karabasan

tam da başlamışken sevmeği öğrenmeğe
tam da başlamışken bal doldurmağa
özlem denen peteğe
bir bir uçup gidiyorlar canlarım
gidiyorlar kopar gibi acılı kollarımdan
dönülmez karanlığa

dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki ölüme sövmek
sövmemek ne yazar ki
dağbaşında tek ağaç
fırtınada bir tekne
uçurtması kopup gitmiş bir çocuk
bakıyorum yalnızca
şaşkın ve umarsız gözlerle arkalarından

dayan yavrum
dayan hasan hüseyin
dayan dayanabilirsen

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Sevgiyle kalın hoşçakalın....