Osman Aydoğan


´Ağa Camii´´ mi, ?´Ağlayan Camii´´ mi? -2-


Mevlevî Nâzım Hikmet Ağa Camii´ni anlatmadan önce Nâzım Hikmet´in böylesine bir şiiri nasıl yazdığını anlatmak istiyorum? Ama en önce de Nâzım´ın bir Mevlevî olduğunu söylemek istiyorum? 1902 yılında Selanik´te doğan Nâzım Hikmet´in babası Hikmet Bey ile Celile Hanımın evlilik hayatları uzun sürmez. Çift, Nâzım ve Samiye adında iki çocukları olduktan sonra ayrılırlar. Celile Hanım resim tahsil etmek için Paris´e gider. Çocuklar dedeleri Nâzım Paşa´nın evine sığınırlar. Nâzım Hikmet, hemen hemen bütün çocukluğunu Nâzım Paşa´nın evinde geçirir. Bu yüzden hayatında dedesinin önemli bir yeri vardır. Dede Nâzım Paşa şairdir ve şiirlerini aruz vezninde yazmaktadır. Ne var ki Nâzım Hikmet zamanın çocuğudur. Günün genç şairleri ise yalnız hece vezniyle şiir yazmaktadırlar. Ziya Gökalp´in 1910´da Selanik´te ?´Genç Kalemler´´ ile açtığı akım bütün şair ve aydınları sarıvermiştir. Nâzım da bu akımdan etkilenerek ilk şiirlerini hece vezninde yazar. Nâzım, kendisi için şöyle der: ? ...Şair bir büyük babanın torunuydum. Anam Fransızcayı çok iyi bilirdi, ama Osmanlıcayı bilmezdi. Benim gibi... Büyük babam, Mevlevî Nâzım Paşa şairdi, anam Lamartin´e bayılırdı. Evimizde şiir baş köşeydi...? 1920´ye kadar olan hayatında ?´Milli Edebiyat´´ akımının tesirlerinde kalan ve tema olarak vatan, Mevlânâ, sevgi konularını işleyen Nâzım´ın gençliğinde yazdığı şiirleri pek fazla kişi bilmez. Nâzım Hikmet Ran´ın yanında büyüdüğü dedesi Nâzım Paşa Mevlevî tarikatına bağlı dindar bir adamdır. Konya valiliğinde bulunduğu sıralarda Nâzım da orada yaşamaktadır. Paşa´nın evinde toplantılar düzenlenir, Mesnevi okunur, tasavvufi sohbetler yapılır. Nâzım da bu toplantılarda bulunur, gördükleri ve duydukları ona çok tesir eder. Çocuk Nâzım, özellikle Mevlevîhane´ye gidip Mevlevîlerin zikir ve mukabele-i şeriflerini seyretmeye bayılır. Başlarında uzun külahları, sırtlarında tennureleri ile semazenlerin dönüşleri ve musiki çok etkileyicidir. Nâzım´ın bu ortamda Mevlevî tarikatından etkilenmemesi mümkün değildir. Nâzım´ın aşağıdaki şiiri bu etkiyi çok güzel gösterir: ?´Sararken alnımı yokluğun tacı Gönülden silindi neşeyle acı. Kalbe muhabbette buldum ilacı, Ben de müridinim işte, Mevlânâ. Ebede set çeken zulmeti deldim Aşkı içten duydum, arşa yükseldim Kalbten temizlendim, huzura geldim, Ben de müridinim, işte Mevlânâ.´´