Osman Aydoğan


ABD ile Kriz - 9


Bazı Alman basın organlarının PKK sorununu nasıl partizanca yansıttıklarına bir örnek olarak Frankfurter Rundschau gazetesinde yer alan dışişleri bakanı Kinkel ile yapılan roportaj gösterilebilinir. Frankfurter Rundschau´un muhabiri soruyor; ??Herr Kinkel, Kürt halkına karşı Alman silahlarını kullanan Türk hükümetine silah sevkiyatının durması için daha ne olması gerektiğine inanıyorsunuz?´ Bu ropörtajda gazeteci Türkiye´nin teröristlere karşı bir harekâtından bahsetmiyor, bilakis sürekli olarak ?´Kürt halkına karşı bir harekat´´dan bahsediyor ve bu çizgi tüm roportaj boyunca devam ediyor. Roportaj boyunca PKK´nın terörist hareketlerinden hiç bahsedilmiyor. Sürekli ?´gerilladan´?ve ?´boğazdaki işkenceci devlet´´ten bahsediliyor. Basındaki böylesine bir bilgi ile Alman okuyucu nasıl gerçek bilgilere ulaşacaktır? Bunlardan başka bu konuda Alman bakış açısının bazı tuhaflıkları da vardır. Bunlardan birincisi; Eğer Kürt kökenli bir Türk vatandaşı politik bir suç işlemişse bu kişi ?´Kürt´´ olarak tanımlanmaktadır. Eğer suç konusu polisiye ise o zaman bu kişi ?´Türk´´ olarak isimlendirilmektedir. Ankara´daki Alman büyükelçisi Hans Joachim Vergau Dortmund´daki PKK gösterisinde meydana gelen kanlı eylemlere sebep olanları ?´kriminalle Türken´´ olarak tanımlamıştır. İkinci bir örnek; Eğer İsrail güney Lübnan´da Hamas mevzilerini bombalarsa bu haber Alman basınında doğru olarak şu şekilde yer alıyor; ?İsrail Hamas mevzilerini bombalıyor.´ (Arap mevzilerini değil) Ruslar Çeçen mevzilerini bombaladığında bu haber Alman basınında şu şekilde yansıtıldı; ?Rus ordusu Çeçen asilerin mevzilerini bombalıyor.´ (Çeçen mevzilerini değil) Fakat Türk ordusu Kuzey Irak´da PKK mevzilerini bombaladığında ise bu haber Alman basınınca çarpıtılarak şu şekilde duyuruldu ve duyurulmaktadır; ?Türk ordusu Kürt köylerini bombalıyor.´ (PKK mevzilerini değil) Çeçenistan´da gerçek direnişçiler devlet başkanları Dudayev´le birlikte Alman basınında terörist olarak tanımlanırken gerçek teröristler ise ?PKK - Alman basınında direniş savaşçıları olarak tanımlandı ve övüldü. Bu çok saçma bir mantıktı. Alman basınında sadece Kürt ? PKK konusu değildi yanlış yargılanan. Alman medyasında Türkler genel olarak aşağılandı, tahkir edildi ve küçük düşürüldü. Alman basınında Türkiye´nin olumsuz değerlendirilmesi üzerine Türk basınında da Almanya´ya karşı sert eleştiriler yöneltildi. Almanya´nın Türkiye politikasının temelinde Türkiye´yi kendi çıkarları ile çatışan bir ülke olarak görmesinde yatmaktadır. Bu çıkarlar özellikle Balkanlar´da, Karadeniz bölgesinde ve Ortadoğu´da çatışmaktadır. Türkiye´nin ?´Adriyatik´ten Çin seddine Türk Dünyası´´ söylemi ve ?´Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı´´nı kurması ile beraber bu bölgede hayati çıkarları olan Almanya ile menfaatleri çatıştı. Türkiye Orta Asya´dan batıya petrol sevkiyatının kendi üzerinden geçmesini planladı. Bazı Alman basınına göre Almanya Türkiye´nin bu projesini desteklememeliydi. Almanya Ortadoğu´da ABD´den bağımsız olarak İran ve Suriye ile ekonomik ve politik ilişkilerini geliştirdi. 1990´lı yıllarda bu bölgede Almanya, ABD ve Rusya arasında bir güç çatışması yaşanmaktaydı. Bir yanda ABD, Türkiye, İsrail ve Ürdün bulunurken diğer yanda da Almanya, Rusya, Suriye ve İran bulunmaktaydı. Bu bağlamda Almanya PKK´yı politik bir araç olarak kullanmak istemektedir. Kürtler bir yandan dünyanın üvey evladı olarak tanımlanırken bir yandan da bu bölgede etki sahibi olabilmek amacıyla İngiltere, ABD, Rusya ve İran gibi büyük devletler tarafından tarih boyunca istismar edildiler. Şimdi istismar sırası Almanya´ya mı gelmişti? Bütün bu yaşananlar da 1990´lı yıllara aitti... Şimdi gelelim 2000´li yıllara... 2000´li yıllarda ise 11 Eylül sonrası ABD ve Batınının ?´Ilımlı İslam´´ politikası gereği AKP Hükümeti ve onun Başbakanı hem ABD hem AB ve özellikle Almanya tarafından desteklenmiş, korunmuş, hatta pohpohlanmış ve var olan sorunlar ise görmezden gelinmiştir.