Osman Aydoğan


ABD ile Kriz - 3


Almanya, acı dost! Son günlerde Türk ? Alman ilişkileri oldukça sıkıntılı ve gergin. Ben bu gerginlik konularına değinmeyeceğim. Yok Almanya, Cumhurbaşkanının Almanya´da Türklere hitap etmesine izin vermemiş, yok Türkiye Alman parlamenterlerin İncirlik ve Konya´da üslerde bulunan askerlerini ziyaretine izin vermemiş! Vs., vs. Herkes değiniyor, herkes anlatıyor zaten. Bunlar teferruattır, bunlar gerginliğin gerçek sebepleri değildir. Ben sizleri biraz gerilere götüreceğim... Gerginliğin tarihi kökenini ve gerçek sebeplerini açıklayarak böylece bir efsanenin (Türk-Alman dostluğu, Türk-Alman silah arkadaşlığı gibi) acı gerçeğini ve hayal kırıklığını ve esas konunun ne olduğunu sizlere anlatmaya çalışacağım... Bakmayın siz sağda solda Almanya hakkında yüzeysel yazanlara... Türk ? Alman ilişkilerine merakınız varsa -yazının uzunluğuna aldırmadan- bu yazımı okuyun derim? Biliyorsunuz; ´´Tarih´´ olmadan olmaz!... Bugünü tam olarak anlayabilmek için Tarihe bir gitmemiz gerekiyor... Çünkü geleceğe ilişkin öngörüler kökleri Tarihte olan ve buradan beslenen bitkiler gibidirler. Çünkü Tarih insana ne olduğunu öğrettiği gibi, ne olacağını da öğretir. Öyleyse Türk - Alman ilişkilerinin bugününü anlayablilmemiz için önce Osmanlı - Almanya ilişkilerini çok iyi anlamamız gerekir... Osmanlının Almanya ile olan ilişkileri ise Prusya ile başlar? Prusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin başlangıcının sebebi, Osmanlı İmparatorluğu´na göre 19´uncu yüzyılın sonunda Prusya dışındaki diğer bütün büyük devletlerin Osmanlı?ya karşı düşmanca bir politika izlemeleriydi. Osmanlı İmparatorluğuna göre kendilerine karşı en büyük tehlike İngiltere ve Rusya´dan gelmekteydi. İngiltere en tehlikelisi olduğu için Sultan Hamit önce İngiltere ile anlaşmayı denedi, ancak çabalarında başarısız olunca Prusya ile ittifaka girmekten başka çare göremedi. Osmanlı İmparatorluğunun niyeti Prusya´nın yardımı ile kendi askeri gücünü geliştirmekti. Ayrıca Sultan Hamit Prusya´nın askeri gücüne, gelişme seviyesine ve devletin otoriter yapısına hayranlık duyuyordu ve toprağını muhafaza için en iyi yolun Prusya ile iş birliğinde olduğuna inanıyordu. Politik, ekonomik ve askeri olarak çöküşte olan Osmanlı İmparatorluğu Prusya´nın yardımına muhtaçtı. Prusya´nın ise bu iş birliğinden çok daha farklı niyetleri vardı. Prusyalılar kendi araştırmalarında Mezopotamya´da petrol yatakları olduğunu keşfetmişlerdi. 1871´de birliğini henüz yeni sağlamış Almanya´nın hem yeni pazarlara ve hem de hammadde ve petrol kaynaklarına ihtiyacı vardı. İngiltere ve Fransa ile dünyayı paylaşım yarışında geç kalan Almanya için Anadolu, Suriye ve Mezopotamya Almanya´nın ?´Hindistan´´ı olabilirdi. Ayrıca Almanya´nın kolonilerini koruyacak yeterli bir deniz gücü de yoktu. Bundan dolayı Almanya ?´koloni´´ elde etmek için başka bir yöntem buldu: Almanya; Osmanlı İmparatorluğu, Çin ve Rusya gibi gelişmemiş ülkelerle ticarete yöneldi. Alman şövenistler ise Alman halkının Ukrayna´ya, Anadolu´ya ve Mezopotamya´ya yerleştirilmelerini istiyorlardı. Daha 1848 yılında Alman ekonomist Ruscher Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra Prusya´nın miras olarak Anadolu´yu alacağını düşünüyordu. 1897 yılında, Türkler tarafından çok sevilen ve Türkleri çok seven General von der Goltz ise Türklerin İstanbul´u terk ederek Anadolu ve Mezopotamya´ya sürülmelerini ve Alman yönetimi altında buraları reforma tabi tutmaları gerektiği teklifini yapıyordu. ?´Alman Birliği´´ örgütü ise kurulduğu 1890 yılından itibaren Alman halkının Anadolu´ya yerleştirilmeleri ve Anadolu´nun Almanya´nın bir kolonisi olması gerektiği propagandasını yapmaktaydı. ?´Alman Birliği´´nin başkanı Prof. Hasse´nin yayınladığı bir broşürün adı da ?´Osmanlı mirasında Alman hakları´´ idi. Onun fikrine göre İngiltere´nin Hindistan´a yaptığı gibi Alman bilimi Anadolu ve Mezopotamya´yı bir Alman toprağı haline getirebilirdi.