Osman Aydoğan


ABD ile Kriz - 2


Sonuçta İran´daki büyükelçilerini protesto için geri çeken Avrupa devletleri sadece bir ay dayanabilirler ve tekrar diplomatlarını İran´a göndermek isterler. Ancak İran´ın cevabı da şöyle olur: ?´Avrupa devletleri büyükelçileri tabii ki Tahran´a tekrar geri dönebilirler. Ancak içlerinde Alman Büyükelçisini görmezsek mutlu oluruz!...´´ Almanya ile İran arasındaki bu kriz her iki ülkenin ve İran´ın AB ile olan ilişkilerine zarar vermeden atlatılır. Halen günümüzde İran´a yönelik ABD ambargosuna karşı İran en büyük desteği başta Almanya olmak üzere AB´den almaktadır. İşte beğenmediğimiz İran diplomasisi böyle bir şeydi... Sessiz, sakin, kararlı ve tutarlı... Ne yazık ki uzun yıllardır İran diplomasisi Türk diplomasisinden daha ciddi, daha tutarlı ve daha kararlı bir tavır sergilemektedir. Yazık? ABD´nin, 01 Ağustos 2018 tarihinde, bir rahibi gerekçe göstererek iki bakan hakkında yaptırım kararı alması ve Türkiye´nin düşürüldüğü durum tabii ki kabul edilemez. Ancak ABD´nin bu tutumu bir başlangıç değil bir sonuçtur. Sorun; 01 Ekim 1992 tarihinde Ege Denizinde ABD ile ortak icra edilen ?Kararlılık Gösterisi-92? tatbikatına katılan ABD uçak gemisi Saratoga´dan atılan ?Sea Sparrow? güdümlü füze ile Türk donanmasına ait Muavenet gemisinin vurularak gemi komutanı dâhil beş şehit verilmesi karşısında sesiz kalıp, sineye çekenlerin ABD´ye verdiği cüretten kaynaklanmaktadır. Sorun; 04 Temmuz 2003 günü Irak´ın Süleymaniye kentinde Irak´taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan askerlerince Türk ordusunun seçme birliklerinin derdest edilip başına çuval geçirilmesi karşısında sessiz kalıp, sineye çekip nota bile veremeyenlerin ABD´ye verdiği cüretten kaynaklanmaktadır. Sorun; dış politikayı bir iç politika enstrümanı olarak görenlerden, kullananlardan kaynaklanmaktadır. Geriye gidersek eğer bu liste uzayabilir? Sorunun kaynağı çoktur. Diplomasi; dış politikada sorunları barışçıl yöntemlerle ve müzakereler yoluyla çözme sanatıdır. Siyaset ise; sorunları güç kullanmadan çözme sanatıdır. Diplomasi; var olan düşmanlıkları yok etmek, dostlukları pekiştirmek ve dost kazanma sanatıdır. Siyaset ise; içeride birlik ve beraberliği pekiştirerek, iç barışı sağlayarak, huzuru ve refahı artırarak güçlü olma sanatıdır. Diplomasi doğrusal bir çizgi ister, diplomaside; duygulara, tepkisel ve anlık davranışlara, zig zag politikalara yer yoktur. Ve iç politik konuların dış politikada kullanılması uzun vadede o ülkeye zarar verir. Diplomaside birinci kural soğukkanlılığınızı, tutarlılığınızı ve saygınlığınızı kaybetmemenizdir? Diplomaside soğukkanlılığınızı kullandığınız üslupla sağlarsınız. Diplomaside tutarlılığınızı zig zaglar çizmeyerek, dün öyle bugün böyle konuşmayarak, davranmayarak sağlarsınız.... Diplomaside saygınlığınızı; kişisel nitelikleriniz, hukuka olan saygınız, adalete olan bağlılığınız, demokrasiye olan inancınız, ekonomik gücünüz, komşularınız ile olan ilişkileriniz, kültür ve sanatta olan etkinliğiniz ve uluslararası alandaki sosyal ilişkilerinizle kazanırsınız. Örnek istiyorsanız eğer beğenmediğiniz şimdiki İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif´i alın bir inceleyin derim. Türk - ABD ilişkilerinde bu rahip krizi aslında buzdağının görünen kısmıdır. Bu pilav daha çok su kaldıracak gibidir. Uluslararası ilişkilerde krizler geçicidir, hasarlar ve tutumlar kalıcıdır? Ve bu tutumlar, bir sonraki krizde size nasıl muamele edileceğini belirler! ABD ile yaşanan bu kriz aslında Batı Bloku ile yaşanan bir krizdir. Her iki ülke ile yaşanan krizde sebep ve sonuçlar hemen hemen aynıdır. Krize sebep ´´Rahip´´ hadisesi bir bahanedir. Kurt ile kuzu arasında geçen hikâyedeki ´´suyumu bulandırıyorsun´´ gerekçesi gibidir. Yazım içinde geçen ´´Osmanlı´´ yerine ´´Türkiye´´, ´´Almanya´´ yerine de ´´ABD´´ diye okunursa yaşanan bu krizin temelleri ve nedenleri daha iyi anlaşılabilir diye değerlendiriyorum.