Osman Aydoğan


ABD ile Kriz - 1


Devletlerarası ilişkilerde kriz yaşanması doğaldır. Önemli olan bu krizin nasıl yönetildiğidir, krizin ilişkilere hasar vermeden atlatılmasıdır. Türkiye ile ABD arasında yaşanan güncel krize gelmeden önce Almanya ile İran arasında geçmişte yaşanan bir krizi buna örnek olarak anlatmak istiyorum. 17 Eylül 1992 tarihinde Berlin´de Mykonos adlı bir Yunan lokantasında üç İran rejimi karşıtı İranlı Kürt lideri öldürülür. Her hukuk devletinde olduğu gibi Almanya´da da bu cinayetin ardından Berlin mahkemesinde bir dava açılır. Dava uluslararası bir boyutta olduğu için Alman basının yoğun ilgisine maruz kalır. Bu dava Alman basınında ´´Mykonos Prozess´´ (Mykonos Davası) olarak adlandırılır. Berlin mahkemesi hazırlık soruşturması esnasında cinayetin İran gizli servisi tarafından İran hükümetinin emri ile yapıldığını düşünür. Böylelikle bir Avrupa mahkemesi resmi olarak İran Hükümetini uluslararası kamuoyu önünde cinayetle suçlar. Ayrıca Berlin Mahkemesi, suikastın İran hükümeti tarafından düzenlendiğinden şüphe duymadığını belirterek, o zamanki dini lider Ali Hamaney, Devlet Başkanı Ali Ekber Rafsancani, İran Gizli Servisi Başkanı Ali Fallahiyan ve Dışişleri Bakanı Ali Akbar Velayeti´yi de bu cinayetten sorumlu tutar. Bunun ardından da Tahran´da Almanya´ya karşı bir karalama propagandası ve soğuk bir savaş başlar. İran basını Almanya´da yargının bağımsız olmadığına yönelik yazılarıyla sert bir cephe oluşturur. Zaman zaman Almanya´nın Tahran büyükelçiliği önünde protesto gösterileri düzenlenir. Bu arada Almanya´da da İran ile politik ilişkiler ve mahkeme kararının sonuçları tartışılmaya başlanır... Almanya ve İran arasında Mykonos davasının yarattığı bu gerginlik, karşılıklı söz düellosu ve protestolar davanın açıldığı 1992 yılından mahkemenin kararını verdiği 1997 yılı Nisan ayına dek sürer. Berlin Yüksek mahkemesi 1997 yılı Nisan ayında aldığı kararla zanlıları suçlu bulurken İran yönetiminin de cinayetlerden sorumlu olduğu yargısını ilan eder? Bu karar üzerine İran´da hiçbir devlet yetkilisi ?´Ey Almanya! Ey Naziler! Ey Faşistler!´´ diye bir söylemde bulunmaz. Sessiz ve sedasız hem Tahran hem de Bonn (O zaman başkent henüz Bonn idi) büyükelçilerini geri çekme kararı alırlar. Avrupa Birliği ülkeleri de bu kararı desteklerler ve Almanya´ya eşlik eden ilk ülke Yunanistan olur. Muhammet Hatemi´nin Kasım 1997 tarihinde iktidara gelmesinden üç ay sonra bütün AB ülkeleri büyükelçileri Tahran´ı terk ederler. Avrupa devletlerinin İran´daki diplomatlarını büyükelçilerini protesto için geri çekmeleri üzerine İran´a karşı ekonomik ambargo uygulanabileceği de tartışılır. Ancak; sadece Almanya´nın o zamanki rakamlara göre 10 milyar Mark´ın üzerinde İran´dan alacağı vardır. Almanya´nın İran ile yıllık ticaret hacmi de 2 milyar Mark´ın üzerindedir. Almanya senelerdir İran´la yüksek teknoloji ve ağır makine sanayii konularında yoğun ekonomik ilişkiler içindedir. Ve bu ilişkiler dâhilinde askerî teknoloji de vardır. Fransa ve İngiltere de benzer konularda İran´la ticari bağlantıları vardır. Kısacası Mykonos davası ardından hiçbir Avrupa ülkesinin İran´la ekonomik ilişkilerini kesecek ve bu ülkeye de insan hakları ve terörizm konusunda yaptırımlar uygulatacak hali yoktur. Ancak; Mykonos davasının hükmünden sonra diplomatik mekanizmalarını harekete geçirip, notalar ve mesajlar veren ülkeler "Reelpolitik" kurallarını ve siyasi ekonominin gerçeklerini anımsayınca şimdiye kadar geçerli olan tutumlarını değiştirme gibi bir lükse de sahip olmadıklarını anlamaları uzun sürmez.