Osman Aydoğan


Ebû Müslim Horasânî - 2 -

Köle iken ihtilal önderliğine yükselmesi nedeniyle o bölgedeki


Köle iken ihtilal önderliğine yükselmesi nedeniyle o bölgedeki her kavim kendisine sahip çıkmış, onu öz evlatlarıymış gibi benimsemişlerdir. Her kavim ‘'Ebû Müslim bizdendir’' iddiasında bulunmuşlar ve adına hikâye, masal, menkıbe ve destanlar yazmışlardır. Bu destanlar da “Ebû Müslimnâme” ve “Kıssa-i Ebû Müslim” adıyla da bilinir. Bu menkıbe ve destanlara göre Ebû Müslim ölmemiş, ak güvercin donuna bürünüp gökkuşağında gezer olmuştur. Bâtıni akımlarca ''Tanrı-insan'' olarak algılanmıştır. Ebû Müslim’e değişik adlar da verilmiştir: ''Köle İbrahim'', ''İbrahim bin Osman'', ''Heyyakan'', ''Hetkan'', ''Abdurrahman bin Müslim'', ''Bihzadan'' ve ''Horasan Teberdarı'' bilinen diğer isimleridir.

Ebû Müslim’in en büyük meziyeti örgütçülüğü ve birleştirici özelliğidir.  Emevî zulmünden rahatsızlık duyan tüm kesimleri birlik olmaya ikna ederek onları birleştirmiştir. Ancak Ebû Müslim’in en büyük talihsizliği de onun Abbasi hanedanlığı tarafından kullanılmış olmasıdır. Ebû Müslim Abbasilere hilafet makamını altın tepsi içinde sunmuş fakat onlar tarafından katledilmekten kurtulamamıştır.

Ebû Müslim hakkında yazılanlar

Ebû Müslim hakkında yazılı eser pek azdır. Ebû Müslim’i roman şeklinde anlatan iki kitap bulunmaktadır; Birincisi Faik Bulut’un ‘’Ebû Müslim Horasânî, Bir İhtilalcinin Hikâyesi’’ isimli kitabı (Su Yayınları, 1999), diğeri ise Corci Zeydan’ın ‘’Ebû Muslim Horasânî’’ isimli kitabıdır. (Milenyum Yayınları, 2010)

Ebû Müslim hakkındaki diğer kaynaklar da Mesruri Geda’nın ‘’Eba Müslüm'ün Tabutu’’ isimli kitabı (Can Yayınları, 1996), Nadir Karakuş'un ''Bir İhtilalcinin Anatomisi'' (Neva Yayınları, 2018) ve Nadir Karakuş,'un ‘’Bir İhtilalcinin Anatomisi Ebû Müslim Horasânî’’ (Neva Yayınları, 2018) isimli kitaplarıdır.

Ayrıca Türkolog Prof. Dr. İrene Melikoff’un, 1962'de Fransızca yayınladığı "Türk-İran Epik Geleneği İçinde Horasan Teberdarı Ebû Müslim'’ (Abu Muslim, le "Porte-Hache" du Khorassan dans la tradition épique turco-iranienne) adlı bir kitabı bulunmaktadır.

1969 yılında Tamer Yiğit’in başrolünü oynadığı bir Yeşilcam filmi de vardır; Eba Müslim-i Horasan-i (Kimi bölgelerde Ebû yerine Eba denilir.)

Ebû Müslim’in ittifaklar konusunda bir strateji ilkesi

Hayat ileriye doğru yaşanır, ancak geriye doğru anlaşılır. Geleceğe ilişkin öngörüler kökleri tarihte olan ve buradan beslenen bitkiler gibidir. Tarih insana ne olduğunu öğrettiği gibi, ne olacağını da öğretir.

İbn-i Haldun ünlü Mukaddime’sinin giriş bölümünde tarihin zahiri, açıkça görülen anlamı dışında bir de saklı anlamı olduğuna dikkat çeker ve der ki: “Tarihin içinde saklanan mana ise incelemek, düşünmek, araştırmak (...) hadiselerin vuku ve cereyanın sebep ve tertibini inceleyip bilmekten ibarettir.”

Mehmet Akif Ersoy o ünlü şiirinde şöyle derdi:

‘’Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! 
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 
'Tarih'i ' tekerrür ' diye tarif ediyorlar; 
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’’

Günümüzde uluslararası ilişkilerde ulaşmış olduğumuz ‘’değerli yalnızlığımız’’ı; İbn-i Haldun ve Mehmet Akif Ersoy’un sözleri ve tarihin aktörü ve tanığı Ebû Müslim Horasanî’nin Emevîlerin yıkılışı ile ilgili ve her türlü ittifaklar konusunda bir strateji ilkesi olan şu iki sözü ile beraber düşünmeliyiz diye değerlendiriyorum;

“Size düşman olanlara yaranmaya çalışır ve dostlarınızdan uzaklaşırsanız, onlar size dost olmaz; fakat siz dostlarınızı kendinizden uzaklaştırırsınız. İşte o zaman düşmanlarınızın avucuna düşersiniz.”

''Onlar (Emevîler); zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Düşmanlarını kazanmak için yakınlarına aldılar. Yanlarına aldıkları düşmanları dost olmadığı gibi, uzakta tuttukları dostları da düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince, yıkılmaları mukadder oldu.''

Tarihin her dönemde bir Emevî iktidarı ve bir Ebû Müslim vardır ve her dönemde de Ebû Müslim’i sırtından vuracak bir başka iktidar vardır...

Ve tarih tekerrürden ibarettir.