Osman Aydoğan


 103 emekli amiral, Kanal İstanbul, uluslararası antlaşmaların iptali yetkisi kapsamı

 103 emekli amiral, Kanal İstanbul, uluslararası antlaşmaların iptali yetkisi kapsamı


Ya El Yelil
 103 emekli amiral, Kanal İstanbul, uluslararası antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması ve Atatürk ilke ve devrimleri konusunda son zamanlarda yaşananlar hakkında bir açıklamada bulunuyorlar…

Hemen iktidar tarafı ve yandaş medya darbe ve vesayet tartışmasını açıyorlar… Bu adamların ya okuması kıt ya da anlaması kıt.. Açıklamanın değil bütünü bir kelimesinde dahi darbe iması bulunmuyor… Bir de ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılıyor… Sanki bu konu AKP'nin dış siyasette, ekonomide ve salgın nedeniyle maruz kaldığı eleştirilerin üstünü örtmek, dikkati başka yöne çekmek için kasıtlı çıkarılmış gibi gözüküyor…

Bu darbe ve vesayet söylemleri aklıma bir Arap mezdeke şarkısı olan ‘’Ya El Yelil’’ şarkısını getiriyor… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…

Darbe ve vesayet arıyorsanız eğer

Kendisi devlet memuru olan Ayasofya’nın imamı “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” ifadelerini kullanıyor. (Gazeteler, 10 Şubat 2021) Bu ifade açık açık Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımama değil midir? Halen bir devlet memuru tarafından yapılan bu açıklamaya karşı bir Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma açılmıyor…

Devletin memuru Ayasofya İmamı Anayasal düzene ve TCK’ya meydan okuyacak, cübbeli bir amiral İç Hizmet Kanununa ve Anayasal düzene alenen meydan okuyacak, Türkiye Cumhuriyetin tapusu Montrö tartışmaya açılacak, ancak geçmişte bu yanlışlar Türkiye’ye çok büyük bedellere mal oldu diyen amiraller darbeci olacak!

Aklıma yine aynı şarkı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…

Daha dün, AYM kapatılsın, AYM kararlarını tanımıyorum (Gazeteler, 31 Mart 2021) diyerek Anayasayı ayaklar altına alanlar darbeci olmayacak, ülkeyi kabile yöntemleriyle yönetmek isteyenler darbeci olmayacak, onlara hiç tepki göstermeyeceksiniz, onlara soruşturma açmayacaksınız, ülkenin geleceğinden endişe edenlere, bunu da demeokratik hak çerçevesinde ifade edenlere tepki gösterip soruşturma açacaksınız...

Aklıma yine aynı şarkı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…

Size bir başka örnek daha vereyim…

19-20 Aralık 2019 tarihinde İstanbul'da ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği) ve Üsküdar Üniversitesinin iş birliğiyle ‘’ASRİKA (ASYA-AFRİKA = ASRİKA (İngilizcede ASIA-AFRICA = ASRICA)  ‘’3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’’ düzenleniyor. Bu kongreye SADAT'ın kurucularından ve o zaman Cumhurbaşkanı askerî danışmanı olan Adnan Tanrıverdi katılıyor ve sponsorluğunu ise kamu kuruluşları yapıyor.

İşte bu kongrede ayrı bir anayasası, yönetim şekli, askeri gücü, yargısı, başkenti, bayrağı, dili olan çeşitli federasyon ve konfederasyonlardan oluşan “İslam Devletler Birliği” kurulması öneriliyor.

Bu kongrede ASSAM, ASRİCA için Türkiye’nin de dâhil olduğu “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu Anayasası”na göre ayrı bir anayasası, yönetim şekli, askerî gücü, yargısı, başkenti, bayrağı, dili olan “İslam Devletler Birliği” kurulması öneriliyor. Bu anayasada bu çeşitli federasyon ve konfederasyonlardan oluşan devletin başkenti İstanbul, resmi dili Arapça olarak ifade ediliyor. Bayrak ise, “şekli kanunla belirlenen kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayrak” olarak ifade ediliyor.

Bahsedilen bu anayasanın 6. madde aynen şöyle diyor: Madde 6- ASRİKA İslâm Devletler Birliğinin resmi dili Arapçadır.  Bayrağı, şekli kanunla belirlenen kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayraktır. Başkenti İstanbul/Türkiye’dir.

Ayrıca bu anayasada kurulacak devletin de şeriatla yönetileceğini hükmediyor.

Madde 7- ASRİKA İslam Devletler Birliği’nin temel amacı; İslâm şeriat ve akidesini hâkim kılarak…

Bu bahsi geçen anayasa ASSAM’ın İnternet sayfasında halen olduğu gibi duruyor...

Yani ASSAM, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut devlet yapısını ve anayasasını ılga ederek Türkiye Cumhuriyetini şeriatla yönetilen bir Arap konfederasyonunun bir parçası haline getiriyor.  

Yani bu kongrede açık açık Anayasa tağyir, tebdil ve ilga ediliyor. Ama hiçbir Cumhuriyet savcısının ve hiçbir siyasetçinin kılı kıpırdamıyor… Ancak 103 amiral uluslararası antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması ve Atatürk ilke ve devrimleri konusunda son zamanlarda yaşananlar hakkında endişelerini içeren bir açıklamada bulundular diye darbe iması ile yandaş medya ve iktidar tarafından eleştiri yağmuruna tutuluyor, ardından da Ankara Cumhuriyet Başsavcısı soruşturma başlatıyor…

Aklıma yine aynı şarkı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…

Bu darbe ve vesayet söylemleri aklıma bir fıkrayı getiriyor…

Tarih öğretmeni çocuğa sormuş: "Oğlum, Kartaca Savaşı'nı kim yaptı?" Çocuk: "Valla billâ ben yapmadım hocam." deyince tarih hocası sinirlenmiş, sınıfın kapısını çarparak çıkmış...

Tarih öğretmeni koridorda Matematik hocasıyla burun buruna gelmiş... Matematik hocası: "Hayrola hocam? Bu ne sinir?" "Sorma!" demiş tarih hocası. "Çocuğa Kartaca Savaşı’nı kim yaptı dedim?" "Valla billâ ben yapmadım hocam" dedi. Nasıl sinirlenmeyeyim?"

Matematik hocası: "Bunlar böyledir hocam. Hem yaparlar, hem de inkâr ederler." deyince, tarih hocası sinirden düşer, bayılır.

Müdür odasında kolonyayla kendine getirilince müdür sorar: "Hayrola hocam? Ne oldu ki fenalaştınız?" "Sormayın müdürüm" der tarihçi:

"Derste çocuğa "Kartaca Savaşı’nı kimler yaptı?" dedim. "Valla billâ ben yapmadım demez mi?" Sinirle sınıftan çıkarken matematik hocamız sordu. Durumu anlatınca: "Bunlar böyledir, hem yaparlar, bir de yapmadım derler." deyince bayılmışım.

"Hocam, şu üzüldüğün şeye bak." der müdür. "İki satır yazı yazarım Milli Eğitim Bakanlığı'na, kimin yaptığını hemen ortaya çıkartırım."

Tarih hocası hastanelik olur. 15 gün hastanede yatıp tedavi görerek, bir ay raporlu olarak taburcu edilir.

Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir. Tarih hocası merakla açar zarfı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelmiştir resmi yazı.

Yazıda: "Bu yıl, gerekli tahsisat olmadığından, Kartaca Savaşları yapılamayacaktır. Bilgilerinize..." yazmaktadır.

103 amiralin açıklamasından darbe iması çıkaranlara ‘’2021 yılında ödenek tahsis edilmediği için bu sene darbe yapılmayacaktır. Eğer çok çok merak ediyorsanız bakanlığa bir soruverin’’ diyesim geliyor ancak aklıma da yine aynı şarkı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…

TTC

Avusturyalı Filozof Ludwig Wittgenstein’ın bir sözü vardı: ’’Tanrı beni zihin sağlığından korusun!’' diye. Ben de diyorum ki: ‘’Tanrı düşünen insanları zihin sağlığından korusun! Çünkü bu ülke zihin sağlığına sahip insanların yaşayabileceği bir ülke olmaktan çoktaaaaan çıkmıştır.’’

Ülkede bütün bu yaşananlar bana Uğur Mumcu'nun 1980 öncesi ve sonrası ülkenin içine düştüğü siyasal, toplumsal bunalımları anlatırken kullandığı bir tanımlamasını hatırlatıyor: “Burası Türkiye Tımarhane Cumhuriyeti” (TTC)dir. 

Korkuyorum, gidişatın buraya doğru olmasından korkuyorum…

Ve aklıma da yine aynı şarkı geliyor: ‘’Ya El Yelil’’… Bu şarkı eşliğinde kafama ters bir huni geçirip deliler gibi katıla katıla gülüp, rakkaseler gibi kıvır kıvır kıvırasım geliyor ama yapamıyorum…