ZEYNEP MÜLAYİM


66. Sone


Sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik Batı edebiyatında kullanılan bir nazım şeklidir. Türk edebiyatına ise ilk Servet-i Fünuncular kullanır. Edebiyatımızda ilk örneği Cenap Şahabettin´in, "Şi´r-i Na-Nüvişte" (Yazılmamış Şiir) adlı şiiridir. Sonede devrik cümleler kullanılır. Doğu edebiyatındaki sonelerde aşk konusu işlenir. Son dize, duygu yönünden en baskın dizedir. İngilizce dilinde yazan en büyük yazar olarak kabul edilen William Shakespeare´in (1564-1616) bir sonesi var: 66. Sone Geçenlerde Bertolt Brecht´in en güzel şiirlerinden birisi olan ?´Erinnerung an die Marie A. (Marie A.´nın Anısına) şiirini verirken de yazmıştım; ?´kim çevirirse çevirsin şiirin hiçbir çeviri Türkçesi şiirin Almancası kadar bana ne tat veriyor ne de anlam veriyor´´ diye. Bu noktada şunu söyleyebilirim ki şiir çevrilemiyor, çevrileceği dilde yeniden yaratılıyor?. Bu yargım her şiir için geçerli ama sanırım en çok da Shakespeare´in 66. Sone´si için geçerli. Bu şiiri çok kişi çevirmiştir. Ancak ben size bu konuda yetkin iki kişiden iki çevriyi vereceğim; önce Can Yücel´in çevirisi, sonra da Talât Sait Halman´ın çevirisi? Eleştirmen, yazar Memet Fuat, Can Yücel´in çevirisini çok aşırı bulur ve der ki: "Açıkça görülüyor ki, Can Yücel en yakın olduğu zaman bile Shakespeare´in dediğini demiyor; ama en uzak olduğu zaman bile onun anlattığını anlatıyor." Aslında Can Yücel´in çeviri adı altında yeni bir şiir yazdığı söylenebilir. Neyse, konumuz şiir çevirisi değil, şiirin kendisi? Gelelim şiirimize: Bu şiir (66. Sone); aradan yüzyıllar geçmiş olsa da aynı cümleleri hala kurmak zorunda kaldığımızı, hiçbir şeyin değişmediğini gösteren bir şiirdir. Muhtemelen gelecek yüzyıllarda da aynı anlamıyla terennüm edeceğimiz bir şiirdir. Her devri olduğu gibi günümüzü de anlatan bir şiirdir? Bu şiir; sözlerin kılıç gibi keskin olduğu zamanlardan, sözlerin çamur gibi cıvık cıvık olduğu, sözlerin artık bir anlamının kalmadığı, sözlerin içinin boşaldığı günlere, günümüze kalmış bir şiirdir? ´´Gerici Sol´´ (Çağdaş Yayınları, 1970) isimli kitabın yazarı, yazar ve senarist Jérôme Deshusses´in güzel bir sözü vardı. Hani ´´Günün Sözü´´ derler ya, sanırım bu söz de ´´Bin Yılın Sözü´´ olsa gerek: ?İnsanlık var olduğundan beri, ne ideal sahipleri iktidar olabilmiştir ne de iktidarlar ideal sahibi...? İşte bu şiir; bu söze tanıklık eden bir şiirdir... Bu şiiri önce Can Yücel´in çevirisi ile, sonra Talât Sait Halman´ın çevirisi ile, en sonra da orijinal İngilizcesi ile veriyorum. İngilizceniz varsa İngilizcesinden okumanızı öneririm. 66. Sone (Can Yücel´in çevirisi) Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen´ e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.