Osman Aydoğan


´1283´´... İçimizde!!!


Samuel Barclay Beckett (1906 -1989) İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şairdir. Beckett ayrıca "Absürt Tiyatro" olarak adlandırılan akımın en önemli yazarı sayılır. Beckett´in eserlerinin sade ve temel olarak minimalist olduğu söylenir. Bazı yorumlara göre, çağdaş insanın durumu hakkında oldukça kötümser eserler vermiştir. Beckett, bu kötümserliği kara mizah yoluyla anlatır. Beckett´in modern insanın yoksunluğu ve kayıtsızlığı üzerine kurguladığı en bilinen eseri ?´Godot´yu Beklerken´´dir. ´´Godot´u Beklerken´´ isimli zaman kavramı olmayan oyunda oyunun varoluş sancıları çeken kahramanları Vladimir ve Estragon, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar ve Godot diye birini beklerler. Ancak bu sonuçsuz bir bekleme eylemidir. Gelmeyeceğini bildikleri halde Godot´u beklerler. Her gün yinelenen bu ritüelde bellek, işlevini yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar. Bu şekilde eylemsizliklerine yenilmiş insanların, Godot adında ne olduğunu bilinmeyen bir kimseyi veya "şeyi" beklemelerini konu alan absürt tiyatronun en önemli eserlerinden birisidir ?´Godot´u Beklerken´´. Oyun, varoluşçuluk felsefesini çok çarpıcı bir biçimde işler. Bu da oyundaki iki ana karakterin ?yarına kalmamız için bir nedenimiz olmalı? fikriyle paralel olarak gelişen hareketleriyle anlaşılır. Vladimir ve Estragon, insanın doğumu ile ölümü arasındaki serüveni anlatır. Oyun aynı biçimde başlar ve aynı biçimde sonlanır. Beckett, anlamsız bir varoluşun sonsuza dek sürecekmiş gibi gelen sürecinden bir kesit sunar. Oyun karakterlerinin oyunda geçen bazı sözlerini buraya almak istiyorum: ?´Bana öğrettiğin kelimeleri kullanıyorum. Artık hiç bir anlama gelmiyorlarsa, bana başkalarını öğret. Ya da bırak susayım.´´ ?´Bir kişiye gerektiğinden fazla değer verirsen, ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.´´ ?´Eğer bir gün susarsam, bu artık söylenecek hiçbir şey kalmadığı içindir; herşey söylenmemiş, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile.´´ ?´Hepimiz deli doğuyoruz. Bazıları böyle kalıyor.´´ ?´Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi.´´ ?´Herkes çarmıhını kendi sırtında taşır.´´ ?´İşte karşınızda tüm yönleriyle insan, suçlu kendi ayağıyken ayakkabısına kızıyor.´´ ?´Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.´´ Vladimir ve Estragon´un oyun içinde diyalogları vardır. Bunlardan birkaçı: Estragon: Gidelim. Vladimir: Gidemeyiz. Estragon: Neden? Vladimir: Godot´yu bekliyoruz. İşte bu nedenle, ?´Godot´u Beklerken´´; gitmek isteyip gidemeyişin, kalmak isteyip kalamayışın kitabıdır. Alışkanlıklarına hapsolmuş insanların kitabıdır. Arafta kalanların kitabıdır. Estragon: Haklarımızı kaybettik ha? Vladimir: Haklarımızdan kurtulduk. İşte bu nedenle, ?´Godot´u Beklerken´;´ hiç mücadele vermeden sahip oldukları haklarından kurtulanların kitabıdır. Estragon: Hiç terk ettim mi seni? Vladimir: Gitmeme izin verdin. İşte bu nedenle, ?´Godot´u Beklerken´´; çağdaşlığın, uygarlığın, aydınlığın, ışığın, refahın, huzurun, kişiliğin, onurun, gururun gitmesine izin verenlerin kitabıdır. Hayatta istediklerine ulaşmak için çaba göstermeyen sadece zamanın getirmesini bekleyen insanların kitabıdır ?´Godot´u Beklerken´´. Kitaptaki karakterler kendilerinin de bir şeyler yapabileceklerini düşünmezler bile. Godot´nun onları bulacağına inanırlar, beklerken de yapacakları tüm şeyleri ertelerler, bu bekleyişin sonu hüsrandır tabi. Tıpkı bizlerin de ?´Sarı Saçlı´´, ?´Mavi Gözlü´´ kahramanımızı tıpkı oyun karakterlerinde olduğu gibi karamsar, yoksun ve kayıtsızca hiçbir şey yapmadan aynı şekilde beklediğimiz gibi? Tıpkı bizlerin de, her 13 Mart´da yapılan yoklamada sıra ?´1283´´e gelince candan, gönülden, yürekten, içten hançeremizi yırtarak ?´içimizde´´ diye haykırdığımızdan, 1283´ün zaten içimizde, zaten bizimle samimi algısından dolayı yapacağımız tüm şeyleri erteleyerek içimizden birinin yapmasını beklediğimiz gibi? Bu hüsranın sonucu Vlademir kendisini asmak için kemerini çıkarır. O an pantolonu düşer. Seyirci de tam üzülecekken boş bulunup güler. Tıpkı bizlerin olan biteni, hatta oyundaki gibi bir intihar sahnesini bir tiyatro seyircisi gibi izlerken boş bulunup güldüğümüz gibi?