Oğuz Gümüşkaynak


12 Eylül 1980


Eylül deyince neyi hatırlatıyor. Yeni kuşaklar sonbaharın ilk ayını değil mi? Yada okulların açıldığı ilk ay peki bizim kuşaklar için neyi hatırlatıyor. Neleri hatırlatmıyor ki? 12 Eylül 1980 darbesini iliklerine kadar yaşayan bir aileden geliyorum. Gerek darbe öncesini gerekse darbe sonrasını getirin bir sağdan bir soldan idam kararını gözümü kırpmadan imzalarım. Asmayayım da besleyelim mi idamdan sonra ise ya o çocuk boşuna asıldı biraz geciktik diyen devletin en tepesi insancıklar oysaki ortadaki bir insan hayatı idi. Gecikmenin telafisi özür olabilir miydi.  12 Eylül darbesinin meşru görülmesi için ülkede birbirini kıran gözünün yaşına bakmadan birbirini boğazlayanlar nereye gidildiğinden habersiz bu habersizliğin bilgisizliğinde tamı tamına beş bin can.  Sonra cezaevleri işkenceler sakat kalmalar ölümler faili meçhuller niye cop sokalım ki elimizde taş gibi oğlanlar vardı diyen emekli bir general. Daha sonra bir partinin lideri olan aynı kişiler darbeden vurgunu vuran konsey üyeleri darbenin meşru olması için sokak çatışmalarına destek verdik diyen itirafta bulunan sıkıyönetim komutanları. Ama halkına iç karışıkları önlemek ülkenin huzura kavuşup devletin yeniden kaybolan otoritesi devletin yeniden işlemesi için darbeye mecburduk diyen darbenin asıl amacının bu olduğunu söyleyen diktatörler oysaki dönemin ABD başkanına darbeyi haber veren ABD türkiye masası sorumlusunun ABD başkanına şükür bizim oğlanlar sonunda darbeyi yaptılar müjdesi. Bizim oğlanların sivil iktidarların ABD yönetimine karşı ellerinde koz olarak tuttukları ülkenin bekası için kullanmadıkları devletin dayanaklarının kayıtsız şartsız ABD ve Yunanistan´a karşı kabulü anlaşması bunları tek tek anlatacak aydınların teker teker suikastlara kurban gitmesi sonuçta teröre son vermek için diye yapılan darbenin halka gençliğe düşünürlere aydınlara karşı yapıldığı ülkeyi bu günlere taşıyan zihniyetin öncüsü olduğu hiç ama hiç anlatılamadı.  Zavallı ülkem zavallı halkım yağmurdan kaçarken hep doluya tutuldu değil mi?