Osman Aydoğan


02 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli

Orada cayır cayır yanan aynı zamanda tüm bu ülkenin aydınlık yüreği, umudu, geleceği idi


02 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nde Ortaçağ'dan kalma karanlık bir güruhun cayır cayır yaktıkları sadece 35 insanımız, aydınımız, değerimiz değildi… Orada cayır cayır yanan aynı zamanda tüm bu ülkenin aydınlık yüreği, umudu, geleceği idi… Onları saygı ve rahmetle anıyorum…

Korkirem

Mirze Elekber Sâbir 

Türklüğün birlik ve beraberliğini isteyen; cehaletle kıyasıya alay eden, Türk milletinin çağın ilerisinde bir zihniyete kavuşmasını dileyen ancak Anadolu’da pek tanınmayan büyük bir Azeri hiciv şairi vardır: Mirze Elekber Sâbir 

1862 yılında doğan Mirze Elekber Sâbir bir dönem Aşkabat, Buhara, Semerkand, Merv, Horasan şehirlerinde sanat ve ticaretle uğraşır. 1896'da evlenir ve bu evlilikten sekiz kız çocuğu olur. 12 Temmuz 1911'de Şamahı'da 49 yaşında vefat eder. Ve burada  "Şahi Hendan" mezarlığına defnedilir.

Hophopnâme

Sağlığında hiç bir kitabı basılmaz. Ölümünden sonra 1912 yılında birçok Azerbaycan aydınlarının müşterek çabalarıyla "Hophopnâme" adlı kitabı basılır. Bu eseri, Prof. Dr. A. Mecit Doğru tarafından Türkiye Türkçesi’yle yayımlanır. (‘’Hophopnâme’’, Nadir Kitap, 1975)

Gorhuram

Mirze Elekber Sâbir’in bahsi geçen "Hophopnâme" isimli eserinde güzel bir şiir vardır: Orijinal adıyla ‘’Gorhuram’’ (Korkirem) (Korkarım) Bu şiirin hem orijinalini hem de Türkiye Türkçesiyle tamamını yazımın sonunda vereceğim. Ama önce şiir hakkında kısa bir bilgi:

Bu şiiri türkü halinde Musa Eroğlu, Ahmet Kaya, Grup Laçin ve daha bir çok sanatçı tarafından söylenir… Ancak Mahsun Kırmızıgül'ün ‘’Vezir Parmağı’’ isimli sinema filminde bu türkü müthiş yorumlanır. Yine bu türkünün bağlantısını yazımın sonunda vereceğim. Dinlemenizi isterim. Fakat yine ara verip kısaca bu filmden bahsetmek istiyorum:

Vezir Parmağı

Filmde Osmanlı zamanında sahtekâr bir ‘’kadı’’nın insanları Allah ile aldatarak zimmetine para geçirmesi anlatılır. Ancak günümüzde de aynı işi yapanlar filmi itibarsızlaştırmak için her türlü gayreti sarf ederler.

Bağlantısını verdiğim filmin bir parçasında geçen bu türkünün söylenişi esnasında verilen görüntü de çok güzeldir. Film, Ürgüp ve Göreme bölgelerinde çekilir. Görüntüde arka planda yer alan dağ ise Erciyes dağıdır. Filmde yer alan at arabalarının yolculuğu İncesu’dan Yeşilhisar’a (ki memleketimdir) giderken şimdi kurumuş olan ‘’Tuzluk’’ bölgesinden geçer.

Yeniden şiir: Gorhuram

Bu şiir; halkın kimden korkulup kimden korkulmaması gerektiğini, riyanın, dalkavukluğun ve nâdanlığın ne ürkünç şey olduğunu gayet eğlenceli ancak bir o kadar da düşündürücü bir şekilde anlatır.  

Şiirde şair tek başına dağlarda dolaşırken cinlerle, hortlaklarla, aslanlarla, gulyabanilerle karşılaştığını, korkmadığını ancak nerede Müslüman görse korktuğunu söyler.

Şiiri yukarıda bahsettiğim sanatçılar Türkü olarak söylerken onlar da o kadar korkmuş olacaklar ki, orijinalinde ‘’Harda (nerede) Müselman görirem, korharam" sözlerini "nerede bir yobaz" görsem diyerek sansürlemişlerdir…

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler;

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; İslam'a hizmet ettiklerini sanan, İslam’ı bilmeyen, Türkün atasına söven, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve manevi kızı Afet İnan'a iftiralar atan, Atatürk'ten çok daha önce göçüp gitmiş annesine ve babasına da hakaretlerle iftiralar yağdıran, İslam’ı politik çıkarlarına alet eden sahtekâr sözde Müslümanlardı…Daha önce bu sayfalarda yazmıştım sermayesi din olan ‘’dinbazlar’’dı.

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; Balyoz, Ergenekon vb. kumpaslarını tezgâhlayan, TV'lerde halkı kışkırtırcasına kocaman kocaman yalanları dillendiren, Hakk’ı, hakkı, hukuku, adaleti, kanunları çiğneyen sözde Müslümanlardı…

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; daha yeni, 03 Mayıs 2020 günü, ‘’İŞİD’li mücahitlerle sevişmek cihattır. Cenneti garantilemektir’’ diye beyanları bulunan marjinal-metalik İslamcı bir mahlûkun sunduğu yandaş bir TV programında "15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk… Listem hazır; bizim aile 50 kişi götürür… Bu konuda çok donanımlıyız maddi ve manevi olarak… Ayaklarını denk alsınlar…’’ diye ekranlardan ölüm tehditleri yağdıran sözde Müslümanlardı…

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; yine daha yeni 21 Nisan 2019 tarihinde Başkent Ankara’nın dibinde Çubuk ilçesinde şehit cenaze törenine katılan Ana Muhalefet Partisi’nin liderini cenaze töreninden sonra önce linç etmeye, sonra da sığındığı evde yakmaya kalkan sözde Müslümanlardı…

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; 02 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nde, gerçek Müslümanlar günah diye karıncayı bile incitmezken, güpegündüz, göz göre göre 35 canı diri diri yakan sözde Müslümanlardı…

Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir'e "Harda Müselman görirem, korharam" dedirtenler; tüm bu saydığım haksız, hukuksuz, gayri İslami davranışlara karşı sessiz ve tepkisiz kalan, seyreden; yıllardır topluma, ‘’sevgi’’ ve ‘’barış’’ söylemi yerine ‘’kin’’ ve ‘’nefret’’ tohumu eken sözde Müslümanlardı…

Bunlardan dolayıdır bir daha bir Madımak hadisesinin yaşanmayacağına dair inancım da o kadar zayıf ki Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir gibi ben de ‘’korharam"…

Nasıl bir tehlikenin karşısında olduğunuzu unutup siz hala armudun sapı, üzümün çöpü diye rahat koltuklarınızda oturarak ego yarışı yapıp zaman geçirin olmaz mı?

02 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nde Ortaçağ'dan kalma karanlık bir güruhun cayır cayır yaktıkları sadece 35 insanımız, aydınımız, değerimiz değildi… Orada cayır cayır yanan aynı zamanda tüm bu ülkenin aydınlık yüreği, umudu, geleceği idi… Onları saygı ve rahmetle anıyorum…