Kayseri Barosu Başkanı Av. Cavit Dursun, 5 Nisan Avukatlar günü dolayısı ile Baro Konferans Salonunda basın toplantısı düzenledi. Düzenlediği toplantıda konuşan Başkan Dursun, Görev yaptığımız ve yapacağımız süre içerisinde cumhuriyetimizin kurucu değerleri, anayasamızın 2. maddesindeki bütün ilkeler, Türk vatanı, Türk milleti, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve savunma hakkı ilkeleri ile vatandaşlık kavramı vazgeçilmezlerimiz olmuştur ve olacaktır. Orta Asya´da başlayan tarihimiz günümüze kadar uzanmaktadır. Bu uzun süreçte sayısız devletler ve imparatorluklar kuran milletimiz insanlık tarihinin, uygarlığın gelişiminin ve dünya hukuk tarihinin ve adaletin temel taşı olmuştur. Gittiği her yerde adalet, ahlak ve hukuk düzenini egemen kılan milletimiz, bu değerlere bağlı kaldıkça yükselmiş, bu değerler bozulmaya yüz tuttukça gerilemiştir. Töre yani hukuk konuşunca hakan susar, bu gerçeğin bir sonucudur. Uzun tarihimiz sonrasında 1923 yılında kurulan cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir. Tüm bunların sonucunda vatandaşlık kavramı ve bilinci milletimizin temel ilkesi olmuştur. Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ve ilkelerinin en önemlilerinden birisi vatandaşlıktır. Vatandaşlık kavram ve bilinci sayesinde, ayrılıklar ve ayrımlar ortadan kalkmış, ortak yaşam bilinci oluşmuştur. Cumhuriyetin kurucu değerleri ve ilkeleri ile vatandaşlık kavramı vazgeçilmezimizdir. En değerli hazinemiz ve asli gücümüz, milli birlik ve beraberliğimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizi ayakta tutacak şey, ne etnik kökenlerimiz, ne mezheplerimiz, ne siyasi görüşlerimiz ve ne de bireysel çıkar ve menfaatlerimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizin çimentosu, hukuk devleti ilkesi, bağımsız yargı, güçlü savunma ve vatandaşlık bilincidir" ifadelerini kullandı.
Hukukun önemine değinen Baro Başkanı Av. Cavit Dursun, "Hukuk ve savunmanın güçlü olduğu ülkeler, günümüzde dünyanın en güçlü, huzurlu ve refahlı ülkeleridir. Hukuk ve savunmaya değer verilmeyen ülkeler ise, dünyanın geri kalmış, kan ve gözyaşı içerisinde olan 3. dünya ülkeleridir. Türkiye´de savunmanın çıktığı en tepe nokta, avukatlık kanununda yapılan köklü değişiklikler sebebiyle 2001 yılıdır. O tarihten sonra ise maalesef Türkiye´de yargı, hukuk, savunma ve avukatlık mesleği her geçen kötüye gitmektedir. Savunmanın yetkilerinin azaltılması, CMK´daki hakların kısıtlanması, sürekli yapılan torba-paket değişiklikler, hukuk fakültesi sayısı, eğitim kalitesi, kontenjan ve mezun sayısının çokluğu, avukatlık sınavının iptali, uzun gözaltı ve tutukluluk süreleri, hakimlik teminatının yok edilmesi, yargı bağımsızlığının ortadan kalkmaya başlaması, ülkemizde vatandaşlarımızın hukuki güvenlik ve hukuki huzur haklarının kalmaması vb. hususlar bunların sadece bir kısmıdır. Avukat ile müvekkilini aynı statüye koyan, avukatlık mesleğini icra edilemez hale getiren; savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, adalete erişim hakkını, silahların eşitliği ilkesini, masumiyet karinesini ve avukatın sır saklama yükümlülüğünü ağır bir biçimde ihlal eden bu tür düzenlemeler, bir hukuk devletinde asla kabul edilemez. Şüpheliye, suçluya ceza verebilmenin yolu bile hukuktan geçer. Eğer hukuku uygulamazsanız, savunma hakkı vermezseniz ve tüm haklarını kısıtlarsanız, suç isnadında bulunulan şüpheliyi, suçluyu dahi cezalandıramazsınız. Öyle bir hukuk düzeni kurmalıyız ki, bırakın kamuoyunu, sanığın kendisi bile adil yargılandığına inanmalıdır. Buradan Türkiye´nin bütün hukukçularına sesleniyorum. Gelin sadece hukukçu olalım, vatandaşlarımızın her türlü hukuki savunma haklarını sonuna kadar verelim, kullandıralım. Yargı bağımsızlığı, hakimlik teminatı, savunma hakkı ve hukukun evrensel değerleri tek, tartışmasız ve vazgeçilmez ilkemiz olsun" diye konuştu.
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışı; hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Hukukta, yargıda, devlette ve savunma hakkı da insanlarımız içindir" diyen Başkan Dursun, tüm avukatların gününü kutladı. (İHA)