UNESCO tarafından 2002 yılından bu yana kutlanan ve bu yılki teması ?Felsefe Yapma Hakkı´ olan 21 Kasım Dünya Felsefe Günü kapsamında açıklamalarda bulunan ERÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aslan Topakkaya, toplumda felsefecilerin tuhaf ve değerlerle işi olmayan insanlar olarak görüldüğünü ve bununla bağlantılı olarak yersiz bir felsefe korkusunun ortaya çıktığını söyledi.
?Felsefe ile derinlemesine uğraşmak tanrı ile ilişkinin derinleşmesini sağlar?
Söz konusu korkunun, toplumda var olan çarpık felsefe-din anlayışından kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Aslan Topakkaya, ?Sanki felsefe dinsizlik gibi algılanıyor. Böyle bir şey yok. Felsefenin dinle alıp veremediği bir şey yok. Bizim insanlarımız, özellikle muhafazakar insanlar, ki toplumumuzun yüzde 70´i muhafazakardır, sanki dine alternatif bir felsefe varmış gibi bir düşünceye sahipler. Felsefede açıklama bazında alternatif düşünceler olabilir ama dine karşı bir düşmanlık söz konusu olamaz. Her şeyden önce felsefenin, ne insanı dindar etme ne de dinsiz etme kaygısı yok. Dinin alanı farklıdır, felsefenin alanı farklıdır. Dolayısıyla, bir insan felsefe ile uğraşır uğraşmaz veya uğraşması durumunda dinsiz olacak diye bir durum söz konusu değil veya dindar olacak diye de bir durum söz konusu değildir. Ama bir felsefe tarihçisi olarak tecrübelerime göre şunu söyleyebilirim ki; felsefe ile ne kadar derinlemesine uğraşılır ise tanrı ile olan ilişki o denli derinlemesine artar? diye konuştu.
?Felsefe dinsiz yapmaz?
Bu bağlamda, özellikle velilere seslenen Prof. Dr. Aslan Topakkaya, ?Felsefe asla ve asla çocuklarınızı dinsiz yapmaz, böyle bir korkuya kapılmayın. Böyle bir korku gereksiz bir korkudur; felsefe ile dinin alanları farklıdır ve sınırları çizdikten sonra birbirlerine müdahalesi asla söz konusu olmaz. Dolayısıyla bu bağlamda felsefeden kaçmanın, onu öcü görmenin, felsefeyi hayatın dışında tutmanın çok yanlış bir şey olduğunu söylüyor ve felsefeyi seviniz diyorum? ifadelerini kullandı. (İHA)