Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Kasım Özgen, bireylerin günümüzde her an her yerde çeşitli kitle iletişim araçları vasıtasıyla bilgi akışına maruz kaldığını söyleyerek, bu kadar bilgi edinilmesine rağmen düşünme eyleminin harekete geçmediğini ve düşünce bazlı üretimin gerçekleşemediğini ifade etti. Özgen, "Düşünmüyoruz, tekrar ediyoruz; varlık içinde yokluk çekiyoruz? dedi.
"İnsan bilgi tarafından kuşatılan eşyaya dönüştü"
Çeşitli araçlarla haddinden fazla bilgiye maruz kalan insanın bilgiyi kullanan taraf olması gerekirken, bilgi tarafından kuşatılan pasif bir nesne haline geldiğini kaydeden Özgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
?Bilen kişi öznedir, gözlemcidir. Nesne değildir. Nesne olmak düşüncelerden etkilenmek demektir. Düşünme ve düşünce çok karıştırılır ama birbirinden farklıdır. Düşünme dediğimiz şey, bilgilenme sürecidir ve kişi kendi bu süreci kendi içinde yürütür. Ama düşünce dışarıdan bize gelendir. Bilgi ya da fikirler bize sürekli televizyon gibi kitle iletişim araçları, okul, çevre ve çeşitli görseller vasıtasıyla dışarıdan gelir. Her an her yerde bir bilgi akışı söz konusudur. Kişi bu bilgi akışının içerisinde düşünmezse sadece düşüncelere mahkum olur, düşüncelerle kuşatılır. O zaman biz aslında düşünmüyoruz, sadece düşünceleri zihinde tekrar ediyoruz, anımsamaya çalışıyoruz ve böylece pasif bir konumda kalıyoruz. İnsanlarda pasiflik, sadece düşünceyi tüketme alışkanlığı, taklit ya da adetperestlik meydana geldiği zaman bu durumda kişiler nesneleştirilmiş olur, eşya gibi olur. Yani zihninizde düşündüğünüzü sandığınızda aslında düşünmüyorsunuzdur, sadece fikirleri tekrar edersiniz, entelektüel konuşmalar yapabilirsiniz ama üretemezsiniz."
"Entelektüel ve ekonomik sıkıntıların önemli bir nedeni düşünmemek"
Türkiye´de yaşanan entelektüel ve ekonomik sıkıntıların önemli bir nedeninin düşünsel üretimin gerçekleştirilememesi olduğuna dikkat çeken Özgen, ?Düşünceler bize dış dünyadan ya da çevreden gelir. Düşünme ise kendi içimizdedir. Eğer düşünmeyi gerçekleştirmiyorsak, bu durumda bilgiyi üretemiyoruz demektir. Ve o kadar çok bilgiye sahip olduğumuzu düşünerek, aslında varlık içerisinde tam bir yokluğu, yoksunluğu yaşıyoruz. Zaten bugün hem ekonomik hem de entelektüel bakımdan yaşadığımız temel sıkıntı bu; fikirleri tekrar ederek düşündüğümüzü sanıyoruz, bu bir yanılgıdır. Aslında düşünmediğimizi fark edersek yeniden nasıl düşünebileceğimiz üzerine kafa yorabiliriz. Dolayısıyla bu konuda ilk yapmamız gereken, birey olarak, toplum olarak ve hatta akademisyenler olarak düşünmediğimizi fark etmek? ifadelerini kullandı. (İHA)