KAYSERİ'DE AİLESİNİN GEÇİMİNE YARDIM ETMEK İÇİN ÜNİVERSİTEYİ BIRAKARAK ÇAYCILIĞA BAŞLAYAN VE 60 YILDIR ÇAYCILIK YAPAN 68 YAŞINDAKİ KAPLAN UZAK'IN ÖRNEK ESNAFLIĞI VE HAYATI 'DEMLİ YILLAR' İSİMLİ KİTABA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ.KAYSERİ'DE AİLESİNİN GEÇİMİNE YARDIM ETM
Kayseri’de ailesinin geçimine yardım etmek için üniversiteyi bırakarak çaycılığa başlayan ve 60 yıldır çaycılık yapan 68 yaşındaki Kaplan Uzak’ın örnek esnaflığı ve hayatı ’Demli yıllar’ isimli kitaba dönüştürüldü.
Kayseri’de 1952 yılında doğan ve ailesinin geçimine destek vermek için 8 yaşındaki çaycılığa başlayıp 60 yıldır çaycılık yapan Kaplan Uzak’ın hayat hikayesi kitaba dönüştü. Gazeteci-Yazar Rıfat Yörük tarafından kaleme alınan kitapta, örnek esnaflığı ve hayatı çay verdiği esnafların gönlünde taht kuran Uzak, kitabını imzalamanın mutluluğunu yaşıyor.
Hayat hikayesini anlatan Uzak, "Ortaokulu bitirdikten sonra imkansızlıklar nedeniyle gündüz okuluna gidemedim, akşam lisesine yazıldım. Akşam lisesini bitirdikten sonra da Erzurum Kimya Kölümünü kazandım ancak babamın vefatı ve işlerim nedeniyle gidemedim. 60 yıldır çaycılık işine devam ediyorum. 1960 yılında, köyden çıktıktan sonra Dabaklarönü Mahallesine taşındık. Fakat babamın düzenli bir işi olmadığı için ağabeyim ile benim ekonomik olarak aileye destek olmamız gerekiyordu. İlk dönemlerde simit satarak başladık. Gece saat 4’de kalkıp simit satıyor, saat 8’de okula gidiyorduk. Daha sonra 12’de okuldan çıkıyor, öğle yemeğini yedikten sonra ayakkabı boyacılığı yapıyordum. Akşam eve giderek, yemeğimi yiyor, daha sonra gece 11’e kadar kahvehanelerde mısır patlağı satıyordum. İlkokul bitmeye yakın öğretmenim kendi evlerinin altındaki dostlar çayevine beni çırak olarak verdi. Orda uzun süre öğlenci olduğumda sabah, sabahçı olduğumda öğlen çalışırdım. Okul döneminde yarım gün çalışıyordum, tatiller de ise bütün gün çalışmaya başladım. Çaycılığı meslek edinmeye başladım. Daha sonra babamla bir çay ocağı açtık. Çay ocağında babam, ağabeyim, ben ve diğer kardeşlerim hep beraber çalışmaya başladık" ifadelerini kullandı.
"Esnafların içerisinde önce dedelerine, 60 yılın ardından şimdi torunlarına çay veriyorum"
İnsanın işini severek yapması gerektiğini dile getiren Uzak, "Şu düşünceye inanıyorum ki; insan işini severek yapmalı. Ayrıca bir insanda 3 şey olmalı diye düşünüyorum. Enerji, zeka ve dürüstlük. Eğer bir insan da dürüstlük yok ise diğer 2 maddenin bir önemi kalmıyor. Ben bunu düstur edindim ve kendi enerjimle, dürüstlüğümle çalışmaya başladım. Kayseri’de ki çay verdiğim esnaflar benim dürüstlüğümü benimsedi. Çay markalarını bile kendileri vermiyor, ben alıyordum. Öyle bir güven sağlamıştım. Okulda bittikten sonra artık okulla bir ilişkim kalmadı. Devamlı çalışmaya başladım. Öyle çalışıyordum ki bir günün 24 saat olduğuna kızıyordum. ’Bir gün en az 48 saat olması’ gerekiyor diyorum. Esnafların içerisinde önce dedelerine 60 yılın ardından şimdi torunlarına çay veriyorum. Torunları da beni o kadar sever ve sayarlar ki; kendi ailelerinden biri olarak görürler. Hiçbir şekilde beni üzmezler, hep saygı duyarlar. İnsan hayatı, yaşamı çok önemli. İnsanın nasıl yaşadığı değil, neler yaptığı, nelerle uğraştığı önemli" şeklinde konuştu.
Hayatını kitaplaştırmanın en büyük hayali olduğunu kaydeden Uzak, "Bende yıllardır böyle bir kitap olsa diye düşünüyordum. Belki büyük bir roman olmazdı ama 100-200 sayfalık bir kitap çıkabilirdi hesabı ile birkaç not tuttum. O arada Rıfat Yörük bey ile tanıştık, fikirlerimiz çakıştı. Rıfat Yörük bey birkaç gazete de röportajımı yayınladı. Ondan sonra tekrar bizim hakkımızda birkaç şey duymuş olmalı ki biyografimi yazmak istediğini söyleyince kabul ettim. Beraber oturduk, bir program yaptık. Pandemi döneminde çay ocağı kapalı olduğu için daha rahat bir şekilde benim notlarımla ve sözlü olarak bilgi verdim ve kitabım ortaya çıkmış oldu" dedi.