MEMORİAL KAYSERİ HASTANESİ ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ BÖLÜMÜ’NDEN PROF. DR. AYŞEGÜL ULU KILIÇ, MARBURG VİRÜSÜ HAKKINDA VERDİĞİ BİLGİLERDE, SON DÖNEMLERDE GANA’DA ORTAYA ÇIKAN MARBURG VİRÜSÜNÜN ENDİŞEYE YOL AÇTIĞINI BELİRTEREK, DÜNYA
Memorial Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, Marburg virüsü hakkında verdiği bilgilerde, Son dönemlerde Gana’da ortaya çıkan Marburg virüsünün endişeye yol açtığını belirterek, Dünya Sağlık Örgütü’nün salgın olarak tanımladığı Marburg virüsünün, yüksek ateş, yoğun baş ve kas ağrısıyla kendini belli ettiğini ve hayati riske neden olduğunu söyledi.
Marburg virüsü nedir?
Virüsün neden olduğu hastalığın son evresinde şok ve şiddetli kan kaybına neden olduğunu söyleyen Ayşegül Ulu Kılıç, “Ebolaya neden olan hastalığın virüsü ile aynı aileden olan Marburg virüsü, yüzde 88’e varan ölüm oranıyla oldukça tehlikeli bir virüs çesidi. Batı Afrika’da yıllardır önemli bir sağlık sorunu olan Marburg virüsü, oldukça bulaşıcı ve yüksek ateşle başlıyor. Hastalık son evrede şiddetli kan kaybı ve şoka neden olmaktadır. Hastalık ilk olarak 1967 yılının Ağustos ayında Batı Almanya’nın Marburg şehrinde ortaya çıktığı için bu ismi almıştır. Marburg ve Frankfurt kentlerinde 30 kişide görülen bu hastalık daha sonra Belgrad’da 2 kişinin hastalanmasıyla seyrini sürdürmüştür. Yapılan laboratuvar çalışmalarında iki ayrı yerde eş zamanlı başlayan bu salgına neden olan virüsün Doğu Afrika’daki Uganda’dan Avrupa kıtasına getirilen Afrika yeşil maymunlarının neden olduğu belirlenmiştir. Daha sonra Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Kenya, Güney Afrika, Zimbabve ve Angola’ya seyahat eden çok sayıdaki kişide de bu virüsün olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca 2008 yılında Uganda’da Afrika meyve yarasalarını araştıran gezginlerde de bu virüs görülmüştür. Son dönemde Gana’da ortaya çıkan virüs can kaybına yol açmış ve dünyada yeni bir paniğe neden olmuş durumdadır” dedi
Marburg virüsü semptomları neler?
Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, hastalıkta bilinç bulanıklığının önemli bir belirti olduğunu söyleyerek, “Marburg virüsünün neden olduğu hastalık yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı ve halsizlikle aniden başlamakta, kas ağrıları bu tabloya eşlik etmektedir. Hastalığın 3. günü genellikle şiddetli ishal, karın ağrısı ile bulantı ve kusma görülmektedir. İshal şiddetlenerek devam etmekte, sıvı kaybı ve birçok metabolik bozukluk ortaya çıkabilmektedir. Hastalarda belirtilerin başlamasından 2-7 gün sonrasında deri döküntüleri gözlenmiştir. Ölümcül vakalarda ise vücudun birden fazla yerinde kanamalar (diş eti, vajinal, bağırsak) eşlik edebilmektedir. Merkezi sinir sistemindeki tutulum nedeniyle bilinç bulanıklığı ve karışıklığı önemli bir belirtidir. Hayati kayıpların ise genellikle 8-9 gün sonra meydana geldiği bildirilmektedir” ifadelerini kullandı.
Marburg virüsü nasıl bulaşır?
Virüsün yüzey ve cisimlere bulaştığını söyleyen Ayşegül Ulu Kılıç,“Bu virüsün doğrudan insandan insana bulaştığı ya da enfekte olanların kan, salgı ve diğer vücut sıvılarının yüzeylere, cisimlere bulaştığı bilinmektedir. Yani virüs bulaşan yüzey ve cisimlere temas ile geçmektedir. Marburg virüsünün neden olduğu hastalığın sıtma, tifo, şigelloz, menenjit ve diğer viral hemorajik ateşli hastalıklardan ayırt edilmesi gerekir. Bu virüsün varlığını belirlemek için de laboratuvar testleri uygulanabilmektedir. Bu testler de Antikor enzimine bağlı immünosorbent deneyi (ELISA), antijen tespit testleri, serum nötralizasyon testleri, ters transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) şeklinde” ded,
Marburg virüsü nasıl tedavi edilebilir?
Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, Hastalıktan korunmak için düzenli egzersiz ve kaliteli uykunun çok önemli olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Marburg virüsü ile ilgili belirlenmiş bir tedavi protokolü bulunmamaktadır. Hastalığın seyrini hafifletecek kanıtlanmış bir tedavi yöntemi henüz yoktur. Marburg için bir aşı bulunmamaktadır. Ancak hastalık süresince bağışıklığı destekleyici tedaviler ile bazı ilaçlar verilmektedir. Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için kişisel hijyen, çevre temizliği, sosyal mesafe gibi noktalara çok dikkat edilmelidir. Bununla birlikte bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ile hareketsizlikten uzak durmak, kaliteli uyku ve stres yönetimi konuları da öne çıkmaktadır. Salgın hastalıklar ile ilgili olan bilgiler yalnızca doğru kaynaklardan takip edilmeli, kulaktan dolma söylemlerle hareket edilmemelidir.”