KURUCUMUZ VE ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TARAFINDAN GENÇLİGE EMANET EDİLMİŞTİR

KURUCUMUZ VE ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TARAFINDAN GENÇLİGE EMANET EDİLMİŞTİR

KURUCUMUZ VE ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TARAFINDAN GENÇLİGE EMANET EDİLMİŞTİR

ÜLKEMİZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ; KURUCUMUZ VE ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TARAFINDAN GENÇLİGE EMANET EDİLMİŞTİR.

Ülkemizin kurucusu Ulu önder Mustafa kemal Atatürk milli mücadeleyi başarı ile sonlandırdıktan sonra ülke içerisinde bazı devrimlerin gerçekleştirilmesi gerekliliğinin üzerinde durarak birçok devrimler gerçekleştirmiştir. Bunlardan bir tanesi de kuranın Türkçeleştirilmesi ve ezanın Türkçe okunması ile yapmış olduğu devrimlerdir. İşte bu Türkiye cumhuriyetinin bağımsızlık benim şiarımdır diyerek Türk ulusunun bagımlı yaşayamayacağını defalarca anlatmasından sonra ülke içerisinde büyük emelleri olan emperyalist düşmanlarca ülke içerisindeki işbirlikçileri durmadan çalışmış ve sürekli halkı galeyana getirmek için fırsat kollamışlardır.

Bunlardan biri de ezanın Türkçe okunmasına karşın , Şubat 1933’te Bursa’da Türkçe ezana tepki göstermek için toplanan bir grup, ezanın yeniden Arapça okunması için valiliğe yürümüş, ancak olaylar büyümeden bastırılmıştır. Bir yurt gezi sırasında bu olayı haber alan Atatürk, 5 Şubat 1933’te Bursa’ya gelerek olaylar hakkında bilgi almış ve akşam Çekirge yolundaki bir köşkte “Bursa Nutku” diye bilinen konuşmasını yapmıştır.

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!” demiştir.

Ayrıca

“Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.(kurum haberi)