ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ'NİN ÜNLÜ SARAYLARINDAN BİRİ OLAN KAYSERİ'DEKİ KEYKUBADİYE SARAYI'NDA KAZI ÇALIŞMALARI DEVAM EDERKEN, YAPILAN KAZILARDA AVLU VE AVLUYA İLİŞKİN EYVAN OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN BİR ALAN ORTAYA ÇIKARTILDI.ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ'NİN ÜNLÜ SARAY
Anadolu Selçuklu Dönemi’nin ünlü saraylarından biri olan Kayseri’deki Keykubadiye Sarayı’nda kazı çalışmaları devam ederken, yapılan kazılarda avlu ve avluya ilişkin eyvan olduğu düşünülen bir alan ortaya çıkartıldı. Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, "Sanki sultanın kabul salonu gibi bir alan. Özellikle avlu kısmında çokgen planlı bir havuzumuz var. Yaklaşık 50 santim yüksekliğinde de büyük ihtimalle eyvan şeklinde düzenlenmiş olan bir alan çıktı" dedi.
Kayseri Şeker Fabrikası içerisinde bulunan Şeker Gölü’nün yanındaki Keykubadiye Sarayında 2014 yılında başlayan kazı çalışmaları devam ediyor. Anadolu Selçuklu Dönemi’nin saray mimarisiyle ilgili önemli verilerin elde edildiği kazı çalışmaları hakkında bilgiler veren Keykubadiye Sarayı Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, "Sarayın inşa tarihi ile ilgili bazı veriler veya bilgiler bulunmakla birlikte kesin olarak hangi tarihte inşa edildiğini bilmiyoruz ama Aleaddin Keykubat tarafından 1200’li yılların ortalarında inşa edildiği kaynakta geçen bilgiler arasında. Önemli bir saray. 2014 yılında bu alandaki mevcut iki yapının sondaj çalışması için geldik. Sondaj çalışması sırasında özellikle her iki yapının bulunduğu alanlarda Selçuklu Dönemi’ne ait çok önemli veriler karşımıza çıktı. Ondan sonrasında kazı süreci başladı. 2015 yılından itibaren alanda kazı çalışmalarını sürdürüyoruz. Öncelikli olarak dört temelli yapı diye bahsedilen alanda kazı çalışmalarını sürdürdük. 2021 yılına gelinceye kadar o alanda çalışmalarımızı devam ettirdik. Büyük Köşk diye bahsedilen bu yapı çok harap durumdaydı ve tehlike arz ettiği için kazı çalışmalarını yürütemedik. Kayseri Şeker’in destekleriyle güvenlik sağlandıktan sonra bu sene hem dört temelli yapı hem tonozlu yapı çevresinde kazı çalışmalarını sürdürdük. Özellikle tonozlu yapı dediğimiz yapı çevresinde yaptığımız çalışmalarda çok önemli verilerle karşılaştık mimari anlamında. Çalışmamız esnasında tam niteliğini şuan için bilemiyoruz ama avlu ve avluya ilişkin eyvan olduğunu düşündüğümüz bir alan çıktı. Sanki sultanın kabul salonu gibi bir alan. Özellikle avlu kısmında çokgen planlı bir havuzumuz var. Yaklaşık 50 santim yüksekliğinde de büyük ihtimalle eyvan şeklinde düzenlenmiş olan bir alan çıktı. Bu alanla ilgili olarak da etrafta mimari olarak çok güzel odalar çıktı. Tabi alanda çok büyük tahribat var. Buna bağlı olarak her şey toprak altında. Hiçbir şey bilmiyoruz, öncesini de bilmiyoruz. Bu konuda bilgi veren bir herhangi bir kaynak da yok. Ama kazılarımız devam ettiği müddetçe inanıyoruz ki Anadolu Selçuklu Dönemi’nin saray mimarisiyle ilgili olarak çok önemli verilerle karşılaşacağız. Yaptığımız çalışmalar sırasında özellikle Selçuklu Dönemi’nin çini malzemesiyle ilgili çok önemli verilerle karşılaştık. Ama bu sene bizi en çok mutlu eden mimari anlamında düzgün, mekan ve duvar bağlamında çok fazla verilerle karşılaşmamıştık. Özellikle tonozlu yapı çevresinde bu anlamda güzel verilerle karşılaşmış olmamız bizi çok daha mutlu etti. İnşallah bundan sonraki süreçte yapacağımız çalışmalarda Selçuklu Dönemi’nin yaşantısını, saray kültürünü, günlük kullanım eşyalarına varıncaya kadar karşılaştırma imkanı bulacağız" dedi.
"Kazılarımız devam ettikçe verilere ulaşacağız"
Keykubadiye Sarayı’nın yakılmasından sonraki dönemde de hayatın devam ettirildiğini belirten Prof. Dr. Baş, "Anadolu Selçuklu Dönemi kaynaklarında; Moğolların bu sarayı yakıp, yıkmasından sonra artık burasının yaşanamayacak bir yer olduğundan söz ediliyor. Ondan sonraki süreçte büyük ihtimalle burada sarayla ilişkili olarak hayatın yeniden inşa ettirilip devam ettiğini biliyoruz ancak bu süreç ne kadar devam etti, burada nasıl bir yerleşim yeri oluştu, kazılarımız devam ettikçe verilere ulaşacağız" şeklinde konuştu.
"Kızılköşk Kazısında mimari ve mimaride kullanılan çinilere rastlandı"
Kültür ve Turizm İl Müdürü Şükrü Dursun ise kentte devam eden kazılarda önemli bulgulara rastlandığını ifade etti. Kızılköşk kazısında mimaride kullanılan çinilere ulaşıldığını aktaran Dursun, "İlimizde bakanlığımız izinleriyle yapılan ve 12 aylık kazı olarak devam eden iki kazımız var. Bunlardan birisi uzun yıllardan devam eden Kültepe ve Keykubadiye kazısı. Şu anda Aralık ayındayız ve kazılar devam ediyor. Tabi yağış geldiği için bundan sonraki aşama depo çalışması olarak devam edecek. İl merkezinde Seyyid Burhaneddin Hazretlerinin mezarının da bulunduğu mezarlık içerisinde bir türbe kazısı gerçekleştirdik. Orada daha öncesinde tamamen toprakla örtülü bir şekilde kazılarda açığa çıkartılan bir türbenin cenazelik katı dediğimiz katına ulaştık. Orada da kazı bitirildi. Gördük ki orada dikdörtgen planlı bir kaide üzerinde eyvan tipi dediğimiz yine Selçuklu Dönemi’ne ait bir türbe olduğunu anladık. Büyükşehir belediyesinin destekleriyle devam eden bir diğer kazı da Kızılköşk kazısı. Burada da önemli veriler elde ettik. Orası da yine tarih kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla en geç 1246 yıllarında bitirildiğini bildiğimiz bir köşk. Bazı veriler bize oranın 2. Gıyaseddin Keyküsrev olabileceğini gösterdi. Orada yapılan kazılarda da yine hem yapının mimari özellikleri açığa çıkarıldı. Bunun yanı sıra mimaride kullanılan çinilere de rastladık. Oranın da kazı çalışmaları bitirildi, restorasyon çalışmalarına başlanacak" ifadelerini kullandı.
Keykubadiye Sarayı
Anadolu Selçuklu döneminin en önemli saraylarından birisi olan Keykubadiye Sarayı, Kayseri’de Keykubad (Şeker) Gölünün doğusunda, Kayseri Şeker Fabrikası arazisi içerisindedir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte dönemin kaynaklarından anlaşıldığı kadarıyla 1220’li yılların ortalarında I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Keykubad sonrasında, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında da bir süre kullanılan saray, 1243 Kösedağ Savaşından sonra Moğolların Kayseri’yi istilası sırasında yakılıp, yıkılmıştır. Aksaraylı Kerimüddin Mahmud 1265 yılında Keykubadiye’nin artık kullanılmayacak durumda olduğunu belirtmiştir. Saraydan günümüze, büyük ölçüde tahribata uğramış olan iki yapı kalıntısı ulaşabilmiştir. Bunlardan birisi Dört Kemerli Yapı (Küçük Köşk), diğeri de Tonozlu Yapı’dır (Büyük Köşk).