Tarih: 12.04.2022 13:10

Kalp ameliyatlarında küçük kesinin avantajları

Facebook Twitter Linked-in

Memorial Kayseri Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Faruk Cingöz, 10-17 Nisan Kalp Sağlığı Haftası nedeniyle, kalp cerrahisinde modern uygulamalar ve küçük kesi yöntemi hakkında bilgiler verdi.
Kalp ameliyatlarında amaçlardan birinin de hastanın yaşam kalitesini arttırmak olduğunu söyleyen Cingöz, “Kalp ameliyatlarında ana amaç hastanın hayatını kurtarmaktır. İkinci amaç ise yaşam kalitesini ve konforunu artırmaktır. Yani ameliyattan sonra hastanın daha az ilaç kullanması, gündelik işlerini kendi kendine yeter şekilde yapabilmesi, geceleri rahat uyuması ve hastaneye daha az bağımlı olması hedeflenir. Açık kalp ameliyatları, hastanın kalbi durdurularak ve akciğerleri devre dışı bırakılarak yapılmaktadır. Bu ameliyatlar, kalp ve akciğer işlevi gören yaşam ünitesine bağlanarak gerçekleştirilmektedir. Yani yaşam ünitesine bağlanmadan yapılan kalp ameliyatlarına kapalı kalp ameliyatları da denebilmektedir. Bu nedenle halk arasında iman tahtası olarak bilinen göğüs kemiğinin ortadan ikiye bölünerek veya küçük kesiler ile kalbe ulaşılıp yaşam ünitesine bağlanarak yapılan ameliyatlar da açık kalp ameliyatıdır. Kalbe ne yolla ulaşılırsa ulaşılsın, günümüzde kalp cerrahisinin büyük kısmında açık kalp ameliyatı tekniği kullanılmaktadır. İster iman tahtası tamamen veya kısmen kesilsin, ister kaburgalar arasından 2-3 parmaklık açıklıktan girilsin, ister kesinin büyüklüğü bir karış ve ister 2 parmak olsun kalbe yapılan işlemler aynıdır” dedi. Cingöz, kalp ameliyatlarının büyük kısmının açık olarak yapıldığını söyleyerek, “Günümüzde kalp ameliyatlarının büyük bölümü açık kalp tekniği kullanılarak yapılmaktadır. Cerrah, kalbe ulaşır ulaşmaz hasta kalp-akciğer makinesine bağlanmaktadır. Kalbin durdurulması direkt kansız bir ortamda cerraha çok rahat çalışma sahası sağladığı gibi, hastaya uygulanan cerrahinin kalitesi de yüksek olmaktadır. Çok sayıda damarına bypass yapılması gereken kişilerde, kalp kapak hastalıklarında, doğuştan kalbi delik olanlarda, kalbin ilgili bölümünden kesilip içine girilmesi gerekmektedir. Bu ameliyatlarda kalp ve akciğerler durdurularak hastayı yaşam ünitesine bağlamak zorunludur. Kalbin attığı sırada yapılan ameliyatlar hastanın yaşam ünitesine bağlanmadığı, kalp ve akciğerinin çalıştırılarak yapıldığı cerrahilerdir. Kalbi besleyen koroner damarlar kalbin en üst tabakasında seyreder. Bundan dolayı koroner baypas ameliyatlarında kalbi kesip içine girmek gerekmez. Tıkalı damarın uç kısmındaki kalp kasına kan götürmek için, göğüsten alınan meme arteri veya bacaktan alınan toplardamarın dikileceği bölgenin hareketsiz kalmasının yeterli olduğu vakalarda bu teknik kullanılabilir. Ameliyat sırasında hastanın kalp ve akciğeri çalışır ve ilgili damarlara cerrahi işlem yapılır” ifadelerini kullandı. Faruk Cingöz, küçük kesilerle yapılan ameliyatların hasta açısından da daha avantajlı olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Günümüzde cerrahi tecrübedeki artış ve baş döndürücü tarzda gelişen cerrahi teknolojiler sayesinde kalp ameliyatları daha küçük kesiler ile gerçekleştirilebilmektedir. Bu ameliyatlar göğüs kafesini kesmeden, ön kısımdan veya koltuk altlarından yapılabilmektedir. Göğüs kemiğinin büyük kesiyle ikiye ayrılması hala en yaygın yöntem olarak kullanılsa da, küçük kesiler ile yapılan kalbe yönelik işlemler giderek yaygınlaşmaktadır. Yani kalbe ulaşmak için kapı yerine, pencere veya bacalar kullanılmaktadır. Örneğin, göğüs kafesinin sağ tarafında kaburgalar arasından 3-4 parmaklık yatay bir kesiyle hastanın mitral kapağı değiştirilmekte veya onarılabilmektedir. Bazen iman tahtası kısmen kesilerek aort kapağa işlem yapılabilmektedir. Kalbin tek bir noktasına müdahale edilecek hastalarda kullanılabilecek yaklaşımdır. Mitral ve aort kapak müdahalelerinde, aort yırtılmalarının bir bölümünün onarılmasında, kalp içi deliklerin tamirinde, kalbin önündeki tek veya iki damar baypaslarında küçük kesi tekniği kullanılabilir. Hiçbir kemik kesilmez, cerrahi kemikler arasından gerçekleştirilir. Ameliyata bağlı ağrı oranı düşer. Yoğun bakım ve hastanede kalış süresi daha kısadır. Daha az kesi yapıldığından kanama ve kan verilme oranı düşüktür. Hastalar günlük hayatlarına daha erken dönebilmektedir. Kalp içerisinde çok büyük işlem yapılmış olmasına rağmen ciltte küçük bir iyileşme dokusu kalır. Kozmetik açıdan hastanın cildinde nerede ise hiçbir iz görünmemektedir.”



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —