Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akgül, ?Disiplinler Arası Bir Alan Olarak İletişim Eğitimi´ başlıklı çalışması kapsamında, iletişim fakültesi bulunan 38 kamu üniversitesindeki; ders verebilme vasfına sahip olan yardımcı doçent, doçent, profesör unvanlı öğretim üyelerinin akademik geçmişlerini incelediklerini ifade etti. Diğer alanlardan iletişim fakültelerine transfer olan akademik kadro sayısının fazlalığının tartışma konusu olmasından dolayı böyle bir çalışma yapmaya ihtiyaç duyduklarını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akgül, ?Söz konusu fazlalığın hem melezleşmeye neden olup olmadığını değerlendirmek, hem de iletişim mezunlarının akademideki payını görmek için böyle bir çalışma yapmaya karar verdik. Elde edilen veriler, sonrasında yapılacak olan ikinci bir çalışma ile akademik kadronun yaptığı bilimsel yayınlarla birlikte incelenebilirse, gerçekten disiplinler arası ürünler, makaleler, kitaplar, araştırmalar çıkıp çıkmadığı konusunda daha anlamlı sonuçlara ulaşılmış olacaktır? dedi.
Bulgulara göre akademisyenlerin yüzde 57´sinin iletişim lisans mezunu yüzde 43´ünün de diğer alanlardan olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akgül, bu durumun nedenini, iletişimin disiplinlerarası ve keyifli bir alan olmasına bağladı. Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü:
?İletişim dışındaki alanların yelpazesi çok geniş. Sosyoloji, işletme, siyaset bilimi, psikoloji gibi sosyal bilimler disiplinlerinden gelenlerin sayısı daha fazla. Ama, küçük dilimlerde olsa da fen bilimleri, sağlık bilimleri alanından gelen hocalar da var. Bölümler bazında baktığımız zaman da, gazetecilikte daha çok sosyologların, halkla ilişkilerde işletmecilerin, radyo televizyon ve sinema bölümlerinde de dil bilimciler ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Dışarıdan en fazla tercih edilen ise halkla ilişkiler bölümü. Doktora düzeyinde ise iletişimcilerin ağırlığı hissediliyor. Burada lisansı başka bölümden olup yüksek lisansı iletişimden olanların etkisi de var. Buradaki oran yüzde 79´lara çıkıyor. Yardımcı doçent düzeyinde ise iletişim doktorası olanların ağırlığı daha fazla. Yardımcı doçentlerin yüzde 84´ü iletişim formasyonlu. Bu da, iletişim bilimlerinin aslında müstakil bir bilim dalı olma yolunda ilerlediğini ve genç kadroların daha çok iletişim fakültesi kökenli olduğunu gösteriyor.?
İletişim fakültesindeki söz konusu durumun öğrencilerin çok yönlü yetişmesine katkı sağlayabileceği gibi melezleşmeye de neden olabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akgül, ?Bu durum, akademisyenlerin niyetleri, fakültelerde istihdam edilme motivasyonları ile ilgili bir durum. Farklı bölümlerden gelen akademisyenler eğer iyi niyetli iseler çok nitelikli çalışmalar çıkarabiliyor ve alanı zenginleştirebiliyorlar. Ama kendi alanına doğru çekiştirmeye başladıkları zaman bir takım sıkıntılar yaşanacağını da öngörüyoruz? ifadelerini kullandı. (İHA)