Hamileliğin 20. haftasından önce veya 500 gramın altında meydana gelen 2 veya daha fazla hamilelik kayıplarının ?tekrarlayan düşük´ olarak tanımlandığını belirten Dr. Murat Tandoğan, bir kez düşük yapan kadının diğer hamileliğinde canlı doğum yapabilme oranının yüzde 76´ya, iki kez düşükte bu oranın yüzde 70´e, üç kez düşükte yüzde 65´e, dört kez düşükte ise yüzde 60´a kadar indiğini ifade etti.
Tekrarlayan hamilelik kayıplarının altında yatan ilk nedenin pıhtılaşma bozuklukları olduğunu belirten Dr. Murat Tandoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
?Hamileliğin ilk oluşumu, yani sperm ile yumurtanın buluşması tüplerde gerçekleşiyor ve yaklaşık 1 hafta-10 gün sonra oluşan embriyo anne rahmine yerleşiyor. Bu sırada embriyonun beslenmesi için anne rahmi ile embriyo arasında mikro düzeyde kan alışverişini sağlayan damar yapıları da gelişiyor. Ancak, Antifosfolipit antkor sendromu (AFAS), Sistemik Lupus Eritomatozus, Trombofililer gibi immünolojik nedenler ile trombofililer olarak tanımlanan pıhtılaşmaya sebep olan bir grup hastalık varsa damarlarda kan alışverişi engelleniyor. Buna bağlı olarak da embriyonun beslenmesi sağlanamıyor ve düşük gelişiyor. Bu tür problemleri yaşayan hastaların tedavilerinde, hamilelikten hemen önce başlanan ve hamilelik boyunca devam eden pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlar kullanılıyor. Ancak, ilaç tedavileri oluşmuş pıhtılar üzerinde yeterli etki gösteremediği için tedaviye hamilelikten önce başlanması ve düşüklerin önüne geçebilmek için planlı hamileliklerin yapılması öneriliyor."
Diğer nedenin endokrin hastalıkları olduğunu söyleyen Dr. Murat Tandoğan, ?Tekrarlayan düşüklerin ikinci en sık nedenini hipotiroidi, diyabet ve PKOS gibi yaygın olan bazı endokrin hastalıklar oluşturuyor. Bu sorunlardan bir ya da bir kaçına sahip olan ve tekrarlayan hamilelik kayıpları yaşayan kadınların hamilelik öncesinde mutlaka hormonal açıdan değerlendirilmeleri, gerekli tedavilerin yapılması ve hastalıkların kontrol altına alınması gerekiyor. Endokrin bozukluklar kontrol edilebilir sorunlar olduğu için, tedavi edildikten sonra sağlıklı bir hamilelik elde edilebiliyor? dedi.
Rahimdeki şekil bozuklukları, rahim hacmini azaltarak hamileliğin devamını imkansız kıldığını ve düşüklerin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirten Dr. Murat Tandoğan, rahim içinde perde yani septum varlığının tekrarlayan düşük yaşanmasındaki en yaygın anatomik bozukluk olduğunu ifade etti. Dr. Murat Tandoğan, ultrasonografi sonucunda anatomik bir bozukluktan şüphelenilirse rahim filmi, histereskopi ve MR´la tanı kesinleştirildikten sonra basit bir operasyonla yüzde 100´e yakın başarı elde edildiğini söyledi.
Anne ve baba adayında var olan bir genetik bozukluğa bağlı olarak sağlıklı bir embriyo oluşamamasının düşük yaşanmasındaki en önemli faktörlerden birini oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Murat Tandoğan, tekrarlayan düşük yaşayan çiftlerde hamilelik öncesinde genetik yapılarının incelenmesinin yarar sağladığını kaydetti. Dr. Murat Tandoğan, bu tür genetik hastalıklar tespit edildiği çiftlerde IVF (tüp bebek) planlayıp daha sonra oluşan embriyoları genetik olarak incelenebilen PGD (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi ile elde edilen sağlıklı embriyoların transferini sağladıktan sonra sağlıklı hamilelik elde edilebildiğini dile getirdi.
Tekrarlayan düşüklerin ortaya çıkmasında yapısal ve bazı hastalıklara bağlı etkenlerin dışında anne adayının yaşam tarzı ve alışkanlıklarının da etkili olduğunu vurgulayan Dr. Murat Tandoğan, ?Bunların başında da zehirli kimyasallara maruz kalmak geliyor. Bununla birlikte günde 10 adet sigara kullanımı düşük riskini 2 kat, günde 5 kupa kafeinli kahve tüketimi de 2 kat artırıyor. Bu nedenle hamilelik boyunca sigaradan ve sigaranın bulunduğu ortamlardan uzak durulmalı. Ayrıca, bazı enfeksiyonların da tekrarlayan hamilelik kayıplarına etken olabildiği biliniyor. Özellikle idrar yolu enfeksiyonları hem düşük hem de erken doğum riskini ciddi oranda artırdığı için, öncelikle gerekli tedavilerle enfeksiyonun kontrol altına alınması gerekiyor? ifadelerini kullandı. (İHA)