Çok fazla olumsuz haberle karşı karşıya kalan izleyicinin dünyaya güveninin büyük oranda sarsıldığını belirten Doç. Dr. Vahit İlhan, ?Komşumuza güvenmiyoruz, sokaktakine güvenmiyoruz, en yakınımızdakine güvenmiyoruz Çünkü haberlere baktığımız zaman failler hep bunlar. Medya, komşusuna veya arkadaşına kötü haber getiren kötü bir arkadaş aslında. Buna ?Kötü Dünya Sendromu´ adını veriyoruz? diye konuştu.
Yapılan araştırmalara göre tematik haber kanalları dışındaki çok izlenen kanalların ana haber bültenlerinin yüzde 40´ının yaşam haberi adı verilen, sokakta olup biteni tüm çıplaklığıyla yansıtan bültenlerden oluştuğunu kaydeden Doç. Dr. İlhan, ?Bu oranın artmasının nedeni de artık her tarafta kamera olması, her türlü görüntüye ulaşabiliyoruz. MOBESE kameraları, güvenlik kameraları, her vatandaş zaten kameraman? dedi.
?İzleyici ile yayıncı arasında hastalıklı bir ilişki var?
Olumsuz şeyleri merak edip izleyen izleyici ile reyting getirsin diye bu tür görüntüleri ekrana taşıyan yayıncılar arasında hastalıklı bir ilişki olduğunu dile getiren Doç. Dr. İlhan, söz konusu haberler karşısında izleyicinin takındığı tutumu şöyle sıraladı:
?Benim başıma gelmiyor diye rahatlıyor, beterin beteri varmış diyor bu anlamda rahatlıyor, ya da hayatta neler var diyor öyle rahatlıyor. Görselleri herkes aynı biçimde okumuyor ama en nihayetinde herkes izliyor.?
?Sorunun halledilmesi çok zor?
Yayıncılarla izleyicilerin, takındığı tutumları değiştirmediği müddetçe sorunun halledilmesinin neredeyse imkansız olduğunu belirten Doç. Dr. İlhan, ?Gerbner´in ?Yetiştirme Çözümlemesi Kuramı´na göre televizyon bizi yetiştiriyor. Bizi yetiştirirken bu kadar olumsuzluğu önümüze getirerek hayata karşı korkak bireyler olarak yetiştiriyor ve bu sorunun halledilme ihtimali neredeyse imkansız. Karşılıklı bu seviyesiz ilişki büyük oranda izleyiciye zarar veriyor ve izleyici bunun çok da farkında değil? ifadelerini kullandı.
Vatandaş: ?Haber izlemek istemiyoruz?
Vatandaşların olumsuz içerikli haberlere bakış açısı da uzman görüşüyle örtüşüyor. Bazı vatandaşların olumsuz haberlere dair görüşleri şu şekilde:
?Gerçekten depresyona giriyoruz. Evde çocuklarımızı yalnız bırakmaya, kendimiz de sokağa çıkmaya korkuyoruz.?
?Toplumda stres yaratıyor. İnsan olumsuz bir şey duyduğu zaman ona duyarsız kalamıyor en nihayetinde.?
?Eğitici, öğretici haberler istiyoruz. İzleyici olarak kötü içerikli haber istediğimiz şeklindeki söylem doğru değil.?
?Memleketimizin gündeminde asayişi bozan bir şey olduğu zaman olmasa keşke diyebiliyorum. Bu da beni beyinsel olarak, manevi olarak çok etkiliyor, üzülüyorum. Allah ıslah etsin diyorum.?
?Çoluğumu çocuğumu etkiliyor. Çocuğumun psikolojisi bozuluyor. Çocuğu kesmiş, çocuğu asmış, çocuğu kaçırmış Benim çocuğum okula gitmeye korkuyor.?
?Karısını kesmiş, o onu kesmiş, bu bunu kesmiş Bu beni çok üzüyor ve sıkıyor. Sağıma soluma bakıyorum sokakta yürürken, acaba kimlerle dolaşıyorum diye şüpheye düşüyorum.?
?Görünce insan çok şaşırıyor, bizim ülkede böyle şeyler olur mu diye düşünüyor. Kimseye güven kalmıyor. Kimseyle iletişime geçilmiyor. Mesela ben muhasebeciyim, bankaya giderken kimseye selam vermeden hızlıca işimi görüp ofisime geçiyorum.?
?İnsanlardan korkuyoruz. 15-20 yıl önce böyle düşünmüyorduk, sokakta daha rahat geziyorduk.?
?Uyuşturucu aldı başını gitti, cinayetten geçilmiyor. Olumlu bir şey yok ki. Hiç haber izlemek istemiyorum.? (İHA)