Tarih: 12.10.2017 10:58

"Gelir vergisinde oran değil matrahlar artırılmalı"

Facebook Twitter Linked-in

Sendika binasında basın toplantısı düzenleyen Kalkan gelir vergisi ile ilgili kısa bilgiler vererek, "Bilindiği üzere gelirini ücretle elde eden çalışanların kazançlarının vergilendirilmesinde ölçüt olarak kullanılan tarifeler, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde yer almaktadır. Maddede yer alan tarife tutarları ise her yıl güncellenmektedir. Ücret gelirinin vergilendirilmesinde iki temel parametre olduğu görülmektedir. Birincisi oran, ikincisi ise oranın uygulanacağı matrahtır. İçinde bulunduğumuz süreçte her iki parametre açısından ücretli çalışanlar aleyhine sonuçlar doğuracak gelişmeler söz konusudur. Bunlardan birincisi oranla ilgilidir ki; yüzde 27 oranının uygulandığı ikinci dilimde oran yüzde 30´a çıkarılmak istenmektedir. İkinci sorun geçmişten bugüne gittikçe derinleşen matrah sorunudur ve bu sorun oran artışına denk gelecek mağduriyetler üretmiştir ve eğer gereken müdahale yapılmazsa üretmeye de devam edecektir" dedi.
Ücret kazancına dayalı olarak gelir vergisi mükellefi olan kişiler için uygulanması gereken endeks, tüketici fiyat endeksi olması gerektiğini vurgulayan Kalkan, "Verginin hesaplanmasına esas matrah, her yıl güncellenmektedir. Bu güncelleme Vergi Usul Kanunu´nun 298´inci maddesine göre hesaplanan ´Yeniden Değerleme Oranı´ üzerinden yapılmaktadır. Yeniden Değerleme Oranı, ticari kazanç erbabının kazançlarının vergilendirilmesinde amortismana tabi olan kıymetlerin yıllar itibari ile kıymetlerini belirlemek için Maliye Bakanlığı´nca kulanılan bir katsayıdır. Yeniden Değerleme Oranı´nın, hesaplanıp belirlenmesine ilişkin ayrıntılı bir açıklamaya girmeksizin, temel parametresinin üretici fiyat endeksi olduğunu belirtmekle yetinelim. Esasen gelir vergisi matrahlarının belirlenmesine ilişkin sıkıntı ya da bizim ifademizle matrah oyunu da burada başlamaktadır. Gelir vergisi matrahlarının belirlenmesine etki eden yeniden değerleme oranında, TÜFE (bir anlamda tüketici enflasyonu) değil ÜFE (üretici kesimin enflasyonu) esas alınmakta bu yolla, gelirleri üretici fiyatlarına göre vergilendirilen fakat giderleri TÜFE´ye göre artan çalışan-ücretli kesim tablosu ortaya çıkmaktadır. Bu tablonun özeti ise gelir vergisine esas matrahlarda cari enflasyondan daha düşük artış ve buna dayalı olarak da daha yüksek vergi ödeme yükümlülüğünün oluşmasıdır. Bu anlamda, gelir vergisi noktasında yapılacak ilk değişiklik ve mağduriyeti gidermeye dönük hamle, gelir vergisi matrahlarının, ÜFE´ye göre değil TÜFE esas alınarak belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılmasıdır. Özellikle, ücret kazancına dayalı olarak gelir vergisi mükellefi olan kişiler için uygulanması gereken endeks tüketici fiyat endeksi olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Düzenlemenin sadece memurlar için geçerli olmadığını, neredeyse asgari ücret ile çalışan herkesi kapsadığını sözlerine ekleyen Kalkan, "Matrah oyununu ve matrahların TÜFE üzerinden güncellenmesi teklifimizi somutlaştırmak amacıyla; yıllık gelir vergisi tarifelerini güncellenme olayını belirli bir endekse tabi tutarak hesaplamak ve ortaya çıkan sonucu değerlendirmek yararlı olacaktır. Örneğin; 2010 yılını temel baz yıl olarak alırsak; yüzde 15 oranının uygulandığı vergi diliminde matrah 2010 yılında 8 bin 800 TL idi. O tarihten bu güne yeniden değerleme oranı esas alınsaydı 2017 yılında yüzde 15´lik vergi dilimi matrahı 14 bin 132 TL olacaktı. Oysaki 2017 yılı yüzde 15´e tekabül eden vergi dilimi matrahı 13 bin TL´dir. Aynı dönemde yeniden değerleme oranı ÜFE yerine TÜFE üzerinden belirlenseydi 2017 yılında yüzde 15´lik dilimde uygulanacak matrah 15 bin 62 TL olacaktı. Peki, yüzde 15´lik vergi diliminin 13 bin TL yerine 14 bin 132 olsa ne olacaktı? Gelir vergisi artan oranlı olarak uygulandığından 13 bin TL den sonraki her kazanç için alınan yüzde 20´lik oran, eğer yıllık güncelleme yeniden değerleme oranına göre yapılmış olsa 14 bin 132 olacak ve ücretli çalışan da 1 bin 132 TL için yüzde 5 az vergi ödemiş olacaktı. Kısaca, devlet geliri 2017 yılı içerisinde 14 bin 132 TL olan herkesten 56 bin 60 TL fazla vergi almış oldu. Aynı hesaplama bir de tüketici fiyat endeksine tabi olarak yapılırsa; (15 bin 62 - 13 bin =2 bin 62 TL) vergi dilimi 2 bin 62 TL daha az hesaplanmış ve sonucunda da devlet ücretli çalışandan aynı hesap ile 103 bin 10 TL fazla vergi tahsil etmiştir. Sadece alınan bu fazla vergi ya da aleyhe düzenleme, sadece memur için mi geçerlidir? Tabi ki hayır, yıllık kazancı 15.000 TL olan her bir çalışanı kapsamaktadır. Yani neredeyse asgari ücret ile çalışan herkesi kapsamaktadır. Toplamda 3 milyon memur olduğu düşünülürse meselenin ciddiyeti anlaşılır" şeklinde konuştu. (İHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —