'Et ve Balık Kurumunun yok edilerek, çiftçilerimizin bu günkü geldiği durumuna dikkat çekmek için buradayız.

'Et ve Balık Kurumunun yok edilerek, çiftçilerimizin bu günkü geldiği durumuna dikkat çekmek için buradayız.

 Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim burada bulunma nedenimiz, yapılan bu beton yığınlarına karşı çıkmak için değil, Biz, daha önce burada bulunan çiftçilerimizin alın terinin güvencesi, Türkiye hayvancılığı ve ülke ekonomisine önemli katkılar sunan  'Et ve Balık Kurumunun yok edilerek, çiftçilerimizin bu günkü geldiği durumuna dikkat çekmek için buradayız.
Savaş meydanlarında büyük destanlar yazan, ülkemizin kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz, az zamanda söner.” diyor. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kısa sürede sanayiden tarıma, eğitimden sağlığa birçok alanda büyük başarılara imza atan ülkemiz kısa sürede dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biri olmayı başarmıştı. Ancak 1980 sonrası hayata geçen neoliberal politikalar ile Türkiye üretimden kopartılarak, her şeyi ithal eden bir ülke haline getirildi. Bir zamanlar kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan ülkemiz bugün maalesef samanı dahi ithal ediyor. Bu durum kesinlikle sürdürülebilir bir durum değildir. Türkiye’nin ivedilikle yeniden üreten
bir ülke olması için öncelikli olarak ele alınması gereken konuların başında tarım ve hayvancılık konusunun geldiğini düşünüyoruz.
Hem süt hem de kırmızı et piyasasındaki kronik sorunlar tüm sektör temsilcilerini zor duruma sokmuştur.
Artan girdi maliyetlerine karşı sabit kalan ve hatta zaman zaman gerileyen üretici fiyatları çiftçilerimizi isyan ettirmiş ve hayvancılık üretiminden kopma noktasına getirilmiştir.
Süt sığırcılığı ve besiciliği et ve tırnak gibidir.
Ulusal süt konseyi 2021 Ocak ve Nisan ayındaki süt fiyatlarına % 20 zam yapmış ancak 2019 Ocak ve Aralık ayında süt fiyatlarına kuruş dahi zam yapılmazken girdi maliyetleri en az %60 artış göstermiştir. Kaldı ki ulusal süt konseyinin yöneticileri hayvancılık yapmayan kişiler tarafından oluşturulmuştur. Liyakat her tarafta olduğu gibi burada da göz ardı edilmiş, böylesine önemli bir konu da ehil olmayan insanlara teslim edilmiştir.
Üretimden kopan çiftçiler, kesime giden anaç hayvanlar sektörün önümüzdeki dönemde alacağı yara ekonomide ileride daha büyük hasara yol açacak dış bağımlılık artacaktır.
Besiciler, “Ne olacak bu Karkas etin hali? diye soruyor.
Süt üreticileri, “Ne olacak bu çiğ süt fiyatının hali?” diye dert yanıyor.
Kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz.
Üretici dertli, tüketici dertli.
Aslında bu sonuç 18 yıldır uygulanan rantçı politikaların doğal bir sonucudur.
Bakın bir zamanlar piyasaları düzenlemenin yanı sıra hem üreticinin hem de tüketicinin dostu olarak çok önemli bir görevi ifa eden Türkiye’nin köklü kuruluşlarından biri olan Et Balık Kurumu’nun yerinde bugün beton bloklar yükseliyor.
Siz tarım arazilerini imara açar, siz Türkiye’de piyasaları düzenleyen köklü kuruluşları yandaşlara peşkeş çekerseniz bu sonuç kaçınılmaz olacaktır.
Bakın buradan söylüyoruz, sözleşmede tanınan süreler tamamlandığı gün özelleştirilen şeker fabrikalarının arazilerinde de bir bir beton bloklar yükselecek, çünkü amaç üretici, amaç üretmek, amaç Türkiye değil. Amaç sadece ve sadece rant…
Bakın bunun en bariz örneği et ithalatı.
Tarım Kredi Kooperatifleri iştiraki olan Tareks şirketi üzerinden Et ve Süt kurumuna ithal edilen Bosna Hersek menşeili kemiksiz etin fiyatı 5,20 EURO’dan Türkiye’ye getiriliyor. Ağustos ayında EURO 8.7 TL civarındaydı. Yani ithal etin kilogramı 45 lira… Aynı dönemde yerli üreticinin ürününe verilen fiyat ise sadece ve sadece 32 lira… Bosna Hersek üreticisine 45 lira veren iktidarımız kendi üreticimize ancak 32 lirayı hak görüyor.
Aradaki fark Türk üreticisinin cebine girmediğine göre sormak lazım, bu aradaki fark kimin cebine giriyor.
Bu iktidar yerli ve milli olduğunu iddia ediyor ya üretimden insanları koparırsanız yerli ve milli olamazsınız!
Türkiye’nin köklü kuruluşlarını yandaşa peşkeş çekerek yerli ve milli olamazsınız!
Yerli ve milli olduğunu iddia eden Et Balık Kurumu gibi bir kurumunu kapatmaz, yenilerini açar.
Eğer buradaki gibi kapatılmışsa en kısa sürede yanlıştan dönerek yeniden açar…
Ama bu iktidarın derdi;
Zarar eden, bir bir üretimden kopan üreticiler değil.
Ama bu iktidarın derdi;
Alnının terini toprağa akıtan, eli nasırlı çiftçilerimiz değil.
Eğer bu iktidarın derdi çiftçi olsaydı, köylü olsaydı, tarımdan anlamayan, “Paramız var ki ithal ediyoruz” diyen bir Tarım Bakanı atanmazdı.
Maalesef AKP’nin tarım bakanları bizim üreticimizi değil Arjantin’den, Rusya’ya; Yunanistan’dan Kanada’ya kadar dünya çiftçisini destekliyor.
Üreticimize destek olması gereken Tarım Kredi Kooperatifi, yetiştirici ve üreticilerin yem fiyatlarından dolayı ciddi bir mağduriyet yaşadığı bir dönemde, Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan Tarım Kredi Yem, üreticiye yaptığı destekle değil yoksuzluklarla gündeme geliyor.
Birçok yerde bu sorunlar var ama AKP’nin arkasında durmaktan gurur duyduğu tecavüzcü Vakfın Kayseri temsilcisi Boğazlıyan Tarım Kredi Yem Fabrikasından milyonlarca liralık yem aldı. Üzerinden yıllar geçti ama hala ödemedi.
Allah’ın bir kulu da çıkıp bu ülkenin kaynaklarının hesabını sormuyor.
Ama bu böyle gitmeyecek, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunacak, Türkiye yeniden kendi kendine yeten bir ülke olacaktır.(kurum haberi)