ERÜ’den çocuklarda diş çürüklerini önleyecek ‘kontrollü flor salınımı yapan yer tutucu’

ERÜ’den çocuklarda diş çürüklerini önleyecek ‘kontrollü flor salınımı yapan yer tutucu’

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ’NDE ÇOCUK DİŞ HEKİMLİĞİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI DOÇ. DR. SALİH DOĞAN VE UZMAN DİŞ HEKİMİ AYŞE DERYA BAYAT TARAFINDAN ÇOCUKLARDA DİŞ ÇÜRÜKLERİNİ ENGELLEMEK AMACIYLA GELİŞTİRİLEN ‘KONTROLLÜ FLOR SALINIMI YAPAN AĞ

Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Çocuk Diş Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Salih Doğan ve Uzman Diş Hekimi Ayşe Derya Bayat tarafından çocuklarda diş çürüklerini engellemek amacıyla geliştirilen ‘kontrollü flor salınımı yapan ağız içi yer tutucu’, Erciyes Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (ETTO) tarafından patentlendi. Doç. Dr. Salih Doğan, “Kontrollü flor salınımı sayesinde çocuklarda ileri dönemlerde çürük oluşumunu engelleyen bir tablo oluşturacağız” dedi.
Geliştirilen ürünle ilgili bilgi veren Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Çocuk Diş Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Salih Doğan, çürükleri engellemek amacıyla yeni bir materyal oluşturmaya karar vererek ürünü geliştirmeye başladıklarını söyledi. Doğan, “Çocuklarda çoğunluğu çürük olmak üzere birçok sebepten süt dişlerini erken dönemde kaybedebiliyoruz. Bu çocuklar için büyük bir handikap ve dolayısıyla bunu gidermek için biz ağzın içerisinde yer tutucu dediğimiz aparatlar kullanıyoruz. Bunlar ağzın içerisine çoğu zaman takıp çıkarmalı olarak kullanılıyor. Onun dışında bunların sabit formları da var ama sıklıkla kullanılanı bu şekilde hareketli olan formları. Yer tutucuları kullanma gereksinimini ortaya çıkaran asıl sebep ise süt dişlerinin erken kaybı fakat erken kaybedilmesinin sebeplerine baktığımızda en başta gelen sebep ise diş çürükleri. Küçük yaşta özellikle bu şekilde yaygın diş çürüğü olan çocuklarda bizim bir takım önlemler almamız gerekiyor. Dünyada bunun en başta gelen önleyici mekanizması da flor üzerinden yürüyor. Bunun ikisini birleştirerek biz de yeni bir materyal üretmeye karar verdik. Bu materyalin başlangıç noktası bu şekilde oldu” dedi.
Doğan, patentini aldıkları ürüne katkıda bulunmak isteyen firmaların TÜBİTAK’ın 1702 çağrılı desteğinden faydalanabileceğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yer tutucular çocuklar için özellikle erken dönemde dişler kaybedildiğinde büyük bir ihtiyaç. Aynı zamanda bu çocukların bir özelliği daha var, o da çürüğe yatkın olmaları ve çürük oluşturma potansiyeli yüksek çocuklar olması. Bu iki ihtiyacı birleştirdiğiniz noktada da bizim flor salınımı yapan bir yer tutucuya sahip olmamız, bu çocuklar için ilerleyen zamanlarda da çürük oluşumlarını engelleyici bir tablo da sağlamış bulunmaktayız. Uluslararası patent başvurusunda da bulunmuş olduğumuz bu kontrollü flor salınımı yapan yer tutucunun üretimi ve kullanımı ile alakalı olarak da TÜBİTAK’ın 1702 çağrılı bir desteği bulunmakta. Burada lisanslamak isteyen firmalarımız bu destekten faydalanarak bize ürünün üretimi konusunda destek olabilirler.”
Uzman Diş Hekimi Ayşe Derya Bayat ise geliştirilen üründe flor salınımının yavaş ve kontrollü olmasının birçok yan etkiyi ortadan kaldırdığını söyleyerek, “Ürünün geliştirme süreci şöyle başladı, bölüm başkanımız Salih hocam tez çalışması döneminde bir fikirle geldi ’Acaba yer tutucularına çürük önleyici bir materyal yerleştirebilir miyiz?’ dedi. Biz de çocuk diş hekimleri olarak en iyi floru biliyorduk. Daha sonra Salih hocamla birlikte Prof. Dr. Mehmet Hançer ile irtibata geçtik. O da olabileceğini söyledi. Çeşitli denemeler sonucunda fikir projeye dönüştü. Bu apareyimiz yavaş ve kontrollü flor salınımı yapan bir aparey. Bunun gerçekleşme şekli de apareyin polimetilmetakrilat isminde bir ana maddesi var. Biz buna direkt flor iyonunu yükleyemedik. Bu floru başka bir materyale yükleyerek bir karışım elde ettik. Bu karışımın sonucunda da yavaş ve kontrollü bir şekilde flor salabilen bir materyal ortaya çıktı. Yavaş ve kontrollü olması önemliydi, çünkü florun fazlasının çeşitli yan etkileri vardı. Kontrollü olmasını da istedik, çünkü ağızdaki asidik ortam yani abur cubur ve şekerli gıda tüketimi ile başlayan asit PH’sindeki düşüşle beraber bizim apareyimiz daha işlevsel hale gelsin istedik. Bu şekilde bir malzeme geliştirdik. Ürünün patenti için Erciyes Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’ne başvurduk. Orada bizi yönlendirdiler ve literatür çalışmaları ve taramaları yapıldı. Daha sonra da 2019 Temmuz’u itibarıyla patentimizi de almış olduk” ifadelerini kullandı.