Seminer öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Taşel; Türkiye´deki özel eğitim kurumlarının oranının dünyadaki sistemin aşağısında olduğunu ancak sayının giderek artmasının sevindirici olduğunu vurguladı. Öğrencilerin özel okullara kaymasının devlet okullarını da rahatlattığını belirten Taşel; "Türkiye´de özel eğitim kurumları giderek yaygınlaşıyor. Aşağı yukarı 2002 yılında yüzde 3´ler mertebesinde olan özel okullaşma oranı şuanda yüzde 15´leri geçti. Bu yıl 2 bin civarında yeni özel okul açıldı ve bunlarla beraber 11 bin 500 okul oldu Türkiye genelinde. Tabi illere göre onların dağılımları farklı, büyük kentlerde özel okulların yoğunlaşması biraz daha fazla. Bu aslında oldukça sevindirici bir durum. Birincisi, özel okulların sayısı arttıkça resmi okullardaki öğrencilerin özel okullara kayması sonucunda hem devlet okullarımız kontenjan olarak biraz azalmış oluyor hem de özel okullarda daha rekabetçi bir ortam var ve eğitim-öğretimde kalite artıyor. Gelişmiş ülkelerde özel okullaşma oranı yüzde 25 mesafesinde olanlar var. Biz henüz onlara göre biraz geriyiz ama bu giderek artıyor. Oldukça sevindirici bir durum. Tabi ki okul sayısının artışı yanında gelişmesi gereken şey öğrenci sayısının artışıdır. Şuanda Türkiye´de yüzde 15´ler civarında okul var ama özel okullardaki öğrenci sayısı henüz yüzde 8-9 civarında. Okullar tam doluluk oranına ulaşırsa Türkiye´nin eğitim sistemi açısından çok önemli bir adım olacağını düşünüyorum. Okullaşmadaki hız bayağı iyi, kalite de aynı anda gelirse Türkiye´nin eğitimi için oldukça güzel sonuç çıkar diye düşünüyorum" dedi.
Özel ve vakıf üniversitelerinin öğretim kadrosunu seçerken daha hassas davrandığını, bu yüzden öğrenci odaklı bir eğitim olduğunu dile getiren Taşel; "Özel okullarımızın, özel eğitim kurslarımızın, temel liselerimizin yanı sıra geçen yıldan itibaren üniversite de kurduk. Şuan Kıbrıs Girne´de açılmış olan Uluslar arası Final Üniversitesi Türkiye´deki vakıf üniversiteleri, özel üniversiteler zinciri içerisine katılmış oldu. Gerçekten üniversite döneminde de özel veya vakıf üniversitelerinin önemli bir payı var. Çünkü öğretim kadrosunu seçerken daha hassas davranılıyor, projelere pay ayrılıyor ve gerçekten öğrenci odaklı bir eğitim oluyor. O nedenle vakıf üniversiteleri ile özel üniversiteler giderek daha ön plana çıkmış oluyor. Biliyorsunuz Türkiye´de sadece vakıf üniversiteleri var, devlet üniversiteleri dışında. Ancak Kıbrıs´ta hem vakıf üniversiteleri hem özel üniversiteler var. bunların hepsi YÖK denetiminde ve özellik olarak da YÖK´ün denetiminde oldukları için belirli bir kalite standardında bunlar. O nedenle başarılı bir üniversitecilik olduğunu söyleyebilirim özel sektörde" ifadelerini kullandı.
"Özel okullaşma teşvik edildikçe yığılma belli bir ölçüde azalacaktır"
LGS öncesi uygulama ve sonrasındaki yerleştirme hakkında da görüşlerini dile getiren Tüm Özel Öğretim Kurumları (TÖDER) Derneği ve Final Eğitim Kurumları Başkanı İbrahim Taşel şöyle konuştu;
"Türkiye´de uzun süre temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi (TEOG) uygulandı. Bu sistemle bütün öğrenciler sınava giriyordu ama LGS bunu biraz daha sınırladı. 200 bin civarında öğrenci bu sınava katılmadı. Yine de liselerin önünde 1 milyonluk bir yığılma var. Dolayısıyla bu yığılmanın mecburen bazı okullar için bir sınavdan geçirilerek yerleştirme yapılması gerekir. Bu bir gerekliliktir. Zaten sınavın kaldırılması düşünülürken tekrar konulmasının nedeni de budur. Bu sene hem LGS´ye göre yerleştirme yapıldı hem de coğrafi yakınlığa göre yerleştirme yapıldı. Ancak bu sisteme geçiş çok kolay olmadı, bir takım sıkıntıları da beraberinde getirdi. Hatta büyük kentlerde öyle bir durum ortaya çıktı ki bazı bölgelerde yığılma olduğu için bazı okullar çift tedrisata geçmiş oldu. Yani hem sabahçı hem öğlenci aldılar, sınıflardaki öğrenci sayısı da bir hayli kalabalık oldu. Dolayısıyla bu yerine oturacaktır ama biraz zaman alacaktır. Çünkü biz önümüzdeki yıl itibariyle milli eğitimin hedefi tekli öğretime geçmekti. Ama tam tersi oldu. Dolayısıyla yerleştirmede bir takım düzensizlik oldu. Bunların düzeleceğini düşünüyorum. Benim tavsiyem şudur; bir kere özel okullaşma teşvik edildikçe bu yığılma belli bir ölçüde azalacaktır. Devlet teşviği var öğrencilere verilen, bu uygulamaya devam edilmeli. Özel eğitim okullarındaki KDV oranı şuanda yüzde 8. Velilere yük getiriyor, bunun kaldırılması veya yüzde 1´e indirilmesi lazım. Özel öğretim desteklendikçe devletin üzerindeki eğitim-öğretim yükü azalacaktır. Zaten bakanlığımızın da bu yönde bir çalışması var. Kamuoyunda bir yanlış anlaşılma var, sanki özel okulların sayısı artınca Türkiye´deki özel okullar ve devlet okullarında okuyanlar gibi bir ayrım oluşuyor. Böyle bir durum yok, bilakis çocuğunu devlet okuluna gönderenin de özel okullaşmayı desteklemesi lazım. Çünkü bir öğrenci devlet okulundan özel okula gittiği zaman sınıf biraz daha azalıyor. Öğrencilere gösterilen ilgi de buna paralel olarak artıyor. Dolayısıyla fakirin de işine gelecek bir durumdur bu. Eğitime katkı dünyanın birçok yerinde var. Bunun Türkiye´de dengeli bir şekilde devam ettirilmesi lazım."
"Kıbrıs birçok yönden Türkiye´den avantajlı"
Kıbrıs´taki özel üniversitelerde azalma olmasına rağmen Final Üniversitesinin öğrenci sayısında yüzde 50´ye kadar bir artış olduğuna dikkat çeken Taşel; "Final daha genç bir üniversite. Daha ilk yıldan itibaren öğrenci sayımızı bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında artırdık. Genel olarak Kıbrıs´ta bir azalma oldu, bütün üniversitelerin öğrencilerinde yüzde 25 ile 50 arasında düşüşler yaşandı. Bunun temel sebebi tabi biraz ekonomik kriz gibi görünüyor. Çünkü aileler yurtdışında bir okula gönderdikleri zaman bazı kaygılar taşıyorlar ama bu kaygılar yersiz. Çünkü Türkiye´deki eğitim-öğretim ücretleriyle Kıbrıs karşılaştırıldığında Kıbrıs´ın birçok yönden daha avantajlı olduğunu görüyoruz. Biz okul ücretlerimizi çok yüksek tutmadık, burslu öğrenci sayımız da epey fazla. Başarılı öğrencilerin rahatça gelebilecekleri bir üniversite oluşturmaya çalıştık. Bundan sonra da öyle devam edecek inşallah. Türkiye ve dünyanın önemli üniversitelerinden bir tanesi olacaktır diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Yeni eğitim ve öğretim yılında hem özel sektör hem de devlet okullarındaki öğretmen kalitesinin artırılması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğinin de altını çizen Taşel; "Yeni eğitim yılı başlıyor, hem resmi hem özel okullar hazırlanıyor. Eğitimde kaliteyi artırıcı çalışmalara ağırlık vermek lazım. Bu eğitim - öğretim yılının temel hedefinin bu olması lazım. Zaten bakanımız da bu anlamda birtakım çalışmaların yapılacağını ifade ediyor. Bizim için de memnuniyet verici bir durum. Özellikle mevcut öğretmenlerimizin tamamlayıcı eğitimlerinin iyi yapılması lazım. Öğretmen eğitimine öncelik verilmesi lazım. Sınav sistemlerinin asgari hasar oluşturacak biçime indirilmesi lazım. Eğitim öğretimde de fiziki eksikliklerin biran önce giderilmesi lazım. Türkiye ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyor, bu dönemde birçok alanda tasarruf ediliyor. Ama önemli olan bu işin içerisindeki ekonomik bölüm değil. eğer gerçekten öğretmen kaliteli olursa aynı malzemeyle çok daha kaliteli ürünler çıkartılabilir. Onun için yeni eğitim-öğretim yılında hem özel sektörde hem de devlet okullarında öğretmen kalitesinin artırılması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Tüm Özel Öğretim Kurumları (TÖDER) Derneği ve Final Eğitim Kurumları Başkanı İbrahim Taşel daha sonra konferans salonunda öğretmenlerle bir araya geldi. (İHA)