Dünya Basın Özgürlüğü Gününün, Birleşmiş Milletlerin girişimiyle, 1993 yılından itibaren kutlanmaya başladığını belirten Doç. Dr. Mustafa Koçer, habercilerin görevini en iyi şekilde yapabilmeleri için, haber alma hak ve özgürlüklerini kullanabilmeleri gerektiğini ifade etti. Basın özgürlüğünün önündeki engelleri; sansürün varlığı, basın organlarının ticari işletme gibi davranması, yerel basının işlevini yitirmesi ve tekelleşme olarak sıralayan Doç. Dr. Mustafa Koçer, ?Bunun yanında çalışma koşullarının, çalışma ortamlarının kötüleşmesi, gazetecilerin özgür ve rahat bir şekilde hareket edememelerine , istedikleri yazıyı yazamamalarına yol açmaya başlamaktadır. Bunlar aslında birçok açıdan bakıldığı zaman hem içsel faktörler hem de dışsal faktörler olarak basın özgürlüğünü etkilemektedir? dedi.
?Ceza hukukuna giren konular özgürlük olarak nitelendirilmemeli?
?Basın özgürlüğü´ ile ?sansür´ kavramının sınırlarının belirlenmesi konusunda, daha net tanımlamalara ihtiyaç duyulduğuna da dikkat çeken Doç. Dr. Mustafa Koçer, ceza hukukuna giren konuların özgürlük olarak nitelenmemesine gerektiğinin de altını çizdi. Doç. Dr. Mustafa Koçer, sözlerini şöyle tamamladı:
?Günümüzde özellikle özgürlük maskesinin altında ceza hukukunu ilgilendiren, örneğin yalan haber yapma, halkı tahrik etme, hakaret, teröre yardımcı olma benzeri gibi yataklık yapma gibi faaliyetlerinde özgürlük maskesi altında yürütüldüğünü görmekteyiz. Bu tür yanlış anlaşılmaları engelleyebilmek iyi çalışan gazeteciyi, vatanını milletinin birliğini düşünen gazeteciyi diğerlerinden ayırabilmek için meslek kuruluşlarının bir an evvel birlikte olup kritlerlerin ve bunların nasıl uygulanacağı konusunda netleşmeleri gerekli. Bu bağlamda özellikle görevlerini doğru bir şekilde özveriyle yapan tüm fedakarlıklara rağmen görevlerinin başında olan, tüm zorlukları göğüsleyen basın mensuplarının Dünya Basın Özgürlüğü gününü kutluyor, mutlu, huzurlu özgürce bir ortamda nice başarılı yıllar geçirmesini temenni ediyorum.? (İHA)