Tarih: 01.12.2017 11:11

Bakan Özhaseki: "7.5 milyon civarında bağımsız birimin dönüşmesi gerekiyor"

Facebook Twitter Linked-in

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, Dünya Coğrafi Bilgi Sistemleri Günü dolayısıyla "Bilgi Toplumunun Yaşam Alanı: Akıllı Şehirler" temasıyla ATO Congresium´da düzenlenen programa katıldı. Etkinlikte konuşan Özhaseki, sözlerine üç kelime ile başlamak istediğini, bu üç kelimenin ise akıl, zaman ve değişim olgusu olduğunu söyledi. Aklın insanlar için en büyük nimetlerden biri olduğunu belirten Özhaseki, insanı diğer varlıklardan farklı kılan birinci unsur iradeyse, ikinci unsurun da akıl olduğunu dile getirdi. Özhaseki, zamanın da en kıymetli değerlerden biri olduğunu kaydederek, zamanı iyi kullanabilenlerin, zamana karşı yarışanların daha karlı olduklarını ifade etti. Değişim olgusuna da dikkat çeken Özhaseki, günümüzde değişimin hem çok hızlı hem de çok boyutlu olduğunu söyledi. Her alanda değişim yaşandığına ve bu değişimin son 20-30 yılın geçtiğimiz yüzyıllara bedel bir hızda devam ettiğini kaydeden Özhaseki, insanoğluna düşen görevin bu değişim olgusunu doğru anlayabilmek olduğunu dile getirdi.
Bakan Özhaseki, değişim ve teknoloji rüzgarının getirdiği fırsatların şehirlerde yoğunlaşmasının şehir yaşamını her zamankinden daha cazip kıldığını belirterek, "Pek çok istatistik gösteriyor ki 21. yüzyıl insanı hala şehirlerde yaşamayı tercih ediyor. Bilgi şehirlerde toplanmış, teknoloji şehirlerde toplanmış, kolaylık ve rahatlıkta arkasından gelmiş. Hiç kimse de şikayetçi olduğu şehirlerden çıkmıyor. Köylerine özlem duysa da emekliler dışında kolay kolay kimse de köyüne dönmüyor. 80 milyon Türkiye´nin yüzde 75´i şehirlerde yaşamaya başlayınca artık bizim yeniden bir vaziyet almamızın zamanı geldi diye düşünüyorum. Şehirlere olan ilginin artması nüfus yoğunluğuna bağlı olarak birçok üst yapı ve alt yapı problemlerini de beraberinde getiriyor. Sürdürülebilir şehirleşme için stratejik kaynak planlaması ve talep yönetimi adeta bir zorunluluktur. Bu noktada sayıları her geçen gün artan akıllı şehir teknolojileri kaynak yönetimi ve kentsel altyapı problemleri, sorunlarının çözümü için kıymetli araçlar sunmakta, kamu hizmetlerinin artmasına da yardımcı olmaktadır" diye konuştu.
"Akıllı şehir uygulaması konusunda treni çok kaçırmış değiliz"
Akıllı şehirlerin bilgi toplumunun yaşam alanı olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Özhaseki, şüphesiz gelecek nesillerin şehirlerinin de akıllı şehir olacağını söyledi. Kaynakları dengeli kullanan, çevre dostu ve sunduğu teknolojiler ile insan hayatını kolaylaştıran şehirlerin akıllı şehir olduğunu aktaran Özhaseki, "Bugün dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülke mevcut şehirlerin nasıl akıllı şehirlere dönüştürebilecekleri konusunda düşünmektedir. Akıllı şehir stratejimizi milli bir yaklaşım ile hazırlamalıyız. Bazı belediyelerimiz akıllı şehir uygulamalarını bölgelerinde hemen hayata geçirmiş durumdalar. O belediyelerimizi tebrik ediyoruz. Akıllı şehir uygulaması konusunda treni çok kaçırmış değiliz" diye konuştu.
"Teknoloji bizleri robota dönüştürmemeli"
Akıllı şehirlerin, gelişen teknolojinin insanoğlunu insanlıktan çıkarmaması, insanları robota dönüştürmemesi gerektiğine vurgu yapan Özhaseki şunları kaydetti:
"Her evde akşam anne, baba ve çocuklar ellerinde telefon bir şeylerle meşguller. Arada ilgilerini çeken bir şey olunca kısa bir ara verip ´ne var ne yok´ diyorlar. Eğer bu teknoloji bizi robotlaştıracaksa doğrusu beni bu korkutuyor. İnşallah öyle olmayız" dedi.
"7.5 milyon civarında bağımsız birimin dönüşmesi gerekiyor"
Bakan Özhaseki, Türkiye´nin deprem ülkesi olduğunu, bu riskin fırsata dönüştürülebileceğinin altını çizerek şunları kaydetti:
"Topraklarımızın ne yazık ki yüzde 66´sı birinci derecede ve ikinci derecede deprem bölgesinde. Bu bölgelerde yaşayan insanlarımız nüfusun yüzde 71´ini teşkil ediyor. İnşallah deprem olmaz ancak tedbir almazsak bu dualarımız hiçbir işe yaramaz. Bir denge üzerine kurulmuş bu dünya, kendine has kurallarıyla hızla devam ediyor. Yerin altında gaz sıkışmaları devam ediyor. İçinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyası, bin bir türlü güzelliğine rağmen böyle bir dezavantaj da taşıyor. Ülkemizde son 100 yıl içerisinde 6 ve üzeri şiddette deprem sayısı 56. Bu depremlerde tam 83 bin can kaybımız, 100 milyar dolardan fazla da zararımız var. Özellikle 2000 yılına kadar yapılan binaların büyük bir risk taşıdığını biliyorum. 2000´li yılların başında çıkan yönetmelik işi biraz daha sağlama almış. Yaptığımız hesaplamalara göre 7.5 milyon civarında bağımsız birimin dönüşmesi, yenilenmesi gerekiyor. Aslında hazırlıklarımızı yaptık. Önümüzdeki günlerde kanun olarak inşallah gelecek. Orada biz gelecek yıldan itibaren pilot yıl ilan edip, yılda 500 bin civarında Türkiye´deki bağımsız birimi değiştirip yenileyeceğiz. İşte bunu bir fırsata dönüştürmeliyiz. Şehirlerde yüksek yapılardan şikayet ederiz, komşuluk ilişkisinin kalmadığından şikayet ederiz. Bütün bunları giderebileceğimiz bir ortam önümüzde duruyor. Akıllı şehirler inşa edebiliriz. Kendi kendine yeten şehirler inşa edebiliriz. Mahalle konseptinde bunları çözebiliriz."  (İHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —