"Ayrılma kararı alan eşler çocuklarıyla konuşmalı"

Uzman Psikolog Hanım Demirbaş, "Ayrılma kararı alan eşler çocuklarıyla konuşmalı" dedi.

Uzman Psikolog Hanum Demirbaş, ayrılma kararı alan eşlere nasihatlerde bulundu. Ebeveynlerinin ayrılınca çocukların her zaman etkileneceğini kaydeden Demirbaş, "Herkes için zor olan bu süreçte çocuklara dışlanmışlık hissi verilmemeli ve güvende oldukları hissettirilmelidir. Anne ve babanın ulaşılabilir oldukları güvencesi verilmelidir. Bu konu hakkında çocuklarla konuşmak her zaman kolay olmayabilir. Ancak çocuklardaki belirsizliğe karşı hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrılığa bağlı olarak ortaya çıkacak sorunlarla baş edebilmek için çocuklarla konuşmak çok önemlidir. Böylelikle çocukta kenara itilmişlik, ciddiye alınmama ve bütün gelişimlere çaresizce teslim olma gibi olumsuz duyguların önüne geçmek mümkün olacaktır. Konuşma ?Yanındayım. Seninleyim. Sen benim için önemlisin. Yalnız değilsin´ gibi mesajlar içermelidir. Bu, her yaş grubundaki çocuklar için geçerlidir. Bazı ebeveynler ise daha küçük yaştaki çocuklara, anlamayacakları düşüncesiyle açıklama yapmamaktadırlar. Özellikle bu çocuklar daha irrite ve daha korkak olabilmektedirler" ifadelerini kullandı. 
Ayrılık konusunu çocuklarla paylaşmadan önce, kavgalardan veya suskunluktan hissedebildiklerini kaydeden Demirbaş, şunları söyledi: 
"Büyükler her ne kadar ayrılığı çözüm olarak görseler de çocukların taze dünya anlayışına göre ebeveynlerin birbirinden ayrılmaları hayata bakış açılarında yer almamaktadır. Çocuklar her halükarda onlarla konuşulmasına ihtiyaç duymaktadırlar. Çocuklarla konuşmak için ideal zaman kuralı yoktur. Ebeveynler kendilerini çocuklarının yerine koymalıdırlar. Ayrılık söz konusu olmasa bile ebeveynlerin sorun yaşadıkları ve çözüm için uğraştıkları mesajı çocuklara verilmelidir. Kesin karar verildikten sonra ve gelecekteki değişimler belli olduğunda çocuklar ile konuşma zamanı gelmiştir. Günlük hayata dair ne kadar çok bilgi verilirse çocuklar kendilerini o kadar iyi hazırlayabilirler. Karar, çocuklar ile paylaşılmadan önce çocuklara ne söyleneceği ve nasıl söyleneceği belirlenmelidir. Çocuklara ayrılığın ikisinin de kararı ile olduğu bildirilmiş olur. Çocuklara çok önemli bir karar olduğu, aynı zamanda onların yararını düşündüklerinin ve onlarla ilgileneceklerinin mesajı verilmiş olur. Eşler arasındaki ayrılık kararının hangi kelimelerle iletileceği, çocukların yaş ve ruhsal yapılarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Çocuklar çok küçükse konuşmanın içeriği en önemli noktayla sınırlandırılmalıdır. İlerleyen yaşla birlikte daha çok bilgi verilebilir, fakat konuşma esnasında ebeveynler konuşmayı kesinlikle kavgaya dönüştürmemeli, karşılıklı suçlamaya gitmemelidirler. Kelime seçimlerinde özenli olunmalıdır. Eşler arası sorunların çocuklar ile konuşmada yeri yoktur. Bu durumda çocuklara yedek eş rolü yüklenmektedir. Kesinlikle çocuklarla dertleşilmemelidir. Çocuklara teselli veren rolü yüklenilmemelidir. Çocuklar anne veya baba tarafını seçmek zorunda bırakılmamalıdır, çünkü ebeveynlere daha fazla yük olmama adına kendi sorunlarını bastırmak zorunda kalmaktadırlar. Çocukların konuyla ilgili her ayrıntıyı bilmelerine gerek yoktur. Öncelikli amaç, çocuk için önemli olan konulara değinmek olmalıdır. Çoğu çocuk gelecekteki günlük yaşantıları ile ilgili endişe duyabilmektedir. Onların da soruları vardır. Evden ayrılan ebeveyn ile ilgili bilgi sahibi olmak isterler. Nerede kalacaklar, ne yiyecekler, nerede yatacaklar vb. sorulara cevap ararlar. Bu onları kaygılandırır. Çocuklar sadece ayrılık ile ilgili bilgilere değil aynı zamanda aile, aynı çatı altında bir arada yaşamasa da ebeveyn olarak çocuklarından ayrılmayacaklarının teminatına ihtiyaç hissederler. Sarf edilen sözlere uyumlu davranışlar sergilenmeli. Tutulamayacak sözler verilmemeli, durumu kurtarmak için dahi olsa o an küçük yalanlar söylenmemeli. Çünkü bunun çocuklar üzerinde uzun vadede etkileri olabilmektedir. Çocuklar artık ebeveynlerine güven duygusunu kaybeder ve derinden tedirgin olabilirler. Ebeveynler kendileri de bazı soruların cevabını bilmediklerinde, bunu açıkça ifade etmeliler. Her koşulda çözümleri bulma sorumluluğunun kendilerine ait olduğunu vurgulamalılar ki çocukta suçluluk ve sorumluluk hissi oluşmasın."  (İHA)