Tarih: 02.04.2020 09:33

ARIK’TAN “EVDE KALIN EMPATİ KURUN”

Facebook Twitter Linked-in

CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Otizmin bir eksiklik değil bir farklılık olduğunu belirtti. Arık, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü nedeniyle yaptığı açıklamada Covid-19 salgınıyla mücadele konusuna dikkat çeken Arık, “Umarım bu salgını ülkemiz ve tüm dünya en kısa sürede en az hasarla atlatır. Bu zor süreçten farklı dersler de çıkarmamız gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin bu gün salgın nedeniyle evinde kalmak zorunda kalan insanlarımız bilgisizlik, olanaksızlık, toplum baskısı gibi nedenlerle sokağa çıkmayan-çıkarılmayan binlerce özel öğrenim gereksinimi olan çocuklarımızı ve aileleri ile empati kurabilirler” diye konuştu.

CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, 2 Nisan Otizm Farkındalık günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Otizm, Down, SP ve Diğer Gelişimsel Bozuklukların araştırılması için kurulan komisyonun geçtiğimiz günlerde hazırladığı raporu TBMM Başkanlığına sunduğunu belirten Arık, “Komisyon olarak verimli bir çalışma yürüttük. Umarım komisyonumuz hazırladığı rapor doğrultusunda atılacak adımlarla özel öğrenim gereksinimi olan bireyler ve ailelerin sorunlarına çözüme kavuşur” dedi.

2 Nisan tarihinin Otizm Farkındalık Günü olduğunu belirten Arık, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “2 Nisan’da bol süslü laflar, bol keseden atılan vaatler, heybetli mesajlar göreceğiz. Ama 3 Nisan tarihinde bu süslü laflar, bol keseden atılan vaatler, heybetli mesajlar bir sonraki yıla kadar unutulacak. Böyle günlerin amacı sadece o gün hatırlamak sonra unutmak değil, farkındalık oluşturmaktır. Toplumun biri birini anlamasını sağlamaktır. Bakın bu günlerde tüm dünyayı etkileyen covid 19 salgını nedeniyle insanlarımız evlerinde kalıyor. Kimi ülkeler sokağa çıkma yasağı ilan etti. Umarım bu salgını ülkemiz ve tüm dünya en kısa sürede en az hasarla atlatır. Bu zor süreçten farklı dersler de çıkarmamız gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin bu gün salgın nedeniyle evinde kalmak zorunda kalan insanlarımız bilgisizlik, olanaksızlık, toplum baskısı gibi nedenlerle sokağa çıkmayan-çıkarılmayan binlerce özel öğrenim gereksinimi olan çocuklarımızı ve aileleri ile empati kurabilirler. Onların ne yaşadıklarını nasıl sıkıntılar geçtiklerini anlamaya çalışırlar. Ben tüm yurttaşlarımıza salgına karşı evde kalmalarını bir kez daha hatırlatıyor, tüm insanlarımıza sağlıklı, huzurlu günler diliyorum: Evde kalın, empati kurun. Elbet bu kötü günler geride kalacak yeniden caddeler, sokaklar, AVM’ler, çarşılar insan sesleriyle dolacak. İşte o gün geldiğinde evde kalan, evde kalmak zorunda bırakılan insanları hatırlayın ve onlarında sokaklarda, caddelerde görünmesi için bir şeyler yapın…”

“BİZ HEP KARANTİNADAYMIŞIZ”

Otizmli Dila’nın annesinin mektubundan herkesin kendi payına ders almadığını belirten Arık, “Ben burada sizlerle Otizmli Dila’nın annesinin mektubunu paylaşmak istiyorum. İstiyorum ki, milyonların bugün yaşadığı karantinayı, toplumun en azından bir kesiminin ön yargıları, bilgisizliği yüzünden bir yaşam tarzı haline getiren otizmli aileleri bir parça olsun anlayın. Biraz empati kurun… Bakın Dila’nın annesi ne diyor, nasıl feryat ediyor:

‘Son günlerde ülkemizi ve tüm dünyayı kasıp kavuran Coronavirüs Covid-19 pandemisi ardından, herkesi etkisi altına alan, ülkemizdeki "KARANTİNA" konusunda, kendi adıma, kendi bakış açımla söylemek istediklerim var...

Bir şey itiraf edeyim sizlere;

Ben otizmli bir çocuk annesi olarak bu karantinayi hiç yadırgamadım.

Eşimde yadırgamadı.

Otizmli kızım Dila'da yadırgamadı.

Küçük kızım Ela'da yadırgamadı. Ve malesef şunu şimdi daha iyi anlıyorum ki; aslında-meğerse, bizim yaşam tarzımız olan bu yaşama şekli ; ‘normal’ gelişim gösteren çocuklar ve bireyler için karantinaymış Vay be! Demek ki ve zaten biz ve bizim gibi milyonlarca insan yıllardır KARANTİNADAYMIŞIZ!!!! 17 yıldır yaşadıklarımızın hangi birini anlatayım? İnanın kitap olur ama, birkaç örnek vereyim :

Mesela; okullarda istenmediği için eve kapattığımız otizmli çocuklarımız,

Mesala davranış problemi veya öfke nöbetleri sebebiyle eve kapattığımız otizmli çocuklarımız,

Mesela; restaurantta, AVM'lerde, oyun alanlarında, havuzda, cafede, toplu taşımada, parkta, doğumgünü partilerinde istenmeyen otizmli çocuklarımız,

Mesela; ev gezmelerine gidememeler, evine misafir gelmemesi-gelememesi,

Mesela; Sizden peyderpey uzaklaşan dost bildikleriniz,

Mesela; Coronavirüs'ten kaçar gibi otizmli çocuktan kaçan çocuklar ve anne-babaları...

Mesela, otizmli olduğunu anladığınızda, Amerika'yı yeniden keşfeden o gereksiz insanların, o gereksiz ve bitmeyen soruları;

‘Nesi var?’,

‘Dr. Ne dedi? ‘,

‘Ne bu şimdi?’

‘Eğitim alıyor mu?’

‘Nasıl oluyor bunların eğitimi?’

‘Ne zaman düzelecek?’

‘Konuşmayacak mı yani aaaa?’

"Ayyy çok zooooor.." ,

"Ben asla dayanamazdım, nasıl dayanıyorsun??"

"Ya size birşey olsa, kim bakıcak??" ,

"Ölse üzülür müsün??" ,

"Bence senden önce o gitsin".... vs. vs

O'nun bizim canımızın parçası, nefesimiz ‘EVLADIMIZ’ olduğunu bile vicdansızca hiçe sayarak, biz zıvanadan çıkıp sert tepki gösterdiğimizde : ‘çocuğu böyle diye sinirli, psikolojisi bozuk’ teşhisi koymanıza ne demeli!

Ve bu sebepten sizlerden uzak durmak için antisosyal oluşumuza?

Acizliğinizin, cehaletinizin ve merhametsizliğinizin ceremesini çeken bizlerin ; sırf bunları duymamak, görmemek, yaşamamak için toplumdan uzaklaşarak izole bir yaşama itilmemize?

Varlığından öcü gibi kaçılan otizmli bir çocuğu; hele ki ‘öfke nöbeti’ geçirirken görünce, kendi cici çocuğunu kaçıran, kendi de bilinçsizce korkup, ‘Ayyy ben korkarım yaaaa, bir şey yapar mıııı?’ diye cahilce konuşan, yardımcı olmak yerine böcek gibi kaçışan cici anneciklere?

Ne demeli?

Ve onların ruhumuza zerk ettiği negatif enerjiye?

Otizmli ailelerinin yıllardır verdiği savaşı, onca emeğini-çabasını-acısını hiçe sayarak, yüreğine acımasızca hançer gibi sapladığınız o yılan dillerinizin saçtığı zehirden uzak durma, mesafe koyma uğraşımıza?

Ne demeli?

Size şu an 1 metre mesafe yetiyor ama bize?

Ama işin komik tarafı ne biliyor musunuz; otizmli kızımın yaptığı her şey doğruymuş ey çok bilmişler!

Yanlış olan hep sizdiniz bilesiniz.

Mesela; Dila suyu çok sever.... Sürekli su ve sabunla ellerini yıkar…Hamam ve denize bayılir... Mesela; Kolonya sürer mütemadiyen..En sevdiği şey. Çantamızda, arabamızda hep kolonya taşırız yıllardır.... Mesala; Kalabalık ortamları hiç sevmez... Kalabalık insan grubu gördü mü kaçar, uzaklaşmak ister... Mesela; Açık havada yürüyüş yapar hergün…Tertemiz ormanlarda, Deniz kenarlarında dolaşmaya bayılır… Mesela; İnsanlara dokunmaz, dokunulmaktan hiç hoşlanmaz, hele ki ; tokalaşmak, öpüşmek asla! Mesela; paraları hiç ellemez, para ona göre anlamsız! Mesela; eve gelince hemen soyunur ev kıyafetini giyer… Ve işin ilginç yanı ; Bunları Dila'ya ben öğretmedim! O bana öğretti... Çok ilginç bir yaradılış değil mi? Yüce Yaratan Allah öyle yaratmış.

Ben hep öyle düşündüm ama bence sizde düşünün;

‘Belkide mükemmel olan, doğru olan O!’ Allah'ın bir lütfu olarak gördüğüm iki kızımın büyüğü Dila, Gözümün nuru… Dürüst ve yaşadığı-hissettiği her şey gerçek otizmli Dila… Sahte, yapmacık ve yalandan uzak, asla şımarıklık bilmeyen otizmli Dila… Bile bile kimseye zarar vermeyen, kötülük yapmayan, küfür-hakaret-darp etmeyen, hırsızlık yapmayan Dila…” (kurum bülteni)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —