8 asırlık hastanede ders zili çaldı

8 asırlık hastanede ders zili çaldı

KAYSERİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN DÜZENLENEN SINIFIM KAYSERİ PROJESİ İLE ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİ, 818 YILLIK GEVHER NESİBE TIP TARİHİ MÜZESİ OLARAK DA BİLİNEN KAYSERİ SELÇUKLU MÜZESİ İÇERİSİNDE DERS İŞLEDİ.KAYSERİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ TARAFI

Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen Sınıfım Kayseri Projesi ile ortaokul öğrencileri, 818 yıllık Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi olarak da bilinen Kayseri Selçuklu Müzesi içerisinde ders işledi.
Sınıfım Kayseri Projesi’nin ilk ders açılışına İl Milli Eğitim Müdürü Bahameddin Karaköse, müdür yardımcıları, Refika Küçükçalık Ortaokulu öğretmenleri ve öğrencileri katıldı. Tarihi mekanlarda öğrencilere şehrin geçmişini ve doğasını benimsetmeyi amaçladıklarını söyleyen İl Milli Eğitim Müdürü Bahameddin Karaköse, “Bugün ilk dersi Refika Küçükçalık Ortaokulumuzun 7. sınıf öğrencileriyle yapacağız. İl genelinde tüm okullarımız ilimizin çok farklı özellikteki tarihi, kültürel, turistik mekanlarında kendi müfredatlarına, derslerine uygun bazı dersleri bu mekanlarda yapacak. Amacımız öncelikle yaşadığımız şehrin doğasını, ruhunu, kültürünü, tarihini, geçmişini ve özünü benimsemek, anlamak. Biz her platformda diyoruz ki; öncelikli olarak kendi zenginliklerimizi, kültürümüzü, değerlerimizi bilerek çağın şartlarına ve donanımlarına uygun şekilde yetiştirmemiz lazım. Bunu yapabilmek için de yaşadığımız şehrin kendi kültürünü, doğasını ve tarihini bilirsek o zaman geçmişte o medeniyetin neler yapabildiğini görürsek geleceğe aktaracağımız değerler de daha güçlü olacaktır. Geçmişte sanatta, estetikte, bilimde, kültürde, sporda atalarımızın neler yaptığını dünyaya nasıl örnek olduklarını, tarihe baktığımızda her zaman için mağdurun, ihtiyaç sahibinin ve düşenin yanında olduğunu nasıl bir asil medeniyet olduğunu görüyoruz. İşte bizler o medeniyetin çocuklarıyız. Bu çocuklarımızda geleceğe bu ruhu, bu anlayışı taşıyacaklar. Öğrenme sadece okulda olan sadece okulda gerçekleşecek bir etkinlik, bir süreç değildir. Hayatın her yerinde, yaşamın her alanında her zaman için öğrenme ile karşı karşıyayız. Bu süreci zenginleştirmek, daha kaliteli hale getirmek için de Sınıfım Kayseri isimli projeyi de arkadaşlarımız hazırladı ve uygulamaya başladı. Hayırlı uğurlu olsun emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.
Refika Küçükçalık Ortaokulu 7. sınıf öğrencisi Melike Ceyda Ünalan ise bulunduğu atmosferin gurur verici olduğunu söyleyerek, “Bugün burada müzeyi gezdik ve burada güzel bir atmosfere şahit olduk. Arkadaşlarımla burada olduğumuz için çok mutluyuz. Çünkü bizi eskilere götürdü. Belki de bin 500-200 yıl önceye ama asla tarihi eskimeyen o müzeye geldik. Burada ders işlemek gerçekten çok gurur verici bir şey çünkü oradaki eski uygarlıkları hissedebiliyoruz ve tarihi iliklerimizde yaşayabiliyoruz. Bu da bizler için gurur verici. Bizi buraya getiren hocalarımıza ve bu organizasyonu düzenleyen il milli eğitim ve ilçe milli eğitim müdürümüze teşekkür ediyoruz. Umarım tüm öğrenciler böyle güzel bir atmosferi tadını çıkararak gezme fırsatı yakalayabilir. Ben burada olduğum için çok mutluyum” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasının ardından öğrencilere şehrin geçmişini, kültürünü ve doğasını anlamaları için gerçekleştirilen Sınıfım Kayseri Projesi’nin ilk ders zilini İl Milli Eğitim Müdürü Bahameddin Karaköse çaldı. Ders zilinin çalmasının ardından öğrenciler 8 asırlık tarihi mekanda ilk derslerini işlediler.
“Çifte Medrese” olarak da tanınan Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi, Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmıştır. Sade mimarisiyle dikkat çeken külliye, Anadolu mimarlık tarihinin günümüze kalan en önemli yapılarındandır. Osmanlı Dönemi’nde kısmen onarılmış olmasına rağmen, harap haldeyken 1960’lardan itibaren başlayan etraflı restorasyon çalışmaları yapılmıştır. 1980’li yıllardan itibaren Erciyes Üniversitesi tarafından Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmıştır. 2012 yılında Çifte Medrese’nin kullanımının Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle Selçuklu Müzesi kurma çalışmaları başlamıştır. Yapıdaki başta çatı olmak üzere küçük onarımlar, müze koleksiyonunun oluşturulması, içeriğinin hazırlanması 2 yıl boyunca yoğun bir biçimde devam etmiştir. Sonunda kent için tarihsel ve imgesel değerinin yanı sıra, yerel ve evrensel kültürel mirasın da önemli bir parçası olan bu eser, Büyükşehir Belediyesi tarafından, Anadolu Selçuklu dünyasını farklı yönleriyle tanıtan bir müzeye dönüştürülerek 21 Şubat 2014 tarihinde hizmete açılmıştır. Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığı’na odaklanan müze tematik bir yaklaşımla planlanmıştır. Bir kısmında Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana çıkaran müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini ön plana taşımaktadır. Selçuklu Uygarlığı ile ilgili olan kısımda ’Selçuklu Kenti’, ’mimarisi’, ’sanatı’, ’bilimi’, ’giysisi’ gibi unsurlar ile ’Kayseri’de Selçuklular’, ’Anadolu’da Selçuklular’ gibi kısımlar yer almaktadır. Şifahiye ile ilgili kısımda ise ’hastalıklar’, ’tedavi yöntemleri ve aletleri’, ’bilginler’, ’ecza’, ’su ve sağlık’, ’müzik ile tedavi’, ’renk ile tedavi’ gibi kısımlar bulunmaktadır. Müze içerisinde sergilenen Selçuklu ve yakın dönemine eserlerinin yanı sıra, etkileşimli ve teknolojik görsellik içeren alanlar yer almaktadır. Böylece ziyaretçiler dinleyerek, deneyerek, uygulayarak ve teknolojik aletleri kullanarak Selçuklu Medeniyeti hakkında bilgiler almaktadır. Ayrıca çocukların müzeyi ve Selçuklu’yu sevmesi için çocuk odasında çizgi filmler ve çeşitli oyunlar bulunmaktadır. Yine müze içerisinde çeşitli konser ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı mekanlar bulunmaktadır.