Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Onlar varsın aday falı açsınlar, ’o mu olsun, bu mu olsun’ diye masaları aşındırsın. 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de cumhurbaşkanı olmalıdır. Arzumuz budur, arayışımız budur, amacımız budur, mücadelemiz bu hedefe ulaşmak maksadıyla icra ve ifa edilmektedir" dedi.
Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde alanı dolduran vatandaşlara seslenen MHP Lideri Bahçeli; "Bakıyorum da, Kayseri yine çok güzelsin, yine düşman çatlatıyorsun, yine ve yeniden güven veriyorsun. Bu muhteşem heyecanınıza, bu gıpta edilecek coşkunuza, göz kamaştıran sevginize helal olsun diyorum. Başını çevirince Erciyes’i görmüyorsan, bu nice yaşamaktır? Başını kaldırınca bayrağı görmüyorsan, bu nasıl var olmaktır? Hamd olsun başımız diktir, bahtımız açıktır, Kayseri ayaktadır. Bastığımız toprak belli, tuttuğumuz bayrak belli, mensup olduğumuz millet bellidir. Ve adı Türk’tür, nitekim ezelden ebede büyük bir kültür, tarih ve medeniyet hazinesidir. Yürekten inanmaktayım ki, bugünkü açık hava toplantımız, millet hayatımızda ve milli tarihimizde, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 umutlarının müjdesi olarak anılacaktır. Türkiye üzerinde melanet kurgusu olanların Kayseri’nin ihtişamına bakarak kendi hisselerine düşen gerekli dersleri çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Buradan yükselen ses, Türkiye’nin milli onurunu, milli haysiyetini kıyamete kadar koruma ve kollama iradesinin bir meydan okumasıdır" dedi.
Bahçeli, "’Geliyor gelmekte olan’, masalını anlatanlara ’Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var’ diyoruz, Tıpkı Ergenekon’da demir dağları eriten ateş gibi, Sivas’ta yaktığımız ateş Bursa’da yayıldı, Kayseri’de körüklenip bütün Türkiye’yi sardı. ’Geliyor gelmekte olan’ masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum; nereye geliyorsunuz, nasıl geliyorsunuz, kiminle gelmeyi düşlüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz, gitmeyi aklımızdan geçirmiyoruz, hatta geleceğiniz varsa göreceğiniz de var diyoruz" diye konuştu. "Geliyor gelmekte olan, masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum" diyen Bahçeli, "Türkiye, geçmişinden kaçan, kendine güveni olmayan, gelecek ümidi kararmış ülke durumuna düşürülmek istenmektedir. Bunun adı da zillettir. Türkiye içeride ihanet, dışarıda husumet sarmalındadır. Sevr’de aklı kalmış, Lozan’da hevesleri budanmış küresel cinayet şebekesinin, yeni taktiklerle devşirdikleri tanıdık işbirlikçiler eliyle, adım adım, yavaş yavaş, kademe kademe ruhumuzu teslim almalarına yönelik sinsi bir tertip devrededir. Bin yıllık vatan toprağımız üzerinde, asırların kardeşlik bağlarını çözmeye yönelik makus ve menfur bir senaryo devamlı canlı tutulmaktadır. Bu yüzden, tarihimizi yargılıyorlar. Milletimizi sorguluyorlar. Milli birlik ve dayanışma azmimizi kurcalıyorlar. Bunları yaparken demokrasiyi istismar ediyorlar; hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarının içini boşaltıyorlar. Öncelikle bir tavır geliştirmemiz, bir duruş göstermemiz, bir irade beyan etmemiz geldiğimiz bu aşamada şarttır. Önemle altını çiziyorum ki, tüm gözler üzerimizdedir. Uyanık mıyız, uyuyor muyuz, bunu yokluyorlar? Durgun muyuz, duyarlı mıyız, bunu kolluyorlar? Aciz miyiz, atılgan mıyız, bunu inceliyorlar. Yılgın mıyız, bıçkın mıyız, bunu irdeliyorlar. Tıpkı Ergenekon’da demir dağları eriten ateş gibi, Sivas’ta yaktığımız ateş Bursa’da yayıldı, Kayseri’de körüklenip bütün Türkiye’yi sardı. ’Geliyor gelmekte olan’ masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum; nereye geliyorsunuz, nasıl geliyorsunuz, kiminle gelmeyi düşlüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz, gitmeyi aklımızdan geçirmiyoruz, hatta geleceğiniz varsa göreceğiniz de var diyoruz. Buğdayımız var demesinler ambara girmeyince, geliyorum demesinler Kayseri’yi görmeyince. Uyarayım, davetsiz gelen döşeksiz oturmaya mahkumdur. Gelmekten gelmeye fark vardır, kahramanlar gelir Ankara Dikmen sırtlarında Seymenler tarafından karşılanır, zalimler gelir Afyonkarahisar’dan İzmir’e kadar kovalanır. Bu sözlerim zillet ittifakına birkaç beden büyük geliyorsa, ziyanı yok; 2023 ve müteakip yıllarda da onları baştan ayağa giydirmesini çok iyi biliriz" ifadelerini kullandı.
"Onlar varsın aday falı açsınlar, ’o mu olsun, bu mu olsun’ diye masaları aşındırsın. Bizim adayımız bellidir"
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: "Şu gaflete bakınız ki, Milliyetçi Hareket Partisi’ne kefen biçiyorlardı. Şu kifayetsizliğe bakınız ki, anket şirketlerini, kiralık gazetecileri, sözde aydınları parayla yemleyip kara kampanya düzeneği kuruyorlardı. Utanmadan yalan rüzgarı estiriyorlardı, yüzleri kızarmadan yıkım planı yapıyorlardı, taviz ve teslimiyet döngüsüne hapsolarak yozlaşma akıntısında kürek çekiyorlardı. Hani, ’Ağustos’ta denize girsem, balta kesmez buz olur’ derler ya, aynen o durumdaydılar. Yolumuz uzun, yollar çetin, ne gam ne tasa, Sivas dedik, Bursa dedik, Kayseri’ye kucağımızı açarak geldik. İşte görsünler heybeti, işte anlasınlar haşmeti, varsın çılgına dönsünler, yeter ki kalın kafalarına soksunlar şu görkemli Kayseri gerçeğini, tanık olsunlar Milliyetçi Hareket Partisi kuvvetini. Bizi arayan anketlerde değil; dilde, duada, camide, cemevinde, bağda, bahçede, bostanda, fabrikada, tezgâhta, tarlada, suskun ve vakur milyonların kalbinde arasın. Bizim yerimiz dolandırıcıların anketleri değil, kalemi satılmış gazetecilerin küf tutmuş köşeleri değil, Türk milletinin şaşmaz, sarsılmaz, asla tartışılmaz hükmü şahsiyetindedir, ancak hamiyet sahipleri bu hakikatin idrakine varabilecektir. Elbette ve her zaman varlığımız Türk varlığına bin defa armağan olacaktır. Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümü olan 2023’te hem Cumhurbaşkanı seçeceğiz, hem de 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimini yapacağız. Vakit yaklaştıkça zillet ittifakının ve bu ittifakın yanında yöresinde tetikçilik yapan çıkarcıların korkuya kapıldığı, uykularının kaçtığı görülmektedir. Zilletin diğer failleri birbirlerine daha da düşecek, alayının yüzü turşu satacak, sığınacak hiçbir bahane bulamayacaklar. Onların adayı şu olmuş, bu olmuş, artık bir önemi yoktur. Çünkü tavşan yamacı aşmış, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir."
"Kaldı ki, henüz talimat gelmedi, henüz izin ve icazet alamadılar." ifadesini kullanan Bahçeli, "Bir isim üzerinde uzlaşamayan bir ittifakın Türkiye’nin milli hedeflerinde uzlaşması akıl karı mıdır? Birbirlerine güvenmeyen bir ittifakın Türk milletine güven vermesi mantık iş midir? Birbirinin açığını arayan kokuşmuş bir ittifakın hangi yaraya merhem olması düşünülecektir? Bu terazi bu sıkleti çekmez, zillet ittifakından hiçbir halt olmaz, olamaz. Bunların istikameti şaşmış, iradeleri sakatlanmış, itibarları sıfırlanmış. Vücuttaki safra neyse zillet ittifakı odur. Daldaki çürük meyve neyse zillet ittifakı aynısıdır. Onlar varsın aday falı açsınlar, ’o mu olsun, bu mu olsun’ diye masaları aşındırsınlar.
Bizim adayımız belli, kararımız nettir. Adayımızdan da, kararımızdan da geri dönersek gök girsin kızıl çıksın. Ne demişsek odur, sözümüz senet, özümüz kefildir. Türkiye’nin sonu meçhul bir maceraya atılmaya hali yoktur.
Türkiye’nin çıkmaz sokaklarda zaman kaybetmeye takati yoktur. Türk milletinin oyalanmaya, milletler mücadelesinde geri düşmeye tahammülü yoktur. 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de cumhurbaşkanı olmalıdır. Arzumuz budur, arayışımız budur, amacımız budur, mücadelemiz bu hedefe ulaşmak maksadıyla icra ve ifa edilmektedir" şeklinde konuştu.
"Sultan Vahdettin’in eksiği, gediği, kusuru olsa da, asla hain değildir"
Son günlerde tarihimizi tartışmaya açma girişimlerinin vahim bir insafsızlık, vandal bir ilkesizlik düzeyine ulaştığını dile getiren Bahçeli, "Bu tabloyu müteessir bir duyguyla takip ediyor olmak çok hazindir. Dünyanın hiçbir yerinde atasına ve milli anılarına ülkemizdeki bir güruh kadar yaralayıcı, hakaretamiz ve yıkıcı konuşan yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde milli kimliğe ve tarihi köklere bu denli saldırgan, bu denli tahammülsüz hain ve haşarat yığını görülmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son Padişahı Sultan Vahdettin ’hain miydi, değil miydi?’ Revaçtaki münakaşa budur. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gönderilmesindeki asıl mana ve maksat üzerinde fikir ve görüş ayrılıkları, sürekli ikmal edilen nifak adımları çok tehlikeli boyutlar kazanmaktadır. Kadir kıymet bilmeyen Türk ve Türkiye muhalifi kaymak bir tabaka bayağı ezberlerini sıralarken bizi biz yapan değer hükümlerini açıkça ve alçakça hedef almaktadır. Tarihte gerçekte ne olup bittiğinin araştırması, analizi ve açıklaması tarihçilerimizin işidir. Bize düşen buna saygı duymaktır. Ancak biz tarihimizi ve ecdadımızı ideolojik gayelerle suçlama yarışına giren köksüzlere müsaade etmeyiz, hepsinin birden alnını santim santim karışlarız. Türk tarihi onların tarihi değildir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun güncellenmiş, geçmişin rotasına eklemlenmiş ve gücüne güç katmış bir devamıdır. Milli Mücadele’yi zaferle buluşturan, cumhuriyeti cumhurla kucaklaştıran kahramanlar kuşağı hep birden Osmanlı İmparatorluğu’nun ya bir paşası, ya bir düşünürü, ya da inanmış bir devlet görevlisidir. Kan aynıdır, kader aynıdır, karar aynıdır, kadro aynıdır, karakter aynıdır. Hepsi birlikte Türk milletinin şerefli evlatlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkaca bir seçenek kalmadığından uzun bir süredir hazırlığı yapılan, senaryosu üzerinde çalışılan stratejik bir hamlesiyle, operasyonel bir tercihiyle, her ihtimali hesaplanmış basiretli bir tecellisiyle vücut bulmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı Türklüğün asırlar boyunca mahfuz tuttuğu, bağımsızlığının ve bekasının tehlikeye düştüğü anda cemre gibi gönüllere düşen muhteşem bir atasözü, müktesebatı olan dev bir atılımıdır. Esasen Samsun’a çıkan tarihin her döneminde oluşmuş ve olgunlaşmış Türk devlet ruhudur, Türk devlet onurudur. Kurtuluş Mücadelesini başlatan Ötüken ufkudur, Söğüt şuurudur, Türk milletinin hürriyetine düşkün oluşudur. Elbette o dönemlerin hükümetlerinin yanlışları olabilir, hatalı kararları olabilir, acziyetleri olabilir, teslimiyetçi özellikleri de görülebilir. Ancak bu mümkün ve muhtemel olumsuzluklar gerçeğin büyük resmini asla değiştiremez, tarihin kolonlarını yerinden oynatamaz. Yine üzerinde ısrarla durmak isterim ki, Oğuz neslinden, Kayı’sından Kınık’ından, 24 boyunun tamamından hain çıkmaz, çıkmamıştır. Türk hakanları arasında hıyanete teşne tek bir isim gösterilemez. Sultan Vahdettin’in eksiği, gediği, kusuru olsa da, asla hain değildir" dedi.
"Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki Belgrat ormanlarının Sırbistan’da, Arnavutköy’ün Arnavutluk’ta olduğunu söylerse şaşırmayacağız"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya Savaşı’nın Sakarya’da yapıldığını zannettiğini ifade ederek muhalefete yüklenen Bahçeli, "Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele yolunu açan, kimliksiz, kişiliksiz, edepsiz İzmir Belediye Başkanı’nın küstahça sövdüğü Osmanlı İmparatorluğu padişahından başkası değildir. Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofra donatmasını. İzmir’in meşrebi ve mensubiyeti ağır yaralı belediye başkanı ne öğrenmişse zalim babasından öğrenmiştir. Bu CHP zihniyetinin yatacak yeri yoktur. Bu CHP zihniyetinin günahları diz boyudur. Bugünkü CHP zihniyeti Kuvayı Milliye iradesiyle geceyle gündüz gibi farklıdır. Kimi dikenini gülünden seçer, herkes ettiğinin mahsulünü bir gün mutlaka biçer. Kılıçdaroğlu tarih bilmez, ecdat bilmez, millet bilmez, erdem bilmez, edep bilmez, bildiği tek şey yalandır, iftiradır, izansızlıktır. Kayseri’nin meşhur bir sözünü hatırlatmak isterim; ’Ahrazın dilinden anası anlarmış’. Ne var ki bu Kılıçdaroğlu’nun dilinden de, dileğinden de, dimağından da anlayan, anlayacak olan yoktur. Yalancılık, milli ve manevi değer yağmacılığı, yabancılara yağcılık zillettir, illettir, rezalettir, CHP’sinden HDP’sine, İP’inden Deva’sına kadar hepsinin yakasına yapışmıştır. Kılıçdaroğlu’nun tek bir doğru lafını duyanınız oldu mu? CHP’nin ve diğerlerinin milletimizin ve devletimizin lehine küçük de olsa olumlu bir görüşüne şahitlik edeniniz çıktı mı? Testide ne varsa dışına sızan odur. Fikirde ne bulunuyorsa fiile yansıyan da odur. İleri düzeyde akıl dağılması yaşayan Kılıçdaroğlu, meğer Sakarya Savaşı’nın Sakarya ilimizde yapıldığını sanıyormuş. Nasıl olsa bozacının şahidi şıracıdır, Sakarya çakılması sırasında kendisini dinleyenlerin alkış tufanı koparması da toplu bir cehalet gösterisine işarettir. Nutuk’tan değil, Atatürk’ten değil, küresel çıkar ve ihanet merkezlerinden ilhamını alanların akıbetleri böylesine mefluçtur. Doğrusunu Allah biliyor ya, İstanbul’daki Belgrat ormanlarının Sırbistan’da, Arnavutköy’ün Arnavutluk’ta, Ankara’daki Tunus Caddesi’nin de Tunus’ta olduğunu söylerse hiç şaşırmayacağız" ifadelerini kullandı.
"Masa dağılacağı kadar dağıldı"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun altılı masanın cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpındığını aktaran Bahçeli; "HDP’yle çok kirli bir ittifak içindeler. FETÖ’ye boyun eğmiş vaziyetteler. PKK’nın dümen suyuna girmiş haldeler. Bu nedenle zilletin ta dibindeler. Küresel emperyalizmin köle gibi izindeler. Türkiye düşmanlarının emrindeler. Türkiye’nin izmihlaline hizmetteler. Milli birlik ve kardeşlik bağlarımızı koparmanın derdindeler. Etnik ve mezhep temelli bölücülüğü kaşımanın hevesindeler. Türkiye ekonomisini kötülemenin peşindeler. Yunan tezlerine destek vermenin hedefindeler. Terörle mücadeleyi bitirmenin niyetindeler. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Karabağ’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Mavi Vatan’da Türkiye’nin müessir mücadele gücünü, haklı ve meşru varlığını tartışmaya açmanın emelindeler. CHP, İP, HDP, SP, Gelecek ve Deva’nın yanında TİP, TKP, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Toplumsal Özgürlükler Partisi de zilletin göbeğindedir. Açık veya örtülü olsa da, bunların cümle kapısı birbirine açılmaktadır. Kılıçdaroğlu bu zillet koalisyonunun Cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınmaktadır. Gelişmeler can sıkıcı olunca CHP yönetimi mayasız masa ittifakını tehdit noktasına gelmiştir. Kılıçdaroğlu eğer aday olmazsa, ’Alevi olduğu için reddedildi algısı’ yerleşirmiş. Bunu toplum ve demokrasi hazmedemezmiş. Üstelik altılı masa da dağılırmış. Masa dağılacağı kadar zaten dağıldı, ancak CHP yönetiminin diğer uçuk kaçık ve karanlık söylemlerinin ahlaki ve makul hiçbir yanının bulunmadığı da ortadadır. Alevi inancına sahip kardeşlerimizi tahrik eden dil bölücü, ayırıcı, kutuplaştırıcı ve nefret saçan bir dildir. Bu bühtanı ağzına alanlar Türk milletinin varlığından, birliğinden, kardeşliğinden, yükseliş ve diriliş gayesinden çok rahatsız olan namertlerdir. Alevi’si de bizim, Sünni’si de bizim, Caferi’si de bizimdir. Türkü de biziz, Kürdü de biziz, biz Türk milletiyiz. CHP’nin bu melun iddiası milli güvenliğimize tehdittir. Benden sonrası tufan anlayışına saplanıp kalan bir siyaset kofluğundan Türkiye’ye gelecek yalnızca hüsrandır. Türk milleti bu tip bir azgın fitneye geçit vermeyecektir" diye konuştu.
"Can gardaşlarımız ne zaman ve nerede istiyorsa onlara çelikten bilek oluruz"
Ermenistan’ın Karabağ’a saldırmasına da değinen Bahçeli, "Buradan ikazla ifade ediyorum, Karabağ’da provokasyon üstüne provokasyon yapan, kardeşlerimizin kanını döken caniler Türk’ün azameti karşısında tutunamaz. Karabağ Azerbaycan’dır, Karabağ ata yadigarıdır, Karabağ Türk yurdudur. Can gardaşlarımız ne zaman ve nerede istiyorlarsa onlarla çelikten bilek oluruz, aynı mevziiye girer etten duvar öreriz. Ankara’yla Bakü’nün kaderi birdir. Türk’ü, Türk’ten ayıracak ne bir sınır, ne de bir engel vardır. Türkiye, Azerbaycan ile sonuna kadar dayanışma içindedir. Biz iki devlet tek milletiz, bedenlerimiz ayrı olsa da, canımız birdir. Karabağ’da vurulup yere düşen neferler bizim neferimizdir. Rahmetle ve hürmetle andığım şehitler bizim şehidimizdir. Alınacak intikam, sorulacak hesap namusumuza emanettir" şeklinde konuştu.
"Geldiğimizde Miçotakis’i korumaya ne efendilerinin ne de güvendiği işbirlikçi çevrelerin gücü yetmez"
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e de seslenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Anlaşılıyor ki, Türkiye’yi ve Türk milletini dört bir taraftan kuşatma altında tutuyorlar. Bir yanda Ermeni çeteleri, diğer yanda Yunan kepazeliği; bir yanda güney sınırlarımız boyunca tahriklerini sürdüren terör örgütleri, diğer yanda küresel baskılar. Yunanistan Başbakanı, Türkiye’ye ’gece gelme gündüz gel’ diyormuş. Geliriz gelmesine, ama gündüzünüzü gece gibi örtmeye, tacizlerinizin bedelini misliyle ödetmeye seve seve, koşa koşa, kanımızla, canımızla geliriz. Geldiğimizde Miçotakis’i korumaya ne efendilerinin ne de güvendiği işbirlikçi çevrelerin gücü de yetmez. Hedef Türk milletidir, silah çekenler ise küresel emperyalizmin cinayet devriyesine çıkarttığı vatansızlardır. Ekonomimizin hisarlarını yıkmak istediler, dayandık, enflasyonu düşürmek, hayat pahalılığını ortadan kaldırmak için Cumhur İttifakı olarak seferber olduk. Kılıçdaroğlu karalamaya çalışsa da, destekleyip arkasında olduğumuz ’İlk Evim ve İlk İşyerim’ adıyla tarihin en büyük sosyal konut projesi hükümet tarafından hayata geçirildi. 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde 2023-2028 yılları arasını kapsayan süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa, 50 bin iş yeri yapmak suretiyle milletimize muazzam bir hizmet için kollar sıvandı. Bu arada CHP, İzmir’de milyon dolarları ödeyerek konser düzenlemekle, iftira atmakla, yapılanı aşağılamakla, dün doğru dediği kanunları bugün Anayasa Mahkemesi’ne taşımakla meşgul oldu. Onlar konuştu, Cumhur İttifakı gereğini yaptı. Allah’ın izniyle daha yapacağımız çok iş vardır. Türkiye’yi ihracatta, istihdamda, üretimde, kalkınmada, büyümede, siyasi, diplomatik ve toplumsal huzur alanlarında çağ atlatmaya çok şükür hazırız ve buna da kararlıyız" diye konuştu.
"Kılıçdaroğlu’ndan solcu olmaz"
"Terörist Demirtaş’ın göğsüne madalya asmayı düşünen bir şahısla milliyetçilik aynı sinede, aynı vicdanda, aynı fikirde barınamaz, yaşayamaz" diyen Bahçeli, "Kılıçdaroğlu’nun ben de milliyetçiyim, ben de ülkücüyüm gürültüsünü çıkarması boşunadır, terörist Demirtaş’ın göğsüne madalya asmayı düşünen bir şahısla milliyetçilik aynı sinede, aynı vicdanda, aynı fikirde barınamaz, yaşayamaz. Bir bedende hem şeytan hem de melek olmaz, helal aşa haram katarak karın doymaz, Kılıçdaroğlu’ndan da solcu dahi olamaz. Zillet ittifakı Türkiye’nin karşısında, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’nin tarafındadır. Zillet ittifakı İmralı canisinin, teröristbaşı Gülen’in, PKK’nın, Firavun’un, müstevlilerin, sömürgecilerin yanındadır, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Kayseri’nin, Nevşehir’in, Niğde’nin, Aksaray’ın, Kahramanmaraş’ın, mazlumların, gariplerin, ülkemizi büyütme, geliştirme ve zenginleştirme mücadelesi veren iş adamlarımızın arkasındadır. Biz, bağımsız ve güçlü Türkiye’den tarafız. Biz, feda edilecek tek bir insanımız yok, ’birlikte Türkiye’yiz’ diyen tarafız. Biz, zalime yavuz, mazluma yunus olan tarafız. Biz, küresel oyunlara karşı milli duruştan tarafız. Çağrımız, önce ülkem ve milletim diyen herkesedir. Çağrımız, bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyen herkesedir. Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla yolumuz birdir. Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bu milletin öz be öz evladıdır" şeklinde devam etti.