HAVALARIN ISINMASI İLE BİRLİKTE ORTAYA ÇIKAN SARIKIZ DİYE TABİR EDİLEN CANLILARLA İLGİLİ BİLGİLER VEREN KAYSERİ VETERİNER HEKİMLER ODASI BAŞKANI AKGÜN ERGÜL, “NAFTALİN VE KÜKÜRT KOKUSU BU CANLILARI SİNİRLİ HALE GETİRİYOR” DEDİ.
Kayseri Veteriner Hekimler Odası Başkanı Akgün Ergül, havaların ısınması ile birlikte ortaya çıkan sarıkız örümceği ile ilgili, “Naftalin ve kükürt kokusu bu canlıları sinirli hale getiriyor” dedi.
Sarıkızların genelde gece avlandıklarını söyleyen Kayseri Veteriner Hekimler Odası Başkanı Akgün Ergül, “Sarıkız dediğimiz hayvan eklem bacaklı ve çok hızlı hareket edebilen, aslında zehirli olmayan bir canlıdır. Genelde geceleri avlanırlar. Sıcakların artması ile birlikte kış uykusundan uyanarak, genelde de geceleri avlanmaya çıkarlar. Ağızlarında kanca gibi dişleri bulunur ve ağız florasında bulunan bir enzim vardır. Bu dişler sayesinde enzimi avlarına naklederler. Canlılar sarıkızın kendilerini nasıl soktuğunu hissetmezler, çünkü o enzimde hafif bir uyuşturucu gibi özellik de vardır. İlk etapta sokulduğunuzu hissetmezsiniz. O esnada da enzimi salgılar ve enzim verdiği bölgedeki eti veya deri parçalarını yavaş yavaş çürütmeye başlar. Avını da bu şekilde yakalayıp, yemek ihtiyacını da bu şekilde sağlamış oluyor. Ana vatanı da Kuzey Irak’taki dağlık bölgelerdir. Özellikle çöl gibi kumsal topraklarda toprak altında veya çalıların, otların arasında gündüzleri serin yerlerde bulunup, geceleri de aktif olarak avlanmaya çıkarlar” dedi.
Ergül, evlerin yakınlarına su ve gıda koyularak bu canlıların uzaklaştırılabileceğini söyleyerek, “Sarıkız ya da diğer canlılar olsun yılan, akrep gibi tüm canlılar bağ evlerinde muhakkak havaların ısınmasıyla beraber özellikle serinlik çöktüğünde dışarı çıkıyorlar. Bağ evlerinde bahçelik yerlerde vatandaşlar evlerinden uzak yerlere su birikintileri bırakıp, oralarda bu canlıların su veya gıda ihtiyaçlarını evlerinden uzak bir yerlerde karşılamasını sağlayabilirler. Bunun haricinde de yaşam alanları olan çalılık, ot veya gazel gibi kısımları da temizleyerek daha uzak yerlerde yaşamalarını sağlamış olurlar. Evlerimizde de özellikle kapılarımıza veya pencerelerimize telli kafes sistemi dediğimiz korumaları yaptırdığımız zaman da geceleri avlanmaya çıktıklarında evlere girmelerini de engellemiş oluruz” ifadelerini kullandı.
Naftalin ve kükürt gibi ilaçların bu canlıları daha sinirli hale getirdiği için kullanılmaması gerektiğini söyleyen Ergül, sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii vatandaşlarımız bu canlılardan kendi imkanları ile korunmak için bir takım önlemler ve tedbirler alıyorlar. Özellikle bağlara veya bahçeli evlerine göçtüklerinde evlerinin etrafına naftalin veya kükürt gibi maddeler döküp, kokularıyla bu canlıların evlerine girmesini önlemeye çalışıyorlar. Fakat hem zirai açıdan sakıncalı olduğu gibi bu canlıların da bu kokulara karşı bir agresifliği var. Özellikle bu sene aşırı yoğun sıcaklıklar olduğu için çıkan canlılara karşı vatandaşlarımız evlerinin etrafına bunları döküyor ama kokusu bu canlıları daha sinirli bir hale getirmiş oluyor. Aslında bunları yapmadan dediğimiz gibi hem doğaya zarar vermeden, evlerinin etrafındaki çevre düzenlemelerini iyi bir şekilde yapmış olurlar ise veya kapı ve pencerelere sineklik sistemini çektiklerinde, naftalin, kükürt gibi şeyleri kullanmadan o canlının kendilerine zarar vermesini engellemiş olurlar.”