"Oğlumun sesini duymak istiyorum" 

"Köpekleri zehirleyenlere 10 yıl hapis cezası verilirken, bir insanın canını alanlar neden tutuklanmıyor?"

"Oğlumun sesini duymak istiyorum" 
Kırmızı ışıkta geçen minibüsün neden olduğu kazada oğlunu kaybeden Şiringül Küçük: 
 "Başsağlığı bile dilemedikleri gibi avukatları, '200 bin TL de olsa 300 bin TL de olsa veririz yeter ki dava sonuçlansın' dediler" 
 "Köpekleri zehirleyenlere 10 yıl hapis cezası verilirken, bir insanın canını alanlar neden tutuklanmıyor?" 
"Ben babasız büyüdüm, torunum da hayatı boyunca babasızlığı yaşayacak" 
19 Ekim 2019 tarihinde kırmızı ışıkta geçen servis minibüsünün çarpması sonucunda 27 yaşındaki oğlunu kaybeden acılı anne Şiringül Küçük, "Her gün oğlumla telefonda konuşurduk. Şimdi ne telefonu var ne sesi ne de kokusu var oğlumun" diyerek, şirketin avukatlarının "200 bin TL de veririz 300 bin TL de yeter ki dava sonuçlansın" dediklerini anlattı. 

19 Ekim 2019 tarihinde 19.23'te Melikgazi ilçesine bağlı Necip Fazıl Caddesi ile Yunus Emre Caddesi kavşağında meydana gelen kazada kırmızı ışıkta geçen bir diyaliz şirketine ait 38 ABY 104 plakalı minibüs, karşıdan karşıya geçmeye çalışan Furkan Şehid Küçük'ün kullandığı 38 ABS 665 plakalı motosiklete çarptı. 
Minibüsün yaklaşık 21 metre kadar sürüklediği bir çocuk babası 27 yaşındaki Furkan Şehid Küçük kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken, minibüs sürücüsü Cafer D. ise adli kontrolle serbest bırakıldı. 
Kaza sonrasında sürücünün serbest bırakılmasına, başsağlığı dilenmemesine ve Cafer D.'nin avukatlarının tutumuna tepki gösteren anne Şiringül Küçük, "19 Ekim 2019 tarihinde meydana gelen kazada oğlum Furkan Şehid Küçük, motosikleti ile karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, bir diyaliz şirketinin servisinin kırmızı ışıkta geçerek çarpması sonucunda hayatını kaybetti. Kırmızı ışıkta son hızla geçerek vurdukları halde davada bize belden aşağı vurmaya çalışıyorlar. Ben oğlumu kaybettiğime mi yanayım, bunlarla uğraştığıma mı yanayım? Trafik kazasında çarpanlar, öldürenler hiçbir ceza almıyorlar" dedi. 
Furkan Şehid Küçük'ün kazadan iki gün önce oğlunun birinci doğum gününü kutladığını ve çok mutlu bir ailesinin olduğunu söyleyen Şiringül Küçük, "Oğlum kullandığı motosiklet ile çarşının içine hiç gelmezdi. O gün takdiri ilahi o gün çarşıya çıkmış ve başımıza bu olay geldi. Ben sesleniyorum hangi anne oğlunun kara toprağa girmesine dayanabilir? Bu nasıl bir acı ki evladını kaybeden aileler dışında kimse bilemez bu acıyı. Oğluma çarpan şahıs bir gün bile cezaevinde yatmadı. Bize bir başsağlığı bile dilemediler. İnsan bir hayvana çarpsa, bir köpeğe çarpsa içi vicdanı sızlar. Bunda hiç mi vicdan yoktu. Benim torunum babasız kaldı. Oğluma çarpan şahıs çocukları baba derken nasıl cevap verdi. Ben torunum baba deyince nasıl cevap vereceğim? Ben Türk adaletinden, bu adamın cezalandırılmasını istiyorum. Onların da cezaevinde yatmalarını cezalarını çekmelerini istiyorum. Onlar cezaevinde cezalarını çeksin ki bizim de yüreğimiz soğusun" ifadelerini kullandı. 
"Ben oğlumun sesini duymak istiyorum. Her gün telefonda konuşurduk. Hangi anne baba çocuğu ile konuşmadan huzurlu bir gün geçirir? Şimdi ne telefonu var ne sesi ne de kokusu var oğlumun. Yalvarıyorum bu adamın ceza almasını istiyorum" diyen Küçük, şunları söyledi: 
"Savcılıkta hızının az olduğunu, kırmızı ışıkta geçmediğini söylemiş. Ama kameralarda bu söylediklerinin hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Çok hızlı geldiği, sarı ışığın kırmızı ışığa döndüğü sırada ışığa yakalanmamak için gaza bastığı görünüyor. Benim oğlumun engelli ve gözünün kör olduğunu söylüyorlar. Kör değildi, engelliydi ama normal bir insan gibi çalışıyordu ve yaşıyordu. Benim oğlumda suç yok. Olay akşamı hastaneye iki çocuk geldi ve ‘Oğlunuz iyi, sağına ve soluna baktı kimse gelmeyince geçmeye çalıştı ama minibüs çok hızlı geldi ve çarptı’ diye anlattılar. Benim oğlumun orada hayatını kaybedeceği hiç aklıma gelmedi. Kimsede vicdan yok mu? Diyaliz şirketinin avukatı arabulucu görüşmesinde ‘Şirketimizin sahibi 200 bin TL de verir 300 bin TL de verir yeter ki dava sonuçlansın bizim için önemli değil’ diyor. Ben parasında pulunda değilim, benim oğlum nasıl kara toprağa yattıysa o da cezaevinde yatsın ve cezasını çeksin. Bu can, biz maddiyatında değiliz, bir özür dilenmesini bekliyoruz. Bir şirketin bu tür olaylarda başsağlığı dilemesi gerekiyormuş. Öyle bir şey hiç olmadı. Benim oğlumun hayatının hiç mi bir değeri yoktu? Kırmızı ışıkta geçiyor ve bir insanın hayatını alıyorsun. Hiçbir ceza verilmez mi? Ekmek çalan çocuklar hapse atılıyor, geçtiğimiz günlerde köpekleri zehirleyenlere 10’ar yıl hapis cezası verildi. Zehirlenen köpekler de canlı ama trafik kazasında hayatını kaybedenlerin ki can değil mi? Onların ailesi yok mu? Benim torunum babasız büyüyecek. Ben de babasız büyüdüm. Benim yaşadıklarımı torunum da yaşayacak, babasızlığı hayatı boyunca yaşayacak. Bunun bir maddi karşılığı var mı onu bana bir söylesinler." 
Trafik kazasının bilirkişi raporunda ise, 38 ABY 104 plakalı minibüsün sürücüsü Cafer D.'nin kavşağa hızını azaltmadan girdiği, ışıklı kavşakta trafik kırmızı ışığını ihlal ederek karşı yönden farları yanarak ters yönden gelen motosiklet sürücüsü Furkan Şehid Küçük'e çarptığı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasında asli kusurlu olduğu yer aldı. (İHA) -



Anahtar Kelimeler: "Oğlumun sesini duymak istiyorum"